Tanıl Bora Sol, Sinizm, Pragmatizm



Yüklə 355,86 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə34/71
tarix06.02.2018
ölçüsü355,86 Kb.
#26294
1   ...   30   31   32   33   34   35   36   37   ...   71

Feminist hareketin,  özellikle  1980’lerdeki ilk evresinde,  sol/ 
sosyalist muhalefet ve  onun  “protesto/gösteri  kültürü”  üzerin­
de  sınırlı bir  terbiyevî  etkisi  oldu  bu  bakımdan.  Etkinin  sınır­
lılığı,  bu  ‘terbiye’nin,  esasen  “hoşlukla  ilgili  taktikler”  faslın­
dan olarak algılanmasından bellidir.  Sınırlı kalmasının nedeni­
ni,  bizzat  feminist  hareketin  bu  “tarz”larla  cebelleşmeyi  o  ka­
dar önemsememesinde (ya da önemsemesine rağmen fazla iler- 
letememesinde)  de aramalı mı biraz?
VII
“Şenlikli  muhalefet”  teması,  1980’lerin  sonlarından  itibaren 
solda  düşünsel  ve  pratik bir yenilenme  gereği  görenlerin  gün­
demine girdi. Bunda en önemli saik, eski, yerleşik protesto/gös­
teri  biçimlerinin  sol/sosyalist  hedeflerle ve  içeriklerle  uyumu­
na ilişkin bir kuramsal ve etik sorgulama idi.  Ki zaten “şenlikli 
muhalefet” diye özetlenen düşüncenin dayanağı da budur.  Me­
selesi “eğlence olsun, ‘hoş’ olsun, renk olsun” değildir; muhale­
fetin ve protestonun bizzat kendisini muhalif öznenin potansi­
yelini gerçekleştirmeyi ve öğrenmeyi sağlayan özgürleştirici bir 
etkinlik
 olarak kurmaya dönük bir arayıştır.  ‘Hoşluk’, bu yönde 
alman mesafenin hasılasıdır.
“Şenlikli  muhalefet”le  kastedilen  “farklı”,  “renkli”  protesto/ 
gösteri  biçimlerine yönelişin  her  durumda  mutlaka  sol/sosya­
list bir  kuramsal  ve  etik  sorgulamaya  dayandığını  varsaymak 
mümkün mü?  Elbette hayır. Bu çeşit “yeni” protesto/gösteri bi­
çimlerine  gösterilen  rağbetin başka  saikleri  de  vardı.  Bir  kere, 
eski,  yerleşik protesto/gösteri  biçimlerinin  hem  etkisizleşme­
siyle, hem tehlikeli/riskli hale gelmesiyle ilgisi vardı.  Bu pekâlâ 
makûl bir politik sebep ve gerekçesi idi, “yeni, farklı” biçimlere 
gösterilen ilginin.  Ancak üzerine düşünülmediğinde,  “anlam”a 
ilişkin  bir  sorgulamayla  birleşmediğinde,  rutinleştiğinde,  yi­
ne araçsalcı bir bakışa elverebiliyordu.  Sonra, yenilgi duygusu­
nun, “şenlikli muhalefeti” bir ikame malı gibi benimsemeye yol 
açan etkilerini gözardı etmemek gerek.  Depolitizasyonla müca­
dele  etmek üzere  ‘kolay’,  ‘hafif yordamlar ararken,  politik içe-


rikleri artık hiç önemsemeyen,  “sosyal faaliyete” indirgeyen bir 
hobici aktivizm
 tarzının ortaya çıkması doğaldı.
Bunun, sol muhalefette orta sınıf “tabanın”  sahip olduğu öz­
gül  ağırlığın yüksekliğiyle  ve  son  on-yirmi  yılın sınıfsal  ayrış­
ma  dinamiğinin orta sınıf hayatlarla  “ötekiler”  arasındaki uçu­
rumu  derinleştirmesiyle  de  doğrudan  ilgisi  var.  Bununla  bağ­
lantılı olarak,  modemleşme/Batılılaşma/globalleşme çığırı için­
de,  protestonun/gösterinin beynelmilel  ‘moda’  formlarının  da­
ha hızlı alımlanır olmasıyla,  bunlarda ‘kendiliklerinden’ bir as­
rîlik ve  etkinlik/verimlilik alâmeti görülmesiyle de ilgisi var.
Orta sınıf olanların muhalefet ruhsatını iptal etmek, bir çeşit 
uvriyerizm olur.  Orta sınıfların sistemin sömürüsünden/yaban­
cılaştırmasından  azâde  olmayan  durumlarını  sorunlaştırmak 
da  solun/sosyalizmin  meselesidir.  Endişe  edilecek  şey,  “orta 
sın ıf’a özgü tuzukuruluğun, bencilliğin, konformizmin, muha­
lefet davranışını belirler hale gelmesidir.
Anti-globalizm  protestosunun  ‘guru’su  Naomi  Klein’ın  ün­
lü  “M cEylem ”  terimi,  işte  bu  endişeyi  yansıtan  bir  terim.  Az 
evvel  değindiğimiz  hobici  aktivizm   meselesi...  Sinizme  kapıl­
mamak  için  kendimizi  hep  uyarmalıyız;  elbette  ki  kibar  mu­
hitlerde  oturan  tahsilli  m eslek  sahibi  şehirlilerin  haftasonu 
brunch’a gitmek yerine bir  “...karşıtı”  protestoya/gösteriye git­
mesi  anlamsız  değildir,  önemlidir ve  değerlidir.  Bununla bera­
ber,  brunch’la  politik  gösteriye  katılımcıları  tarafından  yükle­
nen  anlam  fazlaca benzeşiyorsa,  herhalde bunu  bir düşünmek 
gerekir...  İnterneti örgütlenme, haberleşme, tartışma, ilişki kur­
ma
 ortamı olarak kullanmak anlamsız değildir,  anlamsız olma­
dığı  gibi  imtina  edilemeyecek, vazgeçilmez bir imkândır;  buna 
mukabil,  esas  itibarıyla  “internet  üzerinden  mesaj  forvvard  et­
meye”  konsantre  olmuş bir protesto/gösteri  kültürü  oluşuyor­
sa,  herhalde bunu bir düşünmek gerekir...4
Tartıştığımız  konu,  sosyalist  teorinin gündemine  faşizm  do­
layısıyla girmiş olan, politikanın “estetikleşmesi”, estetik bir il­
gi  ve  tatmin  arayışı  içinde  massedilmesi  meselesiyle  de  ilişki­

Asena Günal’ın,  Birikim'in  166. sayısındaki (Şubat 2003)  “Şıklık olarak muha­
lefet” başlıklı yazısı da bu noktaya odaklaşıyor.


lidir.  “McEylerrTin  hobi  benzeri  karakterinin,  tüketimci  haz­
za hitap eden yanının politik içeriği ikincilleştiren etkisi ile, fa­
şizmin  politik  aklı  felceden  “performansı”  arasında  bir muka­
yese,  öğretici olur.
Konu,  politik  olanın  kültürelleşm esi  ile  de  ilişkilidir.  Muha­
lefeti  dolaşımda  (veya  gösterimde)  tutan  protesto/gösteri  ruti­
ninin, kimi kültürel aidiyetlerle ve muhitlerle özdeşleşebilmek 
yanında,  kendi rutini ve kapalı (kapanmaya istidatlı)  sosyal ağı 
içerisinde  bizzat bir  kültürel  aidiyet  ve  ortam  inşa  edebildiği­
ni biliyoruz.  Kültürel bağlardan  arınmış,  steril bir politika  ta­
hayyülüne  kapılıyor değiliz;  fakat kapalı kültürel şifresi içinde 
halinden memnun,  kendi  kültürel  kodlarını  sürekli  deşifre  et­
me  gayreti  içinde  olmayan bir varoluş,  kendini  “kültür”ün  fıt­
rî ve  özcü sabitlemelere müsait denizinde dalgalanmaya bırak­
mış  olacaktır.  Muhalefet  etkinliğinin,  kültürel  kimlikle  kaim 
bir varoluşa  (hatta belki bir  “nonkonformist  [redci,  uyum sağ­
lamaya  direnen]  varoluşçuluğa”)5  dönüşmesi,  daha  doğrusu, 
bir kültürel kimliği yeniden üreten hatta onu belirleyen, aslî iş­
levi  de bu  olan bir deneyim olarak yaşanması,  onun politik ka­
biliyetini kısıtlar.
VIII
Bir ara söz:
Türkçenin  “eski  dil”  (Osmanlıca)  ile  “yeni  dil”  (öz-Türkçe) 
arasında salınıp  durduğu ve  Cumhuriyet entelektüellerinin bir 
terimce  üzerinde  mutabakat sağlayamadan  muhtelif kelimeler 
‘denediği’  dönemlerde,  Tek-Parti  CHP’sinin  muhafazakâr  ge­
nel  sekreteri  Mahmut Şevket  Esendal,  (1944  Irkçılık-Turancı- 
lık davası vesilesiyle)  yayımladığı bir tamimde  “nümayiş”  keli­
mesini “gösteriş"  diye karşılar!6 İroni yoktur burada; daha son­
ra dile yerleştiği gibi “gösteri” yerinde, bugün “göz boyayıcı ha­
reket”  anlamında kullandığımız  “gösteriş”  kelimesi vardır!  Bu­

Diedrich  Diederichsen,  “Adornos  Taschentuch”, Jungle  World,  sayı  52/2001 
(19-26.12).

Irkçdık-Turancıhk,
 Türk İnkılâp Enstitisü Yayınları, Ankara  1944, s.  17.


Yüklə 355,86 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   30   31   32   33   34   35   36   37   ...   71




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə