107
‘refleksif (düşünümsel) modernleşme’ çağı, Beck’e göre bireysel, sosyal veya küresel
düzeyde öngörülemeyenin yaşandığı bir dönem olarak nitelendirilir. Ona göre,
postmodern bir döneme geçmekten ziyade risklerin egemen olduğu bir ‘düşünümsel
modernleşme’ye geçtiğimizi söylemek daha doğrudur.
258
İki kutuplu dünyada
komünistler veya kapitalistlerin birbiri için taşıdığı tehlikeli duruş anlaşılabilir,
hesaplanabilir bir risk görünümü verirken, günümüz postmodern dönemde kutupların
kaybolmuş olması riskleri azaltmamış, bilâkis risklerin geldiği yerleri fazlalaştırıp
belirsizleştirmiştir. İnsanlar küresel anlamda etkilere açık olan bu risk toplumunda,
geleceğin ne getireceği konusunda daha kaygılı olup güvensizlik içinde
bulunmaktadırlar. Risklerin çokluğu, her risk karşısında belirli grupların durumunu da
tartışmalı kılmıştır. Bir riskin varlığı, kimileri için kâr hesabının artmasına yol açarken,
kimileri için tehlike işareti olarak okunabilmektedir. Beck’in risk toplumunda “birileri,
gıdalardaki zehirli maddeleri kendisi için bir tehdit olarak görürken, başka birileri,
gıdalardaki zehirli maddeleri gündeme getirenleri kendine bir tehdit olarak” görmesi,
riskler karşısında insanların farklılaşan konumlarını gösterir.
259
Sonuç olarak, Beck’in risk toplumu postmodern dönem olarak adlandırılan süreci
algılamada farklı noktaları gündeme getiren bir düşünce olması açısından önemli
görülen bir teoridir. Postmodern toplumda insanların örgütsüzlüğü, riskler karşısında bir
önlem almada bireyleri güçsüz kılmakta ve yalnız bırakmaktadır diyebiliriz. Dolayısıyla
risk toplumu ile postmodern toplumun, aynı zeminde oluşan bir toplum olduğunu
söyleyebiliriz.
Dostları ilə paylaş: