557
a b d ’ n i n ı r a k ’ t a n ç e k i l m e s i
Irak’ta etkin siyasi güçler, bölge ülkeleri ve
uluslararası aktörler, Irak’ta istikrarlı bir düze-
nin kurulmasını sağlayamamıştır. Irak’ın mev-
cut siyasi yapısı ve işgal sürecinde hazırlanan
anayasası, sorunlar yumağının merkezinde
durmakta, etnik-sekter bölünmüşlük ülkenin
geleceğini tehdit etmekte, federal bölgeler so-
runu tartışmaya ve çatışmaya zemin hazırla-
maktadır. Siyasi yapının ulusal uzlaşıdan ziyade
etnik-sekter kimlik düzleminde kurulması, de-
rin gerginlikleri mümkün kılmakta ve etnik ve
mezhepsel çatışmalara zemin hazırlamaktadır.
Bazı Iraklı gruplar ve bölgesel-küresel aktörler
için kısa vadeli kazanımlar getirse de bu bölün-
müşlük, orta ve uzun vadede Irak’taki siyasi is-
tikrarsızlığı kronik hale getirmektedir.
Irak Anayasası’nın yazım sürecindeki acelecilik
ve uzlaşı eksikliği, ülkede ulusal birlik zemini-
ni zayıflatmıştır. Pek çok belirsizliği içerisinde
barındıran federal bölge konseptiyle Irak ana-
yasası, ülkenin birliğinden çok bölünmesine
dönük kaygılara zemin oluşturmaktadır.
Irak’taki bölünmüşlüğü ortaya koyan hususlar-
dan bir başkası ise ülke içerisinde çeşitli grup-
ların ortak düşman algılarındaki farklılıktır.
Bazı gruplar İran’ın, bazıları İsrail’in, bazıları
el Kaide’nin, bazıları milis güçlerin, bazıları
Amerikalıların, bazıları Suriyelilerin, bazıları
Kuveytlilerin, bazıları ise Suudilerin ülkenin
düşmanı olduğunu düşünmektedir. Üstelik
“düşman algısı” ülke içerisine etnik-sekter ça-
tışma olarak da yansımaktadır.
Irak’ın mevcut durumu aşabilmesi için devlet
yapısında köklü reforma gitmesi, devlet-top-
lum arasında ve toplumun kendi içerisinde
güven tesis edilmesi, ulusal uzlaşma sürecinde
ciddi adımların atılması gerekmektedir. Bu an-
lamda Irak’taki tüm grupların bir uzlaşı kon-
feransı çatısı altında buluşması, anayasadaki
muğlak ve krize sebep olan maddelerin yeniden
düzenlenmesi zorunluluk arz etmektedir. Daha
önceki anayasa yazım sürecinden farklı olarak,
bir uzlaşı kültürü yaratılmalı ve Iraklılık kimli-
ğini öne çıkaran bir anayasal yaklaşım benim-
senmelidir. Parlamentonun rolü güçlendirilme-
li ve yargının bağımsızlık ve tarafsızlığı garanti
altına alınmalıdır. Aynı zamanda hükümetin
kuruluşuna ilişkin anayasal boşlukların doldu-
rulması ve hükümetin “tamamlanamama” so-
rununun ortadan kaldırılması gerekmektedir.
Irak Ordusunun merkezi yapılanmadan yok-
sun olması Irak’ın güvenliğinin geleceğine dö-
nük ciddi endişeler yaratmaktadır. Etnik-sekter
çizgilerdeki siyasi bölünmüşlüğün ordu üzerin-
deki yansımaları, ordu için çok ciddi bir temsil
sorununu beraberinde getirmektedir. Merkezi
yönetimin ve bölgesel yönetimin ayrı ordulara
sahip olması da Irak’taki tartışmalı bölgelerde
sıcak çatışmaya dönüşebilmektedir. Ayrıca si-
lahlandırılmış aşiretler ve uyuyan hücreler ola-
rak Şii, Sünni ve Kürt milislerin varlığı Irak’taki
iç güvenlik kaygılarını artırmaktadır.
Irak güvenliğinin pekiştirilmesi için atılması
gereken en önemli adım ordunun ulusal birliği
temsil edecek şekilde yeniden yapılandırılma-
sıdır. Yukarıda anlatıldığı şekliyle bir Iraklılık
kimliğinin etrafında yeniden şekillendirilmesi
gereken Irak ordusunda profesyonellik ve liya-
kat ölçüleri esas alınmalıdır. Hem Irak’ın iç gü-
venliği hem de komşu ülkelerin güvenliğini te-
min etmek için Irak yönetimi sınır güvenliği ile
alakalı somut adımlar atmalıdır. Merkezi ordu
ve bölgesel ordu ikilemi, anayasal zeminde tek-
rar tartışılmalı ve Irak ordusunun merkezi bir
yapıya kavuşması için çalışmalar yapılmalıdır.
Irak vekâlet savaşları üzerinden bir bölgesel
mücadele alanına dönüşmüştür. İşgal süreci-
nin de acı bir şekilde gösterdiği gibi Ortadoğu
coğrafyası birbiriyle bağlantılı fay hatları üze-
rine kurulmuştur ve bu fay hatlarının Irak’ta
harekete geçmesinin bölge için maliyeti yüksek
olmuştur. Sebep olduğu ekonomik ve insani
problemlerin yanında bölgedeki rekabet orta-
mını kızıştırmış ve bu ortam derinleşen güven-
sizlikleri ve buna bağlı olarak gelişen ittifakları
ve silahlanma yarışlarını tetiklemiştir.
Irak’taki iç sorunların bölgesel tezahürleri dik-
kate alındığında, Irak’ın meydan okumalarının
etraflıca ele alınabilmesi için bölgesel işbirliği-
nin artırılmasının elzem olduğu ortaya çıkmak-
tadır. Bu süreçte Irak meselesine mezhepsel
düzlemde yaklaşmayan ve Irak’taki uzlaşıdan
ve istikrardan istifade eden Türkiye gibi komşu
ülkelerin katkıları çok önemlidir. Irak’a Kom-
şu Ülkeler İnisiyatifi gibi bölgesel girişimlerin
yeniden etkinleştirilmesi ve Irak’ta kısa vade-
li kazanımlar için değil uzun soluklu barış ve
istikrar için yatırım yapılması gerekmektedir.
Irak bu süreçte bölgesel rekabet parantezinden
çıkabildiği ve Irak’ın çıkarlarının etnik-sekter-
partisel çıkarların üstünde tutulduğu oranda
barış ve istikrara kavuşacak ve çekilme sonra-
sında kendisini bekleyen meydan okumalarla
başedebilecektir.
558
a r a l ı k 1 1
3 Haziran 1997 tarihli açık mektupla Yeni
Amerikan Yüzyılı Projesine imza atan Elliott
Abrams, William J. Bennett, Jeb Bush, Dick
Cheney, Eliot A. Cohen, Francis Fukuyama,
Donald Kagan, Zalmay Khalilzad, Donald
Rumsfeld, Paul Wolfowitz gibi isimler, 26 Ocak
1998’de Clinton’dan Irak’ın işgal edilmesini ta-
lep etmekteydiler. Bush yönetimiyle iktidara
gelen bu ekip 2003’te Irak’ı işgal etti. Yazarlar,
Yeni Amerikan Yüzyılı Projesini dört başlık et-
rafında şöyle özetlemişlerdi:
i.Küresel sorumluluklarımızı yerine getirmek
için askeri harcamalarımızı ciddi oranda ar-
tırmamız ve ordumuzu gelecek için modernize
etmemiz gerekmektedir. ii. Müttefiklerimizle
bağlarımızı güçlendirmeli, çıkarlarımıza ve de-
ğerlerimize düşman rejimlere meydan okumalı-
yız. iii. Dünya’da siyasal ve iktisadi liberalizmi
desteklemeliyiz . iv. Kendi güvenliğimiz, zengin-
liğimiz ve ilkelerimizin çıkarına olan uluslara-
rası düzenin yaygınlaşması ve korunmasında
Amerika’nın eşsiz konumu için mesuliyet alma-
lıyız.
15 Aralık 2011 itibariyle ABD Irak’taki askeri
varlığını SOFA anlaşması gereğince askerlerini
çekerek sonlandırmış oldu. Bu elbette Irak’ta
ABD işgalinin sonu anlamına gelmiyor. Ancak,
15 Aralık, fiilen 2007’de Irak üzerinden yaşanan
gelişmelerle askıya alınan Yeni Amerikan Yüz-
yılı Projesinin resmen bittiğine işaret ediyor.
Ortadoğu’daki isyan dalgasının da, siyasal kırıl-
maların da ilk tohumları Irak işgaliyle atılmıştı.
ABD’nin Irak’ı işgali uzun uzadıya tartışılmaya
ve incelenmeye muhtaç bir mesele. Lakin kısa-
ca işgalin ve çekilmenin sonuçlarına bakmakta
fayda var.
Eğer Amerika’nın Irak işgalinden dolayı uğ-
radığı ekonomik ve askeri kayba takılıp, işgali
liberal-sol söylemin illüzyonist perspektifinden
okuyacak olursak Amerika Irak’ta kaybetmiştir.
Lakin Amerika açısından bütün bu maliyetler
arızidir. Asıl olan Ortadoğu’da yapısal anlamda
fay hatlarının kırılmış olmasıdır. Bundan 8-9
yıl öncesinde ciddiye alınacak bir etnik veya
sekteryen gerilimden bahis bile edemezken,
bugün bu çatışmaların on yıllarca sürebileceği-
SETA YORUM
Yeni Amerikan Yüzyılı
Sona mı Erdi?
15 Aralık 2011 tarihi ABD için askeri olarak bir çekilme, siyasi olarak ise neo-con
fanatizmin uygulamaya koyduğu bir projenin iflası anlamına geliyor.
TAHA ÖZHAN