PARANORMAL FENOMENLER
"Daha önce de yazdığım gibi, maddelerin içlerindeki
titreşimlerin niceliksel ve niteliksel değişimleri, onların
bize göre olan yapısını meydana getirir. A ynı şekilde
maddelerin incelik (süptil) derecesi de atomların hareket
lerindeki niceliksel ve niteliksel değişimlerine bağlıdır. Bu
hareketler ne kadar karışık ve hızlı olursa, maddeler o
kadar ince (süptil) bir hal alır ve o kadar da bizim
fizikokimyasal maddesel anlayışlarımızın dışında kalır.
Yani dem ateryalize olur...
...Şu halde -gene daha önce yazdığım gibi- biz mad
deleri a racılı ya da aracısız etkileyerek onların içsel
hareketlerini niteliksel ve niceliksel olarak değiştirebilme
gücüne sahip olursak, maddelerden, istediğimiz şekilleri
ve biçimleri meydana getirebildiğim iz g ib i, istediğimiz
kadar ince (süptil) ya da yoğun hale de koyabiliriz...
...Am a şunu hiçbir zaman unutmamalıyız: Daha önce
yazdığım g ib i bu olay, ruhun doğrudan doğruya bedeni
ni etkilemesiyle meydana gelmez. Bu olayda ruhun, yük
sek ve süptil bir etkileme aracı olan perisprisinin
yardım ıyla etkisini gösterebilir ve böylece bir kısım atom
ların hareketlerini hızlandırarak bedenini daha görün
mez bir hale koyar. Daha sonra bu işlemin tersini
yaparak, yani atomların hızını yavaşlatarak bedenini
görünür hale getirir. Yani kullandığı atomları kendi
bedeninin atom hareketlerine uydurur. İşte materilizasy-
on ve dematerilizasyon olayının bilimsel açıklaması
budur."
Dr. Ruhselman başta olmak üzere, spiritüel yaklaşımın
savunucuları, materilizasyon, dematerilizasyon, teleportasyon (ışın
lanma), poltergeist (tekinsizlik) ve diğer birçok paranormal olaydan,
spatyomdaki ruhsal (bedensiz) varlıkları sorumlu tutmaktadırlar.
Ancak vakaların bir kısmı, kendi ruhsal varlığımızın gücüyle ortaya
251
çıkabilmektedir. Ruhsal celselerde farklı güçteki medyumlar, spaty-
omdaki bedensiz varlıklarla temas edebilmekte ve bazı bilgilerin
elde edilmesinde aracılık etmektedirler. Biz bu kitabımızda, konuyu
spiritüel boyutundan ziyade, parapsikoloji bilimi ışığı altında incele
meyi tercih ediyoruz. Ve ısrarla paranormal fenomenler üzerine
yapılmış bilimsel izahları aramaya devam ediyoruz. Gerek materil-
izasyon, gerekse teleportasyon fenomenlerinin paralel evren ve kara
delik teorileriyle ilişkili olabileceği öne sürülmektedir. Einstein'ın rel
ativité (görecelik) kuramından beri evrenin statik kanunların hüküm
sürdüğü bir yer olduğu anlayışı terk edilerek, akıl sınırlarını zor
layan, adeta imkansız kelimesine yer olmayan yeni bir tabiat
anlayışı egemen olmuştur. En basitinden, zaman kavramını ele alır
sak, ezelden beri süregeldiği gibi geçmişten geleceğe akan bir ok
olmadığını, zamanın ışık hızına yaklaştıkça yavaşladığını ve teorik
olarak zaman okunun tersine dönebileceğini artık biliyoruz. Zaten
Stephen Hawking, kuantum fiziğinin parlak sonuçlarını relativité
teorisi ile birleştirmeyi başardı ve paralel evrenlerin varlığını, kara
delikler yardımıyla teorik olarak gösterdi. Böylece geçmişten gele
ceğe akan zaman okunun değişmezliği kesinlikle tartışılır hale geldi.
Dr. Alan W o lf "Paralel Universes" kitabında şöyle der:
"Paralel evrenleri keşfedersek, zam anda yolculuk
gerçekleşir. Kuantum fiziği göstermiştir ki, "şimdiki an"
ancak geçmişten ve gelecekten gelen bir bilgi akımının
mevcut olması ile gerçekleşir. Geçmiş ve gelecek ise
paralel evrenlerdir. Başka bir deyimle fiziğin şimdiki
anın özelliklerini sadece paralel evrenlerin varlığı ile
açıklanabilir."
İlk olarak Princeton Üniversitesi'nde Am erikalı fizikçi Dr.
Hugh Everett'in 1 955 yılında doktora tezi ile bilim camiasının
tanıştığı paralel evrenler teorisi, paralel evrenlerin varlığını
matematiksel olarak hesaplamaktadır, fakat fiziki olarak onları
ispatlamak imkansızdır. Paralel evren-zam an-kara delik üçgeni
PARANORMAL FENOMEN
252
PARANORMAL FENOMENLER
hayallerimizin bile yetişemeyeceği olasılıklar barındırm aktadır. Bu
üç fiziki kavramın birbiriyle ilişkisi basit bir anlatımla şu şekildedir:
Kütlesi çok büyük yıldızlar, yakın çevrelerindeki uzayı büküyor ve
çukurlaştırıyorlar. Kara deliklerde bükülme o denli şiddetlidir ki,
uzay derin ve dipsiz bir kuyu halini andırır. Uzay yırtılır ve delinir.
Uzayın delindiği tekillik denen bu noktada zaman durur ve fiziki
yasalar geçerliliğini kaybeder. Artık bundan sonrası belki de fizi
ki kanunların bambaşka olduğu bir mekandır. Paralel evren
dediğim iz bu yepyeni alemde boyutlar farklıdır, madde farklıdır.
Fiziki varlığımızın-duyularımızın yetersiz olduğu başka boyutları
şu an için sadece hayal edebiliriz. Şurası kesin ki, her zaman
ulaşabildiğimizin ötesinde bir hakikat kalacaktır. "Parapsikoloji
ve Felsefe" adlı eserde Prof. Ursula King şöyle demiştir: "Evrenin,
uzay ve zamanın ve de bunların gelişiminin ve sürmesinin bütün
safhalarında geçerli olan kanunların orijini üstünde durmak için
ne kelimeler, ne mantık ve ne de matematiksel sembolizm yeter-
lidir. Fil hakkında farklı sonuçlara varan körler gibi, biz de birçok
farklı yaklaşımlardan sentez yapmalıyız."
Bizim dünyamızda da fiziki yasaların farklı işlediği paralel
evrenler gibi mekanların olduğuna ilişkin görüşler vardır. Belki
benzer şekilde yeryüzünde doğa kanunlarının olması gerektiğin
den başka etkiler yarattığı mekanlar gerçekte de mevcuttur.
Geçmişte ve günümüzde kutsallık addedilen dinsel ve tarihsel
öneme sahip coğrafyalar böyle yerler olmalıdır.
Paralel evrenler kuramı, sanal zaman kavramı ile yakından
ilişkilidir. Kuantum fiziğine sanal zaman tanımını getiren Stephen
Hawking'e göre, bildiğim iz zaman yaklaşık on beş m ilyar yıl
önce evrenin başlangıcı ile birlikte başlamış ve gelecekte b ir nok
tada da evrenle birlikte sona erecektir. Ancak bundan çok farklı
b ir başka zamanda, evrenin hiçbir sınırı yoktur. "O ne yaratılır,
ne de yok edilir. O yalnızca v a rd ır." Sanal zaman teorisi, temeli
ni parçacık fiziğinden alm aktadır. Belirsizlik ilkesine göre b ir sis
temin sadece bir geçmişi olduğunu farz edecek olursak, bir dizi
253
Dostları ilə paylaş: |