176
MEHMET KARAGÖZ
mayı kabul ederken göstermemiş olmaları şaşılacak bir şey değil-
di~. Çünkü Osmanlı Devleti bir medeniyetin temsilcisidir. Diğer
bir ifadeyle kendisinin temsil ettiği medeniyetin dışındaki medeni-
yetlere bakışı "zihniyet esasııIna dayandığından millet hayatında kı-
sa zamanda köklü değişikliklerin olmamasını makul karşılamak ge-
rekir.
Osmanlı münevverleri, Avrupa'yı evvela askeri alanlarda de-
ğerlendirmeye başlaAmışlardır. Daha 1596 yılında yazılan Usulü'l-
Hikem fi Nizamü'l-Alem adlı eserde Eğri seferinde ateşli silahların
kullanılmasıyla
cephede askerlerin firar ettikleri anlatılmıştır. Bu
tespitler Osmanlılardaki askeri alanda eksikliklerin ilki kabul edilir.
Bu görüşü bir İngiliz tarihçisi olan Parri'de belirtmiştir. Bu eserden
sonra yazılan hemen bütün eserlerde ordunun durumu çeşitli yönle-
riyle ele alınmış ve eksiklikler dile getirilmiştir. Bütün bunlar bize
Osmanlı Devleti'nde
niçin askeri ıslahatların
öncelikle yapıldığı
hakkında bilgi verebilir
7•
Eğer şu değerlendirmeye katılırsak, "im-
paratorluk
sosyal bünye ve teşkilat itibarıyla tamamen askeri ma-
hiyetteydi yani hayatının muhafaza ve idaresini, hikmeti vücudunu
silahların kuvvetine istinat ettirdiği için, bütün teşkilat ve müesse-
selerini, daimi harp halinde bir ordu gibi harp hal ve maksatlarına
göre olmuştu" denilmektedir ki
s
mevzu daha iyi anlaşılmış olur ka-
naatindeyiz. Bu sebeple ıslahatların ilk defa askeri alanda düşünül-
müş olması normal kabul edilmelidir.
Diğer taraftan Osmanlı Devleti, bir medeniyetin temsilcisi ola-
rak kendi medeniyeti dışındaki bir medeniyetin doğduğu Avrupa'ya
o vakte kadar olan bakış açısını değiştirmesi
"kültür değişmesi"
mahiyetinde ele alınmalıdır. Böyle bir halin objektif tahlilinin ya-
pılması da kolayolmamaktadır.
Kültür değişmesinin hangi içtimai,
ruhi zeminler ve zaruretlerde olabileceğini tarihi vesikalar ve o ül-
kenin hürriyet imkanları
dahilinde düşünmek
gerekif'J. Osmanlı
Devleti XVIII. yüzyılın başlarında ağır sıkıntıların içersinde hürri-
yet ortamının verdiği zenginliği Hıristiyanlara
açmış olduğundan
ıslahat hareketlerinde de bu azınlıkların mühim rolü olmuştur. Fe-
nerli Rumlarla birlikte Fransa'dan kovulan OrtodoksIann
(Huege-
not) Osmanlı Devleti'ndeki
fikri değişme ve ıslahatlarda önemli
hizmetleri olmuştur. Özellikle İstanbul'daki Rumlar 1700'lü yılların
başlarında Avrupa ile Osmanlılar arasında irtibatı sağlarlarken res-
6. Hilmi Ziya Ülken, Türkiye'de Çağdaş Düşünce Tarihi, İstanbul 1979, s. 17.
7. Berkes, a.g.e., s. 73.
8. Ömer Lütfü Barkan, Türkiye'de Toprak Meselesi, İstanbul 1980, s. 726.
9. Mümtaz Turhan, Kültür Değişmeleri, İstanbul 1972, s. 190.
OSMANLı
DEVLETİNDE
ıSLAHAT
HAREKETLER!
177
mi sıfatlarla çalışmışlardırlo. Fransa'dan gelenler ise, gittikleri her
ülkede yaptıkları gibi Osmanlı Devleti'nde de gerçekten esaslı ve
tesirli çalışmalar yapacaklardırll. Zira Osmanlıya gelen bu toplulu-
ğun önemli vasıfları askerlik ve ticarettir. Bütün bunlardan sonra
Osmanlı Devleti'ndeki ıslahat hareketlerinin safhalarını yazabmriz.
Bu çalışma bir zaman sınırlaması ile yapıldığından ill. Ahmet dö-
nemi ile başlatılmış ve Tanzimat'ın ilanına kadar olan zaman esas
alınmıştmı Fakat ağırlık olarak 1703-1789 seneleri üzerinde durul-
muştur.
ISLAHA T HAREKETLERİNİN
SAFHALARı
III.
Ahmet Devri (1703-1730):
Sultan ill. Ahmet devrinin ıslahat hareketlerini iki dönem ha-
linde .ele almak gerekir. Birinci dön~m 1703'den 1718'e Pasarofça
antlaşmasına kadar olan zamandır. Ikinci dönem 1718'den 1730'a
Patrona Halil isyanına kadar olan devirdir. Birinci dönemdeki ısla-
hat hareketlerini sadrazam Amcazade Hüseyin Paşa'nın ıslahatları
meydana getirir. Hudutların tahkimi, askeri, idari, mali ve içtimai
alanlarda bir çok düzenlemeler yapılmıştır. Bu düzenlemelerin ga-
yesi, Osmanlı Devleti'ni eski gücüne kavuşturmaktır. Uyulan düs-
turlar klasik Osmanlı usulü olarak kanun-i kadimdir. Islahatların
odak noktası da askeri alanlarda ıslahatlardır. Devlette diğer alan-
larda yapılan ıslahatlarda askeri ıslahatları takviye mahiyetindedirl2.
Yalnız şurası unutulmamalıdır ki XVill. asnn bütün dünya tarihin-
de en önemli vasfı ıslahat asn olmasıdır. Bu asırda Avrupa'nın çe-
şitli yerlerinde ve Amerika'da karakter itibarıyla farklı, fakat netice
itibarıyla garp cemiyetinin tekamülünde müştereken müessir olan
ıslahat ve inkılapların yapıldığına şahit olmaktayız
13•
Bütün dünya-
da olduğu gibi Osmanlıda da yapılmak istenilenler garp esaslı ısla-
hatlardır. Bir manada garpa Osmanlının yönelişi diyebiliriz. Gerçi
Hüseyin Paşa'dan sonra sadrazam olan Defteri Sarı Mehmet Paşa
yazmış olduğu "Nesayihü'l- Vüzera ve'l-ümera" adındaki eserindel4
şiddetli bir mali-siyasi tenkit yapılmış fakat tedbir olarak yeni tek-
lifler getirilmemiştirıs. Bu arada dikkat edilmesi gereken önemli bir
IO. Toynbee, a.g.e., s. 129.
11. Berkes, a.g.e., s. 47-50.
12. E. Ziya Karal, "Tanzimattan Evvel Garplılaşma
Hareketleri", Tanzimat I, İstan-
bul 1940, s. 16; (Burada Osmanlı Devletinin Kar10fça Antlaşmasından
sonraki esas gaye-
sinin, kaybedilen toprakların tekrar alınması olduğu unutulmamalıdır).
13. İ. Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi IV, Ankara 1?82, s. 6-IO.
14. Defterdar Sarı Mehmet Paşa, Devlet Adamlarına Oğütler, (Yay. Hüseyin Ragıb
Uğural), ~.ültür Bakanlığı Yayınları, İzmir 1990 olarak yayınlanmıştır.
15. Ulken, a.g.e., s. 23.
L_~~.~_.
.