262
topluluktur. İçeriyi dışarıdan ayıran duvarların arkasında varlığı kabul edilen, ama
dışarıda kalması istenen ya da buna zorlanan yabancıların varlığı, bir tehdit olmaktan
veya korku salmaktan öteye geç(e)mez.
Yabancıyı gösteren ve onların yabancılığına daha fazla vurgu yapmak için
kullanılan kavramsal çiftlere baktığımızda bunlar: biz-onlar, yakın(dakiler)-
uzak(takiler), dost(lar)-düşman(lar), temiz-kirli, iyi-kötü gibi kavramsal karşıtlıklar
sayılabilir. Kavramsal karşıtlıklarda birinciler, ‘biz’in anlamına yapışırken; ikincilerin
anlamları, yabancının üstüne yapışmış kimlik lekeleridir. Bu bağlamda Bauman, Levi-
Strauss’un antropolojik kavramlarına başvurarak bütün toplumların yabancıya iki tür
stratejiyle yaklaştığını belirtir. Bu yaklaşımlar, fajik(yutma) ve emik(kusma) olarak
kavramlaştırılır. İki yöntemin amacı da yabancıların varlıklarıyla yerel ya da homojen
topluma vermiş oldukları belirsizlikleri, tehlikeleri ve hastalıkları yok etme isteğidir.
Özellikle modernliğin mücadele ettiği müphemlik durumunu yaratması bakımından
yabancının varlığı, bir sıkıntıdır. Nitekim, Bauman’a göre her ne kadar modernlik tüm
alanlarda müphemliği bitirme ve istediği düzeni oluşturma amacı taşısa da bu amacı
gerçekleştirme çabaları müphemliği artırmıştır. Artan müphemliğin kaynağı olarak
görülen yabancılara karşı modernlik, daha katı ve kökten çözümler sunan yöntemlere
başvurmuştur. Çünkü, “[k]esinlik ve açıklığın hakim olması gereken yerlerde
yabancılar, belirsizliği yaydılar. Tam da inşa edilmek üzere olan armonili ve rasyonel
düzende “ne-ne de”lere, apışıp kalmışlığa ve bilişsel müphemliğe hiç yer yoktu –
olamazdı. Düzen inşası, yabancılara ve yabancı olana karşı yürütülen bir aşındırma
savaşıydı.”
728
Bu bağlamda toplumların yabancılara karşı uyguladığı stratejilerden ilki:
‘
antropofajik’ti[r]
: yabancıları
yutarak
ve ardından da bunları metabolik
olarak kişinin kendisinden ayırt edilemez bir doku haline dönüştürerek
yok etmek. Bu, asimilâsyon stratejisiydi: farklıyı benzer kılma; kültürel
ya da dilsel ayrımları yumuşatmak; yeni ve her şeyi kuşatan düzene
uyumluluğu besleyen dışında tüm gelenekler ve bağlılıkları yasaklamak;
bir ve sadece tek bir uyumluluk ölçütünü dayatmak.
729
Yabancılar bu noktada içine girdikleri toplumun homojen görüntüsünde
kaybolabilirler. Bu stratejiye direnen yabancılar için dışarıya çıkarma/sürme söz konusu
olur ki bu stratejinin
ikinci yöntemi olan,
728
Bauman,
Postmodernlik ve Hoşnutsuzlukları
, s.31
729
Bauman,
Postmodernlik ve Hoşnutsuzlukları
, s.31
263
“
anropoemik’ti[r]
: yabancıları
kusmak
, düzenli dünyanın sınırları dışına
sürmek ve bunların içerdekilerle olan tüm iletişimlerini kesmek. Bu, -
yabancıları gettoların görünür duvarlarının içine ya da görünmeyen fakat
en az bu duvarlar kadar somut olan
commensality
(birlikte yemek yeme),
connubium
(evlilik) ve
Dostları ilə paylaş: