SOVYET TARİH
YAZIMI VE
32
altında kimin olduğunu tüm Kazakistan arayıp durur. Makaleyi bana
göstererek güven bildirdiğiniz için teşekkür ederim.”
- diye iki ucu açık
cevap vermiş J. Şayahmetov bey.
J. Şayahmetov’un başka türlü cevap vermesi mümkün müydü? Sanı-
rım yok. “Makaleyi iki defa okuduktan sonra”, “İlla bu konu hakkında
fikir bildirmem isteniyorsa”, “meseleyi ortaya atarken kibirlenerek
tepemize çıkmaması için” gibi kelimeler Kenesarı Kasımov isyanı ve
E. Bekmakhanov’un peşine düşenlerin de çok güçlü arkası olduklarını
göstermektedir. Bu zamana dek J. Şayahmetov engel olduysa bile
artık ona sadece “boyun eğmek” düşecekti. Bu konunun “artık geri
dönüşünün yok olduğu” 12 Aralık 1950’deki “Pravda” gazetesinin baş
editörü L. F. İliçyev’in Komünist Partisi Merkez Komitesinin İdeoloji
Bölümünün
Sekreteri, dünyada “Komünist ideolojinin Kara Kardinalı”
olarak bilinen M. A. Suslov’a “Kazakistan Tarihinin Meseleleri Mark-
sizm-Leninizm İdeolojisi Göz Önünde Bulundurarak Yazılsın” konulu
rapor yazısı ispat etmektedir. Burada o zamanki Kazakistan’daki siyasi
görüş ahvalinden ve Kazak aydınlarının görüşleri hakkında ayrıntılı
malumat verildiğinden tüm yazıyı veriyoruz:
“Kenesarı Kasımov isyanını doğru nitelendirmeyen E. Bekmakha-
nov’un davranışı hakkında gazetenin gündeminde görülüşmesini birkaç
kişi örneğin, Moskovalı tarihçi Yakunin ve H. F. Aydarova,
Kazak tarihçi
Şoyunbayev,
Pravda gazetesinin muhabiri Çerniçenko sürekli olarak
talep etmişlerdir. Yakunin ve H. F. Aydarova, Şoyınbayev ile birlikte
yazdıkları makale gazetenin redaksiyon toplantısında üç defa görü-
şülmüştür. Kenesarı isyanı hakkındaki meseleyi P. Kuznesov (
Pravda),
Morozov ve Liholat (KP MK propaganda bölümü)
yoldaşlar özel olarak
soruşturdular. Onların hepsi de E. Bekmakhanov’u suçlayan bu maka-
lenin yayınlanması hakkında görüş bildirdiler. Makalenin yayınlanması
kararlaştırıldı. E. Bekmakhanov’dan telegraf geldikten sonra ve sizin
talimatınıza göre ek soruşturma çalışmaları yürütüldü.
Pravda gaze-
tesinin Eleştiri ve Bibliyografya Bölümü Müdür Yardımcısı V. Ozerov
özel olarak Almatı’ya görevli olarak gitti. Kazak tarihçilerinin büyük
çoğunluğunun E. Bekmakhanov’un tutumlarına karşı oldukları, onu
burjuva-milliyetçisi olarak nitelendiklerini bildirdikleri tespit edildi.
Kazak SSR İlimler Akademisinin yönetimi (Satbayev Yoldaş) ve KP
Merkez Komitesi memuru (Omarov) Kenesarı Kasımov isyanını gerici
olarak nitelendirmeye karşı olduklarını bildirdiler.
Makaleyi Şayahmetov de okudu ve kendisinin isyanı
gerici olarak
görmediğini, ancak konu hakkında
Pravda gazetesi makaleyi yayın-
lamaya karar verdiyse bazı değişiklikler yapılması gerekli olduğunu
bildirdi. Değişiklikler yapıldı. Bunun dışında
Pravda gazetesinin Eleştiri
ve Bibliyografya Bölümünde toplantı yapıldı. Bu toplantıda makale
KAZAKİSTAN TARİHİNİN MESELELERİ
33
tartışıldı. Makaleye Bekmakhanov ve Vyatkin (kitabın editörü) yoldaşlar
karşı fikir bildirdiler. Onlar Bekmakhanov’un son mektubunda yazıldığı
gibi, ancak çok sert uslupta olmayan görüş söylediler.
Yakunin, H. F. Aydarova ve Kazakistan’dan özel olarak gelen B. Süley-
menov, E. Bekmakhanov’un sunduğu belgeleri kabul etmediler.
Bundan
sonra makale redakisyon toplantısında dördüncü defa tartışıldı ve tekrar
Morozov ve Liholat’a gönderildi. Onlar da yayınlansın diye karar verdiler.
E. Bekmakhanov’un son mektubu, onun eski tutumunu aklamaya
çalışmasıyla, ayrıca tehditkâr konuşma tarzıyla, bir takım yalan suç-
lamalarıyla dikkat çekmektedir.
E. Bekmakhanov makale yazarlarını (onların ismi gizli idi) düşman-
ların yandaşları olarak nitelendirdi. Onun fikrince makale: “Kazak hal-
kının düşmanları olan burjuva-milliyetçiler ve kosmopolitlerin sevinçle
desteklediği yalan fikirler” imiş. Böylece
makalede sözü geçmeyen
görüşleri ispat etmeye çalıştı.
Örneğin, E. Bekmakhanov, yazarlar Kenesarı ve Şamil’i karşılaştır-
maktadırlar, ancak makalede Şamil’in adı geçmemiştir, denmektedir.
Bekmakhanov, makale yazarlarına: “...(19.yüzyıl) 30-40’lı yılları Kazak
emekçileri sömürgecilik altında kalmadılar diyorlar”, diyor. Bu görüşler
Çarlık hükümetin sömürgecilik siyasetini korumaktır” diye suçlamaktadır.
Makalede ise “Kazakistan’ın Rusya’ya dahil olması “ilerici karaktere
sahip oldu” denilmekle beraber bundan sonra Çarlık Hükümeti 1830’lı
yıllarda Kazak bozkırları ve Orta Asya’yı işgal ederek emekçi halkı sö-
mürmüştür. Rus Çarlık
devletinin sömürgeci siyaseti, zor kullanması ve
yağmacılığı Kazak halkının haklı direncini ortaya çıkardı” denilmiştir.
E. Bekmakhanov’un mektubunun kendisinde de tutarsızlıklar bulun-
maktadır. Örneğin, 1830-40’lı yıllardaki Orta Asya’daki İngiliz-Rus iliş-
kilerinin gerilmesini kabul etmemektedir. (s. 16-18.) Oysa Bekmakhanov
kitabında Rus yönetim sisteminin Kazakistan’da kullanılması hakkında:
“...Bu sistemden dolayı 1830’lı yılları İngiliz-Rus rekabeti eskisinden
daha çok gerilmeye başladı... Orta Asya yavaş yavaş Rus-İngiliz rekabeti
meydanına dönüştü...” denilmektedir. (s. 114.)
E. Bekmakhanov’un mektubunu sadece kendisinin tutumun korumak
ve makalenin yayınlanmaması için baskı olarak nitelendirmek mümkün.
Dolayısıyla makalenin yayınlanmasını doğru buluyoruz.
L. İliyçev.”
Bu, Kenesarı isyanını yanlış nitelendirme aracılığıyla Kazak halkının
milli özgürlükçü görüşlerini tamamıyla silmeye yönelik “ideolojik ce-
zalandırma” siyasetinin, S. Sadvakasov’un karşılaştırılmalı nitelendir-
mesiyle söylersek, “Çarlık sömürgeciliğinin” “Komünist koloniyalizm”
sisteme değişmesinden başka şey olmadığını göstermektedir. Tabi,
“Kara Kardinal” Suslov’un bu kararı ince uzun parmaklarıyla sevinerek