Nebevî Yöntem
192
göndermesini istemeleriyle ilgili kıssada birden çok ibret bu-
lunmaktadır.
Buhârî’nin Megâzî bölümünde yer alan ve el-Berâ’dan
rivayet edilen hadiste “Onunla birlikte mü’min olmayan
kimsenin (nehri) geçmediği”
93
ifade edilmektedir. Yani
İsrailoğulları’na nebilerinin tayin ettiği hükümdar Talut ile bir-
likte yalnız mü’minler geçmişti.
Buna göre hükümdar olan o emire itaat etmek imanın bir
göstergesiydi. Hâlbuki askerleri bundan önce birkaç imtihan-
dan geçmiştiler:
a. Allah yolunda canını feda etmeye hazır olma sınavı:
Bunda ancak pek az kişi başarılı olabildi. Nitekim Yüce Allah
“Fakat onlara savaş farz kılındığı zaman içlerinden çok
azı müstesna, yüz çevirdiler”
94
buyurmaktadır.
95
b. Bireysel bencillikten feragat etme sınavı: Böyle bir
vazgeçiş olmadan cemaatin bir araya gelip toplanması da
imkânsızdır. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Peygamber-
leri onlara, ‘Muhakkak Allah size Talut’u bir hüküm-
dar olarak göndermiştir’ dedi. Onlar da, ‘Nasıl olur da
başımıza hükümdar olabilir?’ dediler. Hâlbuki biz hü-
kümdarlığa ondan daha layığız. Üstelik ona bolca da
mal verilmemiştir.”
96
Şüphesiz büyüklenmek, bir kesimin
mücahidlerin safına girmesine engel olmuştur.
c. Düşman ile karşılaşmadan önce tam itaat sınavı: Emir
sahiplerine itaati kabul etmeyen bencillik düşmanı yenik dü-
şürülüp kahredilmedikçe düşmanı da yenmeye imkân yoktur.
93
Buhârî, Megâzî 6.
94
Bakara 2/246.
95
Kıssanın tamamı Bakara sûresinde 246-252. âyetler arasındadır.
96
Bakara 2/247.
Örgütleme
193
Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:
“Talut’u ordusuyla ayrıl-
dığında ‘Allah sizi bir nehirle imtihan edecektir. On-
dan içen benden değildir. Onu tatmayansa bendendir,
ancak eliyle bir avuç alanlar müstesna’ dedi. Fakat
içlerinden pek azı dışında ondan içtiler.”
97
Böylelikle
onlar emire karşı geldiler, bundan dolayı da onların cihad ka-
biliyetleri kalmadı.
d. Allah’a tevekkül sınavı: Az sayıda grup su içmedi. Bun-
lar ise Talut’un emirliğine ve hükümdarlığına itiraz etmeyen
ve servetinin azlığından dolayı aralarında bu işi hak etmedi-
ğini düşünmeyen kimselerdi. Bunlar, başlarına bir hükümdar
tayin edilmesi hususunda nebileriyle konuştukları sırada ken-
dileri hakkında, cihad edeceklerinden bahseden kimselerdi.
İşte üç defa sınanarak arındırılıp seçilen bu azınlık arasında da
Yüce Allah’ın dediği gibi “Bugün biz Câlût’a ve ordusuna
karşı koyamayız”
98
diyenler kalmıştır.
Düşmanın karşısına çıkan ve Allah’ın yardımını ve O’nun
nezdinde kurtuluşu, Rabbine tevekkülü sebebiyle hak eden-
ler ise ancak Davud aleyhisselâm gibileri olmuştur. Bunlar da
Yüce Allah’ın, “Allah’a kavuşacaklarını bilen nice az bir
topluluk, daha fazla bir topluluğu Allah’ın izniyle yen-
miştir. Allah, sabredenlerle beraberdir, dediler”
99
buy-
ruğuyla nitelendirdiği ve düşmanla karşılaştıkları zaman gü-
venle “Rabbimiz, üzerimize sabır yağdır, ayaklarımıza
sebat ver ve kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et”
100
diyenler olmuştur. Yüce Allah da “Derken Allah’ın izniyle
onları bozguna uğrattılar. Davut da Câlût’u öldürdü.
97
Bakara 2/249.
98
Bakara 2/249.
99
Bakara 2/249.
100 Bakara 2/250.
Nebevî Yöntem
194
Allah da ona hem hükümdarlığı hem de hikmeti verdi
ve ona dilediği bazı şeyleri öğretti. Eğer Allah, insan-
ların bir kısmını, diğer bir kısmıyla savmasaydı, yeryü-
zü muhakkak fesada uğrardı”
101
buyurmaktadır.
Askerler arasındaki hasta unsurların ayıklanması mutlaka
gerekliydi. Geriye, gerçekten iman eden mü’minler kalınca,
onlara da Allah’ın yardımı yetişti. Bu sebeple insanların bir
kısmını savmak Allah’a nispet edildi, yardımın da O’ndan gel-
diği dile getirildi. Bu işlemde insanlar ise, ancak birbirleriyle
mücadele eden küfür ve iman manalarının açıklık kazanma-
sını sağlayan bir sebep oldular. Bundan dolayı imanı, (birinci
sınav olan) oturma hastalığına gayretleri yakalanmamış sa-
mimi yiğitlerin temsil etmesi gerekiyordu. Aynı şekilde (ikinci
sınav olan) yeryüzünde haksız yere büyüklenmek, kıskançlık
ve bencillik vebasından nefisleri kurtulmuş, (üçüncü sınav
olan) zorlu zamanlarda uygulanmak üzere bir emir verildiği
zaman isyan musibetinden azaları ve organları uzak kalmış
ve (dördüncü sınav olan) Allah’tan başkasına güvenmek gibi
savaştan alıkoyucu hususlardan kalpleri uzak kalmış samimi
mü’minler tarafından temsil edilmeliydi.
Burada şuna dikkat çekelim: Talut’un hükümdarlığı Allah
tarafından gelen bir vahiyle tayin edilmişti. Fakat mü’minler
tarafından emirlik görevine getirilen ve işlerini yönetmeyi ken-
disine verip onunla şer’î bir akit yapan kimseler açısından bu
durum, bu emirin emirliğinin yeryüzünden kaynaklanan bir
yetki olmasının önünde bir engel değildir. Şüphesiz Yüce Al-
lah, ihsan edicilerle birliktedir. Bu durumda onların yaptıkları
böyle bir akit, sonunda semanın emirlerinin kutsallığı gibi bir
neticeye ulaşır.
101 Bakara 2/251.