135
sürgünde ya da baskı ortamlarında sinema yapmaya başlamış ve günümüzde halen
devam eden orta kuşak oluşturmaktadır.
Yeni Latin Amerika sineması, tematik olarak toplumsal olaylara
dayanmaktadır. Ekonomik krizin getirdiği toplumsal sorunlar en önemli tema
olurken, yeni oluşan toplumsal yapı içinde gençlerin durumu, hayata bakışları,
işsizlik gibi temalar da önemini korumaktadır. Gecekondular ve şiddet Latin
Amerika toplumunun ve sinemasının da en önemli sorunlarındandır. Toplumsal
hafıza, geçmişle hesaplaşma da bir diğer önemli temadır. Arjantin ve Şili’de
1970’lerin sinemada gösterilmesi artarken, diğer ülkelerde 20. yüzyıl tarihinin çeşitli
dönemleriyle hesaplaşmalar devam etmektedir. Edebiyattaki büyülü gerçekçilik ve
Cinema Novo
filmlerinin yolundan giden tarihi dramalar, Latin Amerika’nın
mistisizmine, geleneksel kültürlerine yönelmektedir. Ulusal sinema üretimine ise
tarihsel filmler ve edebiyat uyarlamaları egemendir (Dennison, 2000: 140). Ancak
artık eskisi gibi bir ulusal sinemadan bahsedilemez, çünkü yönetmenler devlete
bağımlı olmaktan kurtulmuşlardır (Shaw, 2003: 183). Yeni Latin Amerika
sinemasında da kimlik sorunu, ulusal sinema sorunları devam etmektedir. Latin
Amerika kimliği sürekli değişmektedir ve sinema bu değişimi ele almaktadır. Yeni
Latin Amerika sinemacıları, bir yandan evrensel olmaya çalışırken diğer yandan
tematik olarak kendi toplumlarından yola çıkmaktadırlar.
Latin Amerika sinemasının sorunları arasında, dış güçlerin egemenliğindeki
pazar, dağıtım ve gösterim, film üretim finansmanındaki değişkenlik, devlete
bağımlılık sayılabilir (Johnson, 2005: 12). Günümüzde, Latin Amerika sinemasının
136
en büyük rakibi konumunda halen Hollywood bulunmaktadır. Hollywood’un
pazardaki payı çoğunluğunu korumaktadır. Gişede çok başarılı olan ve Hollywood
yapımlarını geçen yerli yapımlar bulunmasına rağmen bu durum düzenli bir şekilde
devam edememektedir. Brezilya’da filmleri Amerikan filmleri ile karşılaştırma
geleneği vardır (Braga, 2001: 166). Diğer Latin Amerika ülkelerinde de benzer bir
durum söz konusudur. Latin Amerika seyircisi Hollywood sinemasını seyrederek
yetişmiştir. Yeni Latin Amerika sineması, Hollywood’la sadece ekonomik olarak
değil içerik olarak da mücadele etmek zorundadır.
1960’ların Latin Amerika’sında muhalif sinema hareketleri belirli bir
bütünlük gösterseler de, farklı ülkelerde ayrı ayrı ortaya çıkmışlardır. 2000’li yılların
sineması ise kendi ülkelerinde birer hareket ya da akım oluşturamamıştır. Bütün
Latin Amerika sinemasını toptan incelemek ve aynı payda altında birleştirmek daha
anlaşılır olacaktır.
3.3-)
YEN S NEMANIN EKONOM POL T Ğ
Yükselen Latin Amerika sinemasının başlangıç tarihi 1995’tir. 1995’te
Arjantin ve Brezilya yeni sinema yasalarını uygulamaya başlamıştır. 1990’ların
başında Meksika hariç bütün Latin Amerika sinemaları kriz yaşamıştır. Bu krizin
nedenleri arasında ilk başta ekonomik problemler, devletin değişen yapısı ve
küreselleşme gelmektedir. Aynı dönemde sadece sinema değil Latin Amerika
devletleri de ekonomik krize girmek üzeredir. Ekonomik kriz 1994–1995 yıllarında
137
yaşanır ve bu krizin etkisi sinemaya da yansır. Enflasyonun %1000’li rakamlara
çıkması film yapımını güçleştirir. Krizin bir diğer nedeni ise devlet politikalarıdır.
Brezilya’da Embrafilme’nin kapatılması, Meksika ve Arjantin’de devletin sinemaya
desteğinin azalması ve küçük ülkelerde koruyucu sinema yasalarının değişmesi
sonucunda sinema üretimi durma noktasına gelmiştir.
Sinemanın krizden çıkmasında da krize girmesi gibi devletin etkisi
belirleyicidir. Brezilya’da 1995, uzun süreli bir durgunluktan sonra çıkışın başladığı
yıl olmuştur (Dennison, 2000: 131). Brezilya’da yeni seçilen başkan Cardoso,
kendinden önceki başkan Mello’nun değiştirdiği sinema yasalarını bu sefer olumlu
yönde tekrar değiştirmiştir. Brezilya’da 1990–1995 arasında devlet sinemaya destek
olmazken (Dennison, 2000: 131), Cardoso iktidarı 1980’lerdeki gibi bir devlet
yapımcı kuruluşu kurmamış ama kültür bakanlığının bütçesini artırarak kültürel
ürünlere destek vermesini sağlamıştır. Kendisi de 1960’larda ‘bağımlılık okulunun’
teorisyenlerinden olan ve fikirleriyle Cinema Novo yönetmenlerini etkileyen
Cardoso, 1995’te işlevsellik kazanan kanunlarla vergi kolaylıkları ve yapım
yardımları getirmiştir. 1994’te çıkan kanunla şirketlere vergi indirimi getiriliyor ve
yabancı film dağıtımcılarının karlarının %70’ini yerli sinemaya yatırım yapmaları
karşılığında vergi kolaylıkları elde etmeleri sağlanıyorken, 1991’den önce doğrudan
sağlanan devlet yardımı daha sonra vergi indirimi şeklini almıştır (Johnson, 2005:
19). 1994’de sinema ödülü uygulaması da başlatılmıştır (Moises, 2003: 8). Bu
kanunların özelliği, sinemaya girecek yapımcılara kolaylık sağlamasıdır. Merkezi
devletin sinema desteği doğrudan yapımcılık olmaktan uzaklaşıp destekçiliğe
138
kayarken, yerel devlet örgütlenmeleri film şirketleri kurarak, yapımcı ve dağıtımcı
olarak sinema sektörünün içinde yer almaktadır.
Arjantin, Brezilya’dakine benzer şekilde 1995’te yürürlüğe giren sinema
yasası etrafında sinemasını şekillendirmiştir. Bu yasa da sinemayı destekleyici
konumdadır. Arjantin’de sinemayı koruma yasasıyla sinema ve video gelirlerinin
%10’u ve radyo ve televizyon yayınlarını düzenleyen kurumun gelirlerinin %25’i
sinemaya aktarılır (Gutierrez, 2003: 29). Bu gelirlerden yeni sinemacıların
yararlanması sağlanır.
Meksika sinemasına kriz daha geç gelmiştir. Meksika’nın ABD ve Kanada ile
NAFTA anlaşmaları çerçevesinde gümrük birliğine girmesiyle birlikte sinemada
sorunlar ortaya çıkar. Bu antlaşma neticesinde Amerikan ve Kanada filmlerinin
Meksika’ya girmeleri kolaylaşmıştır. 1998’te %3’e kadar düşen yerli film payı
2001’te çıkarılan kanun ve %10 kota uygulamasıyla %13-14’lere kadar çıkar (Shaw,
2003: 53). 1998’de sekiz filme kadar düşen yıllık film üretimi yeni kanunların
çıkmasıyla 2000 ve 2001’de 30 filme kadar artmıştır (Shaw, 2003: 53).
Latin Amerika’nın diğer ülkelerinde de devletler sinemanın gelişmesini
engelleyici olmaktan çıkmıştır. Şili’de 2003’te sansür yasalarının kalkmasıyla
birlikte geniş tabanlı sansür uygulayan hiçbir devlet kalmamıştır. Sansürün
kalkmasından önce bütün filmler kontrol ediliyorken (Salazar, 2003: 20), günümüzde
yönetmenler daha rahat hareket edebilmektedir. Şili’de sinema yapımının yeniden
başlayabilmesi Pinochet iktidarının sona ermesinin ardından mümkün olmuştur. Yeni
Dostları ilə paylaş: |