KAVSÎ DİVANINDA ATASÖZLERİ VE VECİZ İFADELER
879
Giriş
Anadolu sahası tezkirelerinde hayatı hakkında bilgi bulunmayan Kavsî
17. yüzyıl Türk divan edebiyatının büyük şairlerindendir. Onun hayatı hak-
kındaki bilgileri İran sahası tezkirelerinde edinebilmekteyiz. Çoğu gazeller-
den oluşan Türkçe divanında 559 gazel, 2 terkib-i bend, 3 terci-i bend, 7 mü-
seddes, 5 muhammes, 14 murabba ve 12 de rubai türünden manzume yer al-
maktadır.
1
Gazellerinin yüksek sayıda olması, divanda kasidelerin bulunma-
yışından hareketle Kavsî’nin bir gazel şairi olduğunu söyleyebiliriz.
Dîvan’ının Tebriz nüshasındaki istinsah tarihinin 1086 olması, bu tarihin
de 1675 tarihine karşılık gelmesi, Kavsî’nin 17. asrın ortalarında yaşadığını
göstermektedir.
2
Şair bir ailenin çocuğu olarak Tebriz’de doğan ve ilk eğiti-
mini burada alan Kavsî, gençliğinde devrin ilim ve sanat merkezi olan İsfa-
han’a gitmiş oradaki ilim merkezlerinde iyi bir eğitim görmüş, devrin ileri ge-
len ilim adamlarıyla arkadaşlık kurmuştur.
Tebriz, Safevî Devleti’nin 15. ve 16. asırdaki siyasî ve ticarî başşehridir.
Ancak I. Şah Abbas döneminde devlet merkezi olarak Isfahan seçilmiştir. I.
Şah Abbas’ın kimisini zorla kimisini ikna ederek Isfahan’a götürdüğü âlimler
ve sanatkârlar Isfahan’ın yeni bir medeniyet merkezi olarak tanınmasına kat-
kıda bulunmuşlardır. Tebriz ise 17. asırda ilim ve medeniyet merkezi olma
özelliğini yavaş yavaş yitirmekle birlikte ilim ve kültür faaliyetleri bakımın-
dan önemini korumaya devam etmiştir.
3
17. yüzyılda Isfahan’ın en büyük âlimlerinden biri olan Ağa Hüseyin
Hansârî Kavsî’nin yetişmesinde önemli rol oynayan âlimlerden biri olmuştur.
4
Ağa Hüseyin Hansârî’nin yanında eğitim gördükten sonra Hindistan’a gitmiş
olan Kavsî, burada Ekber Şah’ın sarayında bulunmuştur. Tarihi kesin olarak
bilinmemekle beraber bir süre sonra Tebriz’e geri dönmüş ve bir din adamı
1
Ferhad Rahimi, Kavsi Divanı’nın Dil İncelemesi (Giriş-Dil İncelemesi-Metin-Sözlük),
(Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstan-
bul, 2011, s. 12.
2
Mümine Çakır, Kavsi, Hayatı, Edebi Kişiliği ve Divanı (İnceleme-Tenkitli Metin-Di-
zin), (Yayınlanmamış Doktora Tezi), Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara,
2008, s. 8.
3
Nizami Xudiyev, Azerbaycan Edebi Dili Tarihi, Ankara, 1997, s. 201-203, 272.
4
Hamit Araslı, Azerbaycan Edebiyatı Tarihi ve Problemleri (Seçilmiş Eserleri 1. cilt)
Bakı, Gençlik, 1998, s. 573.
880
MURAT KEKLİK
olarak hayatını sürdürmüştür.
5
Vefat yeri ve tarihi kesin olarak bilinmeyen
Kavsî muhtemelen Tebriz’de vefat etmiştir.
6
Kavsî, şiirlerinde tasavvufî ifadelere yer vermekle birlikte mutasavvıf bir
şair değildir. Bazı tasavvufî tabirleri başarıyla kullanır, ancak bu kullanışları
doğrudan tasavvufî anlamlar içermez. Kavsî’nin münâcât ve nât türünde bir-
kaç gazelinin dışında dinî mahiyette şiirleri yoktur.
7
Kavsî şiirlerinde hangi mezhebe ve tarikata bağlı olduğunu açıkça dile
getirmese de onun şiirlerinde Hz. Ali’yi öven beyitlerle karşılaşmak mümkün-
dür. Divan’ındaki dört numaralı gazelde Kavsî, Hz. Ali’nin padişah olduğunu,
büyüklüğün ona yaraştığını, herkesin ona muhtaç olduğunu, mürüvvetin, lüt-
fun ona münhasır olduğunu, evliyaların mertebesinin onunla tamama erdiğini,
peygamberin silsilesinin onunla kaim olduğunu söyler. Yine bazı beyitlerde
“şah-ı velâyet, Haydar-ı Kerrâr, Şah-ı Merdân, Haydar-ı Safder, Sultân-ı Ker-
belâ, şehid-i Kerbelâ, Hasan” ifadeleri onun Hz. Ali’ye bağlılığını göstermek-
tedir.
8
Şiirlerindeki bu ifadelerden yola çıkarak onun Şii olduğunu söylemek
mümkündür.
Bana şâh-ı vilâyet Heyder-i Sefder yeter Kovsî
Eger gerdûn-ı bî-zinhâr eşitmez el-emân menden
g. 407/17
Topragdan götür men-i bî-kedri yâ ‘Elî
Ey münhesir mürüvvet ü lütf ü ‘etâ sana
g. 4/6
Çakır’ın değişik kaynaklardan derleyerek ifade ettiği gibi Kavsî, “Fuzûlî
mektebinin önemli bir temsilcisi” ve “Türkçenin lirik şiir üstadı” olarak bilin-
mektedir. Yine Çakır’ın Azade Rüstemova’dan aktardığı şekliyle ifade edecek
olursak “Kavsî, zamanın geçici çağrısına uymamış, şiirini kendi ana dilinde
yazmıştır”. Şiirlerinde vatan teması önemli bir yer tutar. Bunda Şah Abbas’ın
zoruyla ömrünün büyük bir kısmını Tebriz’i bırakıp Isfahan’da geçirmesinin
etkisinin olduğunu belirtmek gerekir. Kavsî’nin gazellerinde duygusal tesir
5
Yavuz Akpınar, Azerî Edebiyatı Araştırmaları, Dergah Yay., İst., 1994, s. 69.
6
Çakır, a.g.e., s. 15.
7
Çakır, a.g.e., s. 13.
8
Çakır, a.g.e., s. 14-15.
Ferhad Rahimi, Kavsi Divanı’nın Dil İncelemesi (Giriş-Dil İncelemesi-Metin-Sözlük),
İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2011. (Gazel ve
beyit numaraları bu eserdeki sıraya göre düzenlenmiş olup beyitlerin imlasında Azerbaycan
Türkçesi imlasına sadık kalınmıştır.)