563
k a t s a y ı u y g u l a m a s ı n d a y e n i k a r a r
Uygulama sonrası durum
Kemal Gürüz başkanlığındaki YÖK’ün 1998’de
aldığı bir kararla, üniversite giriş sistemi kap-
samlı bir değişikliğe uğramıştır. Bu sistemin
getirdiği üç temel düzenleme şunlardır:
1- Sınav iki basamaktan tek basamağa (ÖSS)
düşürülmüştür.
2- OBP yerine, AOBP (Ağırlıklı Ortaöğretim
Başarı Puanı) getirilmiştir. AOBP, OBP’nin
ortaöğretim kurumlarının ÖSS ortalamalarına
göre ağırlıklandırılması ile elde edilmektedir.
3- Katsayılar, alan-içi ve alan-dışı tercihler için
farklılaştırılmıştır. Buna göre, adaylar alan-içi
tercih yapmaları durumunda AOBP’leri 0.5
ile çarpılarak, alan-dışı tercih yapmaları du-
rumunda ise 0.2 ile çarpılarak ham puanlarına
eklenmeye başlanmıştır.
YÖK, 2003’te farklı katsayı uygulamasını daha
da katılaştıracak bir revizyona gitmiştir. Alan-
içi ve alan-dışı tercihlerde AOBP’nin yerleş-
tirme puanı içindeki ağırlığını belirlemek için
kullanılan katsayılar sırasıyla 0.8 ve 0.3 olarak
değiştirilmiştir. Özetle, YÖK, 2003’te bütün
eleştiri ve toplumsal tepkilere rağmen, katsa-
yıları, alan-içi ve alan-dışı ayrımı daha da kes-
kinleştirecek şekilde yeniden düzenlemiştir.
2006’da ise, YÖK ÖSS’nin içeriğini ve puan he-
saplama yöntemini değiştirerek, alan-dışı yer-
leşmeyi daha zor hale getirmiştir.
564
a r a l ı k 1 1
Farklı katsayı uygulamasıyla birlikte, sadece
imam hatip liseleri veya meslek liseleri me-
zunlarının değil, bütün liselerde okuyan öğ-
rencilerin öğrenme özgürlüklerine kısıtlama
getirilmiştir. Böylece, yükseköğretime geçişte
ortaöğretimde eğitim aldığı alan dışında tercih
yapan öğrencilerin, yerleştirme puanları kırıl-
mıştır. Örneğin, fen bilimleri alanında okuyan
bir öğrenci hukuk tercihi yaptığında puanı kı-
rılmıştır.
Meslek liseleri ise yükseköğretime devam et-
mek isteyen öğrenciler açısından cazip ol-
maktan çıkmıştır. 1996-1997’de ortaokul me-
zunlarının yaklaşık yarısı meslek lisesine kayıt
yaptırırken, bu oran farklı katsayı uygulamasıy-
la birlikte 2000-2001’de yaklaşık üçte bire kadar
gerilemiştir. Diğer taraftan, 2003’ten itibaren,
hükümetin ve iş dünyasının mesleki eğitime
önem vermesi ve değişen YÖK yönetiminin
2009’daki katsayıyı kaldırmaya dönük girişim-
lerinin bir yansıması olarak, mesleki eğitime
yönelim 2010-2011’de 1998 öncesi seviyesine
oldukça yaklaşmıştır.
Sabah, 10.12.2011
“
Üniversite giriş sınavının tek basa-
mağa indirilmesi ve sınavda üst sınıfların
müfredatının kapsam dışı bırakılması,
ortaöğretim müfredatını öğrenciler gö-
zünde önemsizleştirdi.
Uygulamanın yol açtığı sorunlar
Birinci olarak, üniversite giriş sınavının tek
basamağa indirilmesi ve sınavda üst sınıfların
müfredatının kapsam dışına bırakılması, orta-
öğretim müfredatını öğrenciler gözünde önem-
sizleşmiştir. Daha kötüsü, lise mezunları, üni-
versitelere daha hazırlıksız gelmeye başlamıştır.
İkinci olarak, AOBP, bireysel başarıdan ziyade,
grup başarısını öne çıkarmıştır. AOBP ile bir-
likte, iyi bir lisede okumak avantajlı hale geldiği
için, sınavla öğrenci alan “başarılı” ortaöğretim
kurumlarına olan rağbet daha da artmıştır.
Üçüncü olarak, üç düzenlemeden en çok tartı-
şılanı, farklı katsayı uygulaması olmuştur. Dü-
zenleme, 28 Şubat döneminin laiklik eksenli
tartışmalarında, rejimi kurtarma operasyonu
olarak ele alınmış ve özellikle imam hatiplere
olan toplumsal yönelimi azaltmak için, YÖK
tarafından bir tedbir olarak başarılı bir şekilde
uygulanmıştır. Uygulamanın eğitimde yol açtı-
ğı sorunlar görmezlikten gelinerek, uygulama,
bir rejim meselesi olarak ele alınmıştır.
565
s u r i y e ’ d e y ü k s e l e n ş i d d e t
90’lı yılların sonlarında Suriye’nin PKK’ya
verdiği destek sebebiyle savaşın eşiğine gelen
Türkiye ve Suriye, 2000’lerin ortalarında göz-
le görülür bir yakınlaşma yaşamıştı. Türk dış
politikasının “komşularla sıfır sorun” vizyonu
çizgisinde ilerleyen ilişkiler, her iki ülkenin
de “stratejik ortaklığa” istekli olması sebebiyle
tarihî günlerini yaşamıştı. Mart 2011’de Dera’da
başlayan ve ülkenin birçok kentine sıçrayan
gösteriler sebebiyle ise ikili ilişkiler son yıllar-
daki seyrinden 90’lara doğru dönüşe geçti.
Suriye Türkiye’yi neden ilgilendiriyor?
İlişkilerin son 12-13 sene içerisinde zikzaklı
hareket ettiği bir gerçek. Fakat Suriye’de Mart
ayından beri meydana gelen gelişmelere baktı-
ğımızda bu zikzağın sebebi ortaya çıkıyor. Bu
gelişmeler, aynı zamanda “ne oldu da kardeş
Esed düşman Esed oldu?” sorularına da direkt
olarak cevap veriyor. Mart 2011 öncesi ve Mart
2011 sonrası Suriye’si arasındaki en büyük far-
kı, Esed rejiminin şiddet kullanımı sebebiyle
hayatını kaybeden 4000’i aşkın Suriyeli sivil
oluşturuyor. Türkiye’nin yanı başında meydana
gelen bu katliamlar sebebiyle bazı çevrelerin
eleştirilerine rağmen Türkiye başlarda Esed ile
konuşma yolunu seçti. Fakat Suriye rejimi tüm
ikili hukuka rağmen Türkiye’ye kulak tıkadı. Bu
nedenler Türkiye’nin, Suriye rejimi ile ilişkileri-
ni gözden geçirmesi ve kendini rejimin yerine
Suriye halkının yanında konumlandırmasını
ortaya koyuyor.
Suriye gerçekten de Arap Baharı sürecinde
devrim hareketliliği yaşanan ülkelerden Tür-
kiye için bir farklılık arz ediyor. Arap Baharı
sürecinde hiçbir ülke Türkiye’yi ve Türk kamu-
oyunu Suriye kadar ilgilendirmedi. Suriye ve
SETA YORUM
Suriye Meselesini Doğru
Okumak
Suriye ile Türkiye halkı arasındaki bağı algılayamayan bazı çevreler, Suriye’deki geliş-
meleri ve Türkiye’nin bu ülkeye yönelik izlediği politikayı okumakta zorlanıyor.
UFUK ULUTAŞ
suriye’de yükselen şiddet
ARALIK 2011 -
Suriye ile Arap Birliği arasında Arap Birliği barış planı çerçevesinde gözlem-
cilerin Suriye’ye gönderilmesini öngören protokol 19 Aralık’ta Kahire’de imzalandı. Aynı zaman-
da muhaliflerle hükümet arasında diyalog sürecinin başlamasını, şiddetin durdurulmasını, Suri-
ye askerlerinin kentlerden çekilmesini ve olaylar sırasında tutuklananların serbest bırakılmasını
içeren plan Suriye’de şiddetin durması için umut oldu. Arap Birliği gözlemcilerinin Humus’ta
çalışmalara başladığı gün, kentte 20-30 bin kişinin katıldığı bir muhalif gösteri gerçekleştirildi.
Gözlemler sırasında Suriye’de güvenlik güçleri tarafından göstericilere ateş açılmaya devam
edildiği haberleri medyaya yansımaya devam etti. Bu ortamda heyetin ilk açıklamasının Suri-
ye’deki durumun güven verici olduğu yönünde olması eleştirileri de beraberinde getirdi.
Dostları ilə paylaş: |