S e t a 1 y ı l l ı ğ ı



Yüklə 5,84 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə237/256
tarix18.06.2018
ölçüsü5,84 Mb.
#49335
1   ...   233   234   235   236   237   238   239   240   ...   256

566

a r a l ı k   1 1

Türkiye halkları arasındaki benzerlikler, hu-

kukun derinliği ve ikbalin birliği bu durumu 

kısmen açıklıyor. Türkiye Suriye muhalefetinin 

merkezi konumunda ve Türkiye halkının kahir 

ekseriyeti Suriye’deki şiddete karşı çıkarak, ken-

dilerini Suriye halkıyla aynı safta görüyor. Fakat 

aynı zamanda sayıları az da olsa Suriye rejimi-

ne arka çıkan çevreler bulunuyor. Bunların bir 

kısmı sırf muhalefet olsun diye, bir kısmı Baas 

ideolojisine yakınlıkları sebebiyle, bir kısmı Su-

riye meselesinin bölgesel uzantıları üzerinden, 

bir kısmı da salt bir Batı-İsrail karşıtlığı retoriği 

ile Suriye rejimine destek veriyor.

İlginçtir  ki  Tunus,  Mısır,  Bahreyn  ve  Yemen

gibi ülkelerdeki gösterileri ve liderlerin devril-

mesini alkışlayan bu çevreler, Suriye’yi eşsiz bir 

örnek olarak görüyor. Söz konusu Suriye olun-

ca statükonun tarafını seçiyor. Şu anlaşılabilir 

bir nokta: Batılı güçlerin bölgeye müdahalesi 

Türkiye’de her zaman şüphe ve hatta öfke ile 

karşılandı. Fakat Mısır-Tunus devrimlerini al-

kışlarken, Esed rejimi ve destekçileri tarafından 

dillendirilen Suriye’deki olayların harici güçler 

eliyle başlatıldığı ve yürütüldüğü iddiasını sa-

vunmak, mesnetsiz bir iddia.

Suriye halkını sokağa döken sebepler 

Arap Baharı çerçevesinde gelişen olayların 

saiklerine baktığımızda karşımıza, halkla-

rın ülkelerinin mustarip oldukları bir takım 

anormalliklere tepki vermek için sokaklara 

dökülmeleri  çıkıyor.  Mısır,  Tunus,  Libya  ve

diğerlerinde yolsuzluk, nepotizm, işsizlik gibi 

ekonomik sorunlar, polis, istihbarat örgütleri 

ve/veya asker eliyle halkların üzerinde kurulan 

dayanılmaz baskı, kısıtlı özgürlükler, yöneten 

ve yönetilenler arasındaki siyasi, ekonomik, 

sosyal uçurumlar gibi problemler yekününün 

halkın patlama sebepleri olduğunu gördük. 

Suriye’nin diğer Arap ülkelerinden mezkûr so-

runlar bağlamında eksiğinin olmadığını hatta 

fazlasının olduğunu ortaya koymak zorunda-

yız. Hiçbir meşruiyeti ve liyakatı olmamasına 

rağmen, apar topar babadan oğula geçen bir 

liderlik, mezhep ve kanbağı üzerine kurulmuş 

bir siyasi ve askerî yapı, Mahluflar gibi Esed’in

yakın akrabalarının ve “rejimin çocukları” diye 

adlandırılan Baas Partisi’nin önde gelenlerinin

tahakkümünde olan bir ekonomi, sayıları 10’u 

geçen istihbarat örgütlerinin halka zülmü ve 

bunun psikolojik etkileri, Baas Partisi’nin mut-

lak galip olduğu bir siyasal sistem, yasaklanan 

muhalif hareketler, idam edilen muhalif figür-

ler ve havadan-karadan kuşatılarak onbinlerce-

si öldürülen bir şehir halkı, Suriye halkının her 

gün yüzleşmek zorunda olduğu anormallikler 

listesinden sadece birkaçı. Meseleye sadece bu

yönüyle baktığımızda bile Suriye halkının her-

hangi bir harici müdahaleye gerek duymadan 

sokaklara dökülmesi için yeterli sebep var.



Suriye-İsrail ilşkilerinin arka planı

Suriye’deki olayların İsrail’e direniş cephesi-

ne karşı bir komplo olarak değerlendirilmesi 

de İsrail’in Suriye’den aldığı tehdit algısını iyi 

analiz edememe anlamına geliyor. İki ülke ara-

sındaki husumet vaki olsa da kuzeydeki Golan 

Tepeleri’nin İsrail’in 67’den beri belki de en sa-

kin sınırı olması, İsrail’in Suriye ile ilişkilerin-

deki statükodan hiç de rahatsız olmaması için 

önemli bir sebep teşkil ediyor. İsrail’in 2224 

rakımlı Hermon Dağı’na (orjinal ismi Cebel-i

Şeyh) konuşlandırdığı radar sistemi ile Şam’ın

hareketlenmelerine vakıf olması ve iki ülke-

nin askerî teknolojileri arasındaki uçurum, 

Suriye’den İsrail’e yöneltilecek bir askerî tehdi-

din İsrail’in askerî çevrelerinde çok da önem-

senmemesine sebep oluyor. Diğer bir deyişle

İsrail Hizbullah ve Hamas’a verilen kısmî des-

tek dışında Suriye’den konvansiyonel anlamda 

ciddi bir tehdit beklemiyor.

Suriye içinse durum farklı. Suriye için İsrail bu-

güne kadar direkt bir askerî tehdit oldu. İsrail’in 

2007’de Deir ez-Zor’da nükleer tesis olduğunu 

iddia ettiği bir komplekse hava saldırısı düzen-

leyebilmesinin de ortaya koyduğu gibi İsrail 

gerekli gördüğü takdirde Suriye’ye askerî bir 

müdahalede bulunma kapasitesini ve cüretini 

elinde bulunduruyor. Suriye’nin bu açık saldı-

rıya ilk planda tahmin edilen tepkiyi koyama-

ması ve İsrail’e karşılık verememesi ise olayın 

ironik yönü. Zira, Suriye’de İsrail’e karşı yönel-

Suriye,  Arap  Baharı  sürecinde 



devrim hareketliliği yaşanan ülkelerden 

Türkiye için bir farklılık arz ediyor.




567

s u r i y e ’ d e   y ü k s e l e n   ş i d d e t

tilen güçlü bir retorik olsa da meselenin pratik 

boyutu oldukça zayıf. Yine bu doğrultuda örne-

ğin Irak’a savaşçıların sızmasında kilit ülkeler-

den birisi olan Suriye, Golan üzerinden İsrail’e 

sızmalar konusunda tabiri caizse İsrail’den daha 

sert. Mahir Esed’in komuta ettiği Golan sınırın-

daki 4. Zırhlı Birlik’in bu tarz sızmalara karşı 

takındığı sert tavır biliniyor. Kısaca Suriye ken-

disini İsrail ile direkt bir sıcak çatışmaya soka-

bilecek tüm senaryolardan kaçınıyor.

İsrail’in Suriye’deki olaylara yaklaşımını da 

yukarıda anlatılan tehdit algısı şekillendiriyor. 

“Bildikleri şeytan” olan Esed’dan direkt bir za-

rar görmeyen İsrail, Esed sonrasını kestireme-

diğinden Esed’ın gitmesine sıcak bakmıyor. 

Her ne kadar İsrail’de şeytanîleştirdiği Esed 

figürünün gitmesinin kalmasından daha iyi 

olabileceğini savunanlar varsa da, İsrail derin 

aklı, bölgesel statükonun yerle bir olduğu şu 

ortamda bir başka bilinmezliğin içine girmeyi 

istemiyor. 

Suriye’de olaylar yerel saiklerle başladı ve de-

vam ediyor. Suriye rejiminin direniş ve Batı 

komplosu retoriği, milliyetçi destek kazanma 

çabalarının bir tezahürü. Esed rejiminin bu 

retoriğine prim vermek ise savunulanın aksine 

Suriye meselesini karıştırmakla birlikte, mese-

leyi harici müdahalelere açık hale getiriyor. Batı 

müdahaleciliğine karşı olmak ve otoriteryaniz-

me karşı bir muhalefet hareketini itham etmek 

farklı şeyler. İlki erdemli bir duruşken ikincisi 

en kısa ifadeyle Suriye’yi okuyamamak anlamı-

na geliyor. 

Mostar, Aralık 2011



Yüklə 5,84 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   233   234   235   236   237   238   239   240   ...   256




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə