Orta aras havzasi uluslararasi sempozyumu international symposium on middle aras



Yüklə 33,35 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə4/335
tarix12.10.2018
ölçüsü33,35 Mb.
#73680
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   335

XVI 

MEHMET ALİ BEYHAN 

 

 

Anadolu toprakları boyunca beslenerek Aras Nehri’ni oluşturur ve havzanın 



su ihtiyacını karşılar. 

2- Ziraî ürün potansiyeli. İnsanoğlunun hayatını idame ettirebilmesi için 

tarım faaliyeti su kadar önemlidir. İnsanoğlunun beslenmesi tarıma bağlıdır 

ve tarım elbette suya muhtaçtır. Para, kıymetli madenler; birinci derecede, in-

sanoğlunun temel ihtiyaçları nispetinde değer kazanmıştır.  

3- Ulaşım; su ve zirai üretim varsa ulaşım da vardır. Ulaşım yerleşim bi-

rimlerinin  can  damarlarından  biridir.  Ticaretin  canlanması,  şehirlerin  dışa 

açılması, üretilen malların pazarlanması, ihtiyaçların temini ulaşıma bağlıdır.  

Yerküre  üzerindeki  medeniyet  havzalarına  baktığımızda  bu  üç  temel 

özelliği görürüz. Mezopotamya, varlığını Fırat ve Dicle nehirlerine bağlıdır. 

İki nehir de, Doğu Anadolu’nun ortalarından başlayarak Basra Körfezi’ne ka-

dar bir medeniyet havzası oluşturmuştur. 

Profesör Kramer, “Tarih Sümer’de Başlar” der. Sümer, bu medeniyetin 

diğer adıdır. Bu iki nehir boyunca insanoğlu yerleşmiş, şehirler kurmuş; bı-

raktıkları eserlerle medeniyeti görünür kılmışlardır. Bereketli toprakları tarih 

boyunca insanoğlunu doyurmuştur. 

Nil havzası, dünyayı etkileyen en eski medeniyetlerden birine, Mısır me-

deniyetine beşik olmuştur. İndus bir nehrin adıdır ve aynı zamanda bir mede-

niyet havzasıdır. Hindistan, varlığını İndus medeniyetine borçludur. Bu hav-

zadaki medeniyetin tarihi M.Ö. üç bininci yıla dayanmaktadır.   

Aras  havzasındaki  medeniyet  çizgisi,  Aras  Nehri  adıyla  anılmaktadır. 

Havza, Anadolu’yu, Küçük Asya’yı, Güney Kafkasya ve ötelere bağlayan yol-

ların sahibidir. Tarihî ipek yolunun kavşak noktası da Nahçıvan’dır. Hindis-

tan-Afganistan ve Kuzeybatı İran üzerinden gelen İpek Yolu; Nahçıvan’dan 

bir kolu Kafkasya’ya, diğer kolu Anadolu’ya Doğubayazıt, Iğdır, Erzurum ve 

Trabzon’a devam eder, Avrupa’ya ulaşır. 

Medeniyet  havzalarının  ortak  bir  kaderi  vardır:  Bu  kader,  havzaların, 

ehemmiyet ve kapasitelerine göre zıtlıkları barındıran bir kaderidir. Bir yanda, 

ticari canlılık ve üretim kapasitelerinin getirdiği refah; refaha bağlı huzur ve 



 

TARİH VE KÜLTÜR EKSENİNDE ORTA ARAS HAVZASI 

ULUSLARARASI SEMPOZYUMU AÇILIŞ KONUŞMASI 

XVII 


 

saadet vardır. Diğer yanda, bu refahın dayandığı zenginliğe göz diken emper-

yal iştihanın çapul için yaptığı tahribat vardır. Tahribat; yokluğu, yoksulluğu, 

acıyı ve gözyaşını beraberinde getirir. 

Coğrafyanın  bahşettiği  uygun  şartlar  sayesinde,  Orta Aras  Havzası’nın 

merkezi Nahçıvan ve elbette Iğdır; Kafkasya’nın hayat bahşeden vahası me-

sabesindedir. Uygun şartların sağladığı zenginlik nispetinde; şehirler, bölgeler 

belalara da duçar kalır. Bundan dolayıdır ki, bu vaha tarih boyunca istilaya ve 

tahribata  uğramıştır;  zenginliği  yağmalanmıştır.  Uzun  süre  Pers-Sasani  ve 

Roma  arasında  mücadele  alanı  olmuş; Moğol  istilasını  görmüştür.  1828-29 

Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında Rus işgali başlayacak ve havza, 1917’ye ka-

dar Rus hâkimiyetinde kalacaktır.  

Kafkasya’nın  Müslüman  unsurlardan  arındırma  politikası  Çarlık  Rus-

yası’nın kadim siyaseti idi. Bu siyaseti 18. yüzyılın başlarından itibaren adım 

adım uygulamaya koymuştur. Basit ama acımasız bir siyasettir: Baskı ve yıl-

dırma politikası ile Müslüman unsurlar göçe zorlanacak, boşalan yerlere Hris-

tiyan  nüfus  yerleştirilecekti.  Müslümanlar,  tabiatıyla  Osmanlı  topraklarına 

göç  ediyordu.  Ermeniler  bu  siyasetin  bir  parçası  oldu.  Anadolu’nun  doğu-

sunda;  köylerde  ve  şehirlerde  Ermeni  nüfusu  bulunmaktaydı.  1828-29  Os-

manlı-Rus Savaşı sonrasında, Doğu Anadolu’dan Ermeniler, başta Revan ol-

mak üzere Kafkasya’ya göçürülmüştür. Bu bir tehcirdir/zorunlu göçtür. Erme-

niler,  yerlerinden-yurtlarından;  uyruğu  oldukları  devletten  koparılarak  zorla 

başka bir bölgeye nakledilmişlerdir.  

1915 tehcirini sürekli gündemde tutmaya çalışan Avrupa parlamentoları, 

nedense 19. yüzyılın ilk yarısında gerçekleştirilen bu zorunlu göç hususunda 

sessizdir.  Uluslararası  akademik  çevreler  konuya  yabancıdır.  Halbuki  1915 

tehciri, Osmanlı Devleti’nin güvenliği ile ilgiliydi. Zira devlet savaş içinde idi; 

eli silah tutan insanlar cephelerde bulunuyorlardı. Geride kalanlar; Doğu Ana-

dolu’da, Anadolu’nun güneyinde; köylerde ve şehirlerde savunmasız insan-

lardı.  Ermeniler  bunu fırsat  bildiler;  Rusların  desteğiyle  buralarda; Van’da, 

Sivas’ta, Maraş çevresinde katliama hazırlandılar. Uyruğu oldukları devlete 

isyan ettiler. Osmanlı Devleti, çıkardığı kanunla; “Sevk ve İskân Kanunu” ile 

Ermenileri,  devletin  sınırları  içinde  bulunan  başka  bölgelere;  Urfa’ya,  Su-

riye’ye naklettirildiler. 




XVIII 

MEHMET ALİ BEYHAN 

 

 

1917 İhtilali, Rus ordusunun geri çekilmesini sağladı. Bu çekilme, böl-



geye ferahlık getirmedi. Ruslar geride silah ve mühimmatını, ağırlıklarını bı-

rakarak çekildiler. Boşluğu, başta Taşnaklar olmak üzere Ermeni tedhiş örgüt-

leri doldurdu; Rus silahlarıyla bölgede soykırıma giriştiler. Köylerde savun-

masız insanları, kadınları ve çocukları acımasızca katlettiler. Orta Aras Hav-

zası, 20. yüzyılın başlarında belaların en büyüğüne de tanıklık etti. 

Tarihin temel kanunlarından biridir: Kuvvet ve kudret, zalimlerin elinde 

insanlık için en büyük düşmandır. Tarih boyunca insanoğlunun çektiği acıla-

rın sebebi; zalimlerin elindeki güç olmuştur. Kuvvet ve kudret, elbette esenli-

ğin de teminatı olmuştur. Tarih boyunca; huzurun ve refahın hüküm sürdüğü 

zamanlar, kudretli ve adil yöneticilere borçludur. 

Sempozyumun başarılı geçmesini diliyorum. Sempozyuma ev sahipliği 

yapan Nahçıvan Devlet Üniversitesi’nin hürmetli rektörünün şahsında, başta 

sayın rektör olmak üzere, değerli yöneticilerine, öğretim üyelerine teşekkür 

ediyorum. Sempozyumun hazırlık aşamasında, her ilmi etkinlikte olduğu gibi, 

bu etkinlik için de gayretlerini ortaya koyan Atatürk Araştırma Merkezi men-

suplarına şükranlarımı sunuyorum.   




Yüklə 33,35 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   335




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə