Selçuk iletiŞİM



Yüklə 2,4 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə46/110
tarix15.10.2018
ölçüsü2,4 Mb.
#74210
1   ...   42   43   44   45   46   47   48   49   ...   110

Sinemada Ulusal Kimliğin Pekiştiricisi Olarak Kadınlar (85-99)
93
çiftlikteki kadınlardan birine tecavüz etmek
üzeredir. Kara Bilal, bu subayın kızını öldüren
kişi olduğunu anlar ve adamı penisinden vurur.
Bilal’in subayı tam da başka bir kadına tecavüz
edeceği sırada yakalaması ve penisinden vur-
ması, onun hem kızının intikamını alması, hem
ulusun diğer kadınlarının namusunu hem de
vatanın namusunu koruması açılarından çoklu
anlamlara sahiptir.
Filmde yinelenen etnosantrik-cinsiyetçi klişe-
lerden en görünür olanı ise 96. Alay’ın savun-
duğu köye Yunan askerlerinin giriş sahnesidir.
Köye giren askerler yaşlı bir kadını saklandığı
yerde bularak sorgularlar. Yunan ordusu ile
işbirliği yapan bir Bulgar, yaşlı kadına “Diğer
karılar nerede? Bunlar karı ister” diye sorar,
kadın da “Ne yapacaksın karıları? Sen varsın
ya!” şeklinde cevap verir ve bu cevabı nedeniy-
le de öldürülür. Bu diyalogda önem taşıyan
nokta, bir gayrimüslim olan Bulgar köylüsü-
nün, doğal bir işbirlikçi olarak nitelenmesidir.
Burada yinelenen klişe, gayrimüslimlerin,
“dışarıdaki” düşmanların, “içimizdeki” temsil-
cileri olduğudur. Ayrıca bu diyalog ile farklı
etnik grupların güçsüz görülmesinden kaynak-
lanan dişileştirilmesine de tanık olunur.
Filmlerdeki kadın karakterlerin betimleyici
özellikleri, toplumsal rolleri ve onlara
yüklenen anlamlar:
Bu filmde de diğer tarihsel filmlerde olduğu
gibi erkek karakterler ve onlar arasındaki dost-
luk ön plana çıkarılırken, konular kadın karak-
terler üzerine kurulmadığından, kadınlar silik
bir şekilde çizilmiş yalnızca anlatımı destekle-
mek üzere kullanılmıştır  (Özgüç 1998: 23-25).
Bir Millet Uyanıyor’da da yalnızca iki kadın
karaktere yer verilmiştir. Bu kadınların ikisi de
96. Alay’ın Yunan ordusuyla karşılaşacağı
köyde yaşamaktadır.
İki kadından yaşlı olanı anlatıda köylüleri sa-
vaşmaya ikna etmesi açısından önemli rol oy-
nasa da adı ya da yaşamına dair en ufak bir
bilgi bile seyirciye verilmez. Herkes ona “ana”
diye hitap etmektedir. Bu hitap biçimiyle kadı-
nın tüm özellikleri silikleşmekte, ulusun kadın-
larının kendilerine pay çıkarması gereken bir
örneğe dönüşmekte ve genellenmektedir. Cesa-
ret, fedakarlık, deneyim, anaçlık, dobralık,
sadelik gibi özellikler bu kadın karakterde
vücut bulmakta, bu gibi özellikleri nedeniyle
kendisine saygı duyulmaktadır. 96. Alay’ın,
köylüleri savaşmaya davet eden konuşması
sırasında köylüler savaşmaya itiraz ederken,
yaşlı kadın ilk olarak köyde kalmaya karar
verir ve peşinden köyün erkeklerini de sürük-
ler. Kendisine duyulan saygıyı da bu biçimde
haklı çıkarmış olur. Yaşlı kadının cesaret gös-
terisinde bulunduğu bir diğer sahne de Tilki
Çavuş’un köylülere silah dağıttığı sahnedir.
Köyün genç yaşlı tüm erkeklerine silah verilir-
ken, kadına verilmez. Bunun üzerine kadın,
hızla bir silahı çekip alır ve uzaktaki bir hedefi
vurur. Cesaretini ve silah kullanmadaki ustalı-
ğını kanıtlayan kadın, böylelikle tüfek almaya
hak kazanır.
Bahsedilen kadınla ilgili bir diğer önemli husus
da kadının yaşı nedeniyle cinsiyetsiz olmasıdır.
Anlatı boyunca karşımıza çıkan tüm kadınlar
tecavüze uğrar ya da tecavüze uğrama korku-
sundan bahsederken bu kadın için böyle bir
tehlike bulunmamaktadır. Sonucunda da yaşlı
kadın, Yunan askerlerinin köyü bastığı sahnede
saklandığı yerde bulunması ve sorgulanmasının
ardından, filmdeki tüm diğer kadınlardan farklı
olarak, cinsel şiddete uğramadan öldürülür.
Filmdeki ikinci kadın karakter ise eski gazi
Yahya Kaptan’ın torunu Zeynep’tir. Yaşlı
kadının özelliklerini tamamlayan nitelikler,
Zeynep aracılığıyla temsil edilmektedir. Zey-
nep’in en göze çarpan özellikleri saflığı, güzel-
liği, çocuksuluğu ve iyi niyetliliğidir. Cesaret,
Zeynep’i de harekete geçiren bir nitelik olsa da
yaşlı kadındaki kadar belirleyici değildir. Cesa-
ret gerektiren işlere daha çok zorunluluktan,
“durum öyle gerektirdiği” için kalkışmaktadır.
Davranışlarına bilinç yerine iyi niyet yön ver-
mektedir. Yunan ordusu yaklaştığı için tüm
köylü köyü terk ederken, Zeynep’in dedesi
Yahya Kaptan savaşmak için tek başına köyde
kalmıştır. Zeynep de dedesinden gizli olarak,
onu yalnız bırakmamak için diğer köylülerle
gitmez ve köyde kalır. Elinde bir silahla sa-
manlığa saklanarak Yunan askerlerini bekle-
mektedir. Köye giren 96. Alay köyü gezerken,
Mülazım Faruk, Zeynep’i bulur. Zeynep, Fa-
ruk’un Türk olduğunu öğrenince rahatlar. Fa-
ruk, Zeynep’e silahla ne yapacağını sorar. Zey-
nep de, “Silahta beş kurşun var. Dördünü onla-
ra, birini kendime sıkacaktım” der. Bu diyalog-
da önemli olan nokta, düşmanın eline geçmek-


Selçuk İletişim, 6, 3, 2010
94
tense kadının ölümü tercih etmesidir. Burada
da Zeynep’in bir Türk kadınına yakışan davra-
nışı sergilediği seyirciye sezdirilir. “Namusuna
sahip çıkmak kadının başlıca sorumlulukların-
dandır, aksi takdirde ölüm tek çıkar yoldur”
klişesi yine tekrarlanmaktadır.
Kadınların yaşadıkları mekanlar,  giyimleri,
aksesuarları:
Filmdeki her iki kadın karakter de 96. Alay’ın
savunduğu köyde yaşamakta olan kadınlardır.
Kadınların köylü olmaları ve “köylülük” olgu-
suyla anılmaları anlatıda işlevsel bir rol üst-
lenmektedir. Bu biçimde kadınlar, “modern”
alandan uzaklaşmaktadır. Köy hayatının kapi-
talist modernitenin dışında değerlendirilmesi,
bu yaşam biçiminin saflığına vurgu yapmakta,
aynı zamanda ulusa mal edilen el değmemiş
milli özellikleri güzellerken, bu değerlere du-
yulan özlemi ifade etmektedir. Bir diğer yan-
dan da kır hayatının saflıkla ilişkilendirilmesi
ve kadınların köylü olmaları aracılığıyla, ka-
dınların “namus”larının, anlatı açısından sorun
teşkil etmesinin önüne geçilmiştir. Milli değer-
leri bozulmaya uğratan modernizm ve ona
bağlı olarak şekillenen kent yaşamının kadınlar
için tehlikeli olduğu görüşü, gelenekseli koru-
maya çalışan milliyetçi ideolojinin savlarından
biridir. Dolayısıyla kent yaşamından ve bu
yaşamın getirdiği bozucu etkinin uzağında olan
köylü kadın, ataerkil aileye olan bağlılığı sem-
bolize ettiğinden, iç gruba ait özelliklerin en
uygun taşıyıcılarıdır. Anlatıda kadın karakterle-
rin  giyimleri  ve  aksesuarları  da  onların  bu
özelliklerini destekler niteliktedir. Abartıdan
uzak, en ufak bir cinsel çağrışım uyandırmayan
giyimleri ile söz konusu kadınlar, ulusal değer-
lerin vücut bulduğu varlıklar olarak temsil
edilmektedir.
Karakterler arasındaki ilişki türleri:
Bir Millet Uyanıyor’da anlatıda belirleyici olan
karakterler, erkek karakterlerdir. İlişkilerinde
tam bir erkek dostluğunun hüküm sürdüğü bu
kişiler arasındaki tüm diyaloglarda; dayanışma,
birbirini gözetme, saygı ve bağlılığı vurgulayan
yoldaşlık hukuku gözlemlenmektedir. Kahra-
manlık, gözü karalık ve cesaret, erkek karakter-
leri harekete geçiren en önemli unsurdur. Savaş
ortamında başlayan dostluk ve yoldaşlıkları,
ilişkideki kahramanlık olgusunu pekiştirmekte-
dir. 96. Alay’a mensup ana karakterler ile onla-
ra sonradan katılanların kişisel özellikleri,
savaşçılıkları çevresinde geliştirilmiştir. “Vatan
savunması”, “vatanın namusu”, “kadınların
namusu”, sorumlusu ve koruyucusu oldukları
başlıca olgulardır. Karakterler arasındaki diya-
logların bir çoğunda bu içeriğe rastlanmaktadır.
Kadın karakterler açısından ise durum, erkek
karakterlerde olduğundan farklıdır. Onlar için
de cesaret önemli bir belirleyen olsa da erkek
karakterler kadar etkili oldukları söylenemez.
Kadın karakterler anlatıda çoğunlukla erkekler-
le ilişkileri üzerinden tanımlanmaktadır. Yahya
Kaptan’ın torunu Zeynep ya da Yunan askerleri
tarafından esir alınan ve öldürülen köy muhta-
rının karısı gibi karakterler, “kahraman” erkek-
lerin kişisel uzantıları biçiminde aktarılmıştır.
Ayrıca erkek karakterler arasında gözlemlenen
dostluk ve dayanışma ilişkisine kadınlar ara-
sında rastlanmamaktadır. Kadınların yan yana
durdukları ya da erkek karakterler arasındaki
dayanışmanın bir benzerinin görüldüğü tek bir
sahne dahi yoktur. Kadınlar anlatının edilgen
unsurları, olayın ise mağdurlarıdır.
Özgüç, Türk sinemasında tarihsel filmlerin,
tarihsel sorgulamalardan uzak olduğuna, yakla-
şımın özellikle yüzeysel tutulduğuna işaret
etmektedir. Tarihi verilerden ancak sınırlı  şe-
kilde yararlanılır, tarihin yorumu ise oldukça
şovendir (2005: 32-35). Savaşa ve uluslararası
sorunlara barış yanlısı bir şekilde yaklaşılma-
maktadır. Kahramanlık ve yiğitlik üzerine
kurulu olan bu filmlerde, kadın ve çocuklara
yönelik şiddet savaşın haklılaştırılmasında araç
olarak kullanılmaktadır (Özgüç 2005: 182). Bir
Millet Uyanıyor için de mevcut yargılar geçer-
lidir. Karakter özellikleri klişelerle bezelidir.
İyi-kötü arasındaki ayrım etnik gruplar arasın-
daki ayrıma dönüşmüştür. Filmde Yunan asker-
lerinin uyguladığı şiddet, onların etnik kimliği-
ne bağlanmaktadır. Kadın karakterler de iki
ulus arasındaki ayrımı pekiştirici unsurlardır.
Temsilleri yalnızca araçsaldır. Anlatımı güç-
lendirmek için anlatı içine yerleştirilmiş izle-
nimi uyandırmaktadırlar. Söz konusu filmin bu
özellikleri nedeniyle, anlatıda etnosantrik ve
cinsiyetçi klişelerin birebir örtüştüğü net olarak
görülmektedir.
3.2.  Bir Türk’e Gönül Verdim
Filmin Özeti:
Almanya’da tanıştığı Türk işçi İsmail Usta’dan
(Bilal İnci) bir çocuğu olan Eva (Eva Bender)


Yüklə 2,4 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   42   43   44   45   46   47   48   49   ...   110




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə