264
gezegenin üzerinde aynı korkuyu yayan hayalet olarak varlığını devam ettirmektedir:
“yabancı düşmanlığı hayaleti. Eski ve yeni, hiç sönmemiş ya da buzları çözülmüş ve
kısa süredir yeniden ısınan kabile güvensizlikleri ve hınçları, akışkan modern yaşamın
belirsizlik ve güvensizliklerinden damıtılmış yepyeni güvenlik korkusuyla
karışmıştır.”
734
Akışkanlaşan dünyanın tehlikeleri karşısında insanların yerlerini,
aidiyetlerini kaybettikleri bir durumda, her insana yapışmış bir yabancılıktan
bahsedilebilir. Bu dünya Bauman’ın tanımıyla, “daha çok yabancılarla dolu bir
evrensel
yabancılık
dünyası gibidir. Yabancılar arasında, yabancısı olduklarımız arasında
yaşarız.”
735
Postmodern yabancıların modern yabancı atalarından farkı, yabancılığa gönüllü
düşmeleridir: “istensinler ya da istenmesinler, ortak rıza ya da teslimiyet sonucunda
varlıklarını sürdürüyorlar.” Oysaki modern yabancılar, düzenin yok etmek istediği veya
düzenin ışığındaki karanlık bölgelere gönderilerek “sınır işaretleri görevi
görüyorlar”dı.
736
Neticede her bireyin evrensel bir yabancıya dönüştüğü bir çağda,
kimse yer(liliğ)ini koruyacak güçte değildir. Başka bir deyişle herhangi bir
yerin/mekanın, aidiyetin ‘biz’leştiremediğini düşünürsek, geriye sadece tek tek
bireyler/kişiler kalır. Bu noktada Bauman, “kişi sadece kendisiyleyken kendini
‘tamamen evde hisseder’” demesine karşın, bu zamanda kişinin kendisiyle olması ya da
kendisi olmasının ciddi bir sorunsal olarak insanların hayatlarına bulaştığını
düşünürsek, aslında insanın çıkmaz bir halde olduğu ileri sürülebilir.
737
Buna göre
yabancının modern öncesi, modern ve postmodern dönemdeki halini de dikkate
aldığımızda, Bauman’ın genel olarak yabancının içinde bulunduğu durumu göstermek
adına
önerdiği kavram, yerinde ve daha çok dikkate değerdir:
Ben yabancıların –yani, tanımlanamayan ve belirlenemeyen ötekilerin, ne
içeriden ne de dışarıdan olan fakat potansiyel (çelişkisel) olarak her ikisi
olan ötekilerin- varlığından doğan karmaşık, müphem duyguların proteofobi
olarak tanımlanmasını öneriyorum. Bu terim, tayin/belirlenmeden sürekli
kaçan ve bildik sınıflandırma ağlarını zayıflatan çok biçimli alotropik
fenomenlerin varlığından doğan korkuya işaret ediyor… Proteofobi, kişinin
kendisini kaybettiğini, güçsüzleştiğini ve kafasının karıştığını hissettiği
durumlardan duyulan hoşnutsuzluğa işaret ediyor.
738
734
Bauman,
Akışkan Aşk -İnsan İlişkilerinin Kırılganlığına Dair
, s.155
735
Bauman,
Sosyolojik Düşünmek
, s.75
736
Bauman,
Postmodernlik ve Hoşnutsuzlukları
, s.46
737
Bauman,
Modernlik ve Müphemlik,
s.128
738
Bauman,
Parçalanmış Hayat-Postmodern Ahlak Denemeleri
, s.237-238.
265
Sonuçta içinde yaşadığımız akışkan modern dünyada insanların belirsizlikten,
sürekli tehdit altında olmaktan -güvensizlikten, iş ya da gelecek güvensizliği-
kaynaklanan huzursuzluğa düştüğünü görebiliriz. Tüketim ya da eğlence kültürünün de
insandaki bu huzursuzluğu gidermek için, postmodern reçetenin sunduğu çare olarak
tüketimi sunması da anlamlıdır. Bu noktada tüketim ve eğlence, her yerden akan
huzursuzluğa karşı alınan bir ekstazi hapıdır, yani bir huzura kavuşma ritüelidir.
Dostları ilə paylaş: