Tanıl Bora Sol, Sinizm, Pragmatizm



Yüklə 355,86 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə36/71
tarix06.02.2018
ölçüsü355,86 Kb.
#26294
1   ...   32   33   34   35   36   37   38   39   ...   71

bolizmin bir rozete veya başka bir alamete kilitlenmeyen ucu açık niteli­
ği ve eylemin suyunu çıkartıp sürdürmemeye gösterilen itina, bu  umu­
du güçlendiriyor.
İki  uçlu  karakterin  orta  sınıf konformizmine  bakan  ucunda  elbette 
medyayı görmeden edemeyiz. Denecektir ki, medya olmasaydı eylem bu 
çapa  ulaşmazdı. Doğru, böylelikle medyanın  muhalefete nizam verme, 
ölçü çizme gücü  bir kez daha  pekişti. Kampanyaya destek açıklamaları­
nın verildiği  klip, bildiğimiz TV reklamı stilindeydi.  Eylem, "evlerinde otu­
ran insanlar"ın alıştığı TV dizilerinden biriymiş gibi 'formatlanmış'oldu. Bu 
sayede,  bu alışkanlıkla ve bu 'rahatlık'la  katılım  genişledi. Medyanın öz­
lü bir tarifinin,  biçimin  içeriğe galebe çalması şeklinde yapıldığını  hatır­
lamanın tam sırası. Televizyon sayesinde kazanılan yaygınlık ve popülari­
te, kampanyayı sürükleyenleri, televizyonun bağımlılık yaratıcı etkilerine 
karşı daimi uyanıklıktan alıkoymamalı.
Bir de eylemi  mecrasından  çıkaran ve  bulandıran  olaylar vardı.  En 
önemlisi, Refah Partisi'nin bu işi özellikle üstüne alınıp naralanmakla gös­
terdiği  basiretsizlik... Erbakan ve özellikle Şevket Kazan'ın  küçümseme­
den aşağılamaya hattâ  hakarete meyleden tepkileri, durduk yerde göm­
leğini yırtıp göğsünü yumruklayarak ortalığa meydan okuyan bir meczu­
bun halini andırıyordu. Refah Partisi, bu tutumuyla, Susurluk kazası son­
rasında devletin örtülü  işlerinin "deşilmesine" karşı kayıtsız kalmayı hattâ 
"derin devlet"i kollamayı seçmekle yaptığı tercihin iyice altını çizmiş oldu. 
(Oysa bazı  MHP'liler, "milletimizi" saat dokuzda  bütün  ışıklarını yakmaya 
davet eden kontr-eylem çağrılarıyla, eylemin hedefini doğrulayan isabet­
li bir girişimde bulunmuşlardı.)
Böyle yapmakla RP "hukuk içinde kalan bir devlet" isteyen geniş kitle­
lere kendi kendini hedef gösterdiği gibi, Sincan olayları üzerine teyakku­
za geçen laisist-Kemalist reaksiyona müthiş bir fırsat vermiş oldu. Laisist- 
Kemalist reaksiyon dalgası, bu sayede bütün tencere-düdük seslerini "şe­
riat/irtica" tehlikesine tevcih etme cehdine girebildi. Radikal gazetesinde 
Murat Belge eylemin  rüzgârını çalanları eleştirirken, muhtemelen bu tu­
tumu da kastetmişti.
Öte yandan asayişçi devlet aklı, yine RP'lilerin  hayırhah tutumu eşli­
ğinde, "bölücü ve terörist" parmağı aramak gibi bir bulandırma çabasına 
girişmeden edemedi. Bu çabayı insiyaki bir hareket, bir fikr-i sabit olarak 
değerlendirebiliriz. Ama hiç masum olmayan bir insiyak. Bir yerlerde Ta­
hammülsüzlük Oscar'ları veya  Huşunet Grammy'leri verilse dereceye gi­
receği  kesin olan güvenlik kuvvetleri, herkesin "risksizliğini" vurguladığı


bir eylemi riskli hale getirdiler. "Evinde oturan insanlar"ın eşiklerinden bir 
adım atınca marûz kaldıkları muamele, bundan yıllar önce Günaydın ga­
zetesinin  elektrik fiyatlarına yapılan zam  üzerine attığı  bir manşeti hatır­
lattı bana:"Öldürün milleti olsun bitsin!..."
Birikim 95, Mart 1997


Orta Sınıf Muhalefet
Uluslararası Af Örgütü'nün dünyanın Batı yakasında yürütmekte olduğu 
etkileyici bir kampanya var. "Yapabilirim" başlıklı bir kampanya bu. Kam­
panya afişlerinden  birinde, elinde yemek kitabı ve seyyar telefonla  mut­
fakta  bağdaş  kurup oturmuş bir ev kadını: "Belki  iyi yemek yapamam. 
Ama gaddar muktedirleri sıkıştırabilirim" diyor. Bir başkasında, ümitsizce 
gözünü telefona dikmiş bekleyen bir delikanlı: "Belki kadınları anlamam 
mümkün değil. Ama kendimi siyasî tutsakların yerine koymam mümkün." 
Sonra, kanepede oturmuş uyuklayan bir ihtiyar:"Belki artık gecelerim eğ­
lenceyle dolu olamaz. Ama  mültecilerin  korunması  sözkonusuysa, uya­
nık olabilirim."
Uluslararası Af Örgütü, bu tarz bir politik seferberliğin ustası oldu dai­
ma. Greenpeace de buna örnek verilebilir. Nasıl bir tarz? Şöyle: Bu örgüt­
lerin adanmış aktivistleri, risk alan eylemcileri de var, profesyonelce kam­
panyalar yürütüyor ve sonuç alıyorlar. Ama  bunun arkasında, çok güçlü 
bir militan-olmayan, ya da "pasif" diyebileceğimiz destek var. Geniş çap­
lı bağışçı ağları... Kitlesel protesto veya talep mektupları yollamak için ol­
sun, basit rutin  işler için olsun, "istihdam" edilebilecek büyük ölçekli gö­
nüllü ilişkileri...
Bahsettiğim "Yapabilirim" kampanyasının örneklediği gibi, rutin, "nor­
mal" bir hayat yaşayan, rahatını fazla bozmak istemeyen orta sınıf insanla­
ra hitap eden bir tarz bu. Onları hayatlarını büsbütün değiştirmeye davet 
etmiyor. Militan olmaya, tam zamanlı  bir bağlanmaya çağırmıyor. Dur­
dukları yerde, kendilerini fazla yormadan küçük bir destek vermelerini is­
tiyor. "Teyze amca  bir imza ver" misâli... İşte, bir bildiriye veya dilekçeye 
imza atabilirler, bağışta bulunabilirler, bir yerlere bir elektronik ya da kon- 
vansiyonel posta gönderebilirler,  bir haftasonu büro işlerine katkıda bu­
lunabilirler, kırk yılın sırtı bir gösteriye gelebilirler.
Şüphe yok, tam anlamıyla orta sınıf bir"siyasal katılım" biçimi bu. Mah­
dut bir muhalefet, anlık bir protesto. Dünyayı değiştirecek bir şey değil, 
çünkü  insanların  hayatlarını  değiştirecek bir şey değil. Oraya  buraya e- 
mail'ler sallayıp "duyarlı oldum" diye gönlünü ferah tutmak, küstahça, şı­
marıkça bir hal. Muhalefetin ufku bu tarzla, bu hallerle tüketilemez.Tetik 
durulması gereken bir nokta, bu.
Fakat devrimcilik adına sinizme de kaymamak gerek. Topyekûn muha­


lefetin kendini bu tarz etkinliklere gömmesi nasıl bir ufuksuzluk ise, mu­
halefete katılımın  bu "yumuşak", "pasif" kanallarını genişletmemek ve iş­
levsel kılmamak da o denli sorumsuzluk sayılır. Bir muhalefet hareketinin 
gücü, herkesi yeteneğine göre seferber edebilmesinde de gösterir kendi­
ni. Bununla birlikte, katılım ve angajmanın biçimleri arasında şeffaf, diya­
loga, empatiye açık bir ilişki kurabilmesinde.
Şunu da unutmamalı; sözkonusu zahmetsiz, "pasif" seferberlik biçim­
leri, dünyayı değil ama "bir şeyleri" değiştirme gücüne de sahip olabilir­
ler pekâlâ. O ucundan destek veren insanların hayatında da ucundan bir 
değişiklik yaratabilirler. Her şey bir yana: Olması, olmamasından daha iyi 
değil mi? "Teyze, amca,"bari bir imza verse, vermemesinden iyi değil mi?
Türkiye'de sol muhalefet, bir yandan ana sektörüyle orta sınıf alanına 
sıkışmakla malûl... bir yandan bu alanla alt sınıfların muhalefet potansiye­
li (ve onun kuvveye çıkmış halleri) arasında bir ortak zemin kuramamak- 
la... bir yandan da, orta sınıfa dönük"yumuşak" seferberlik mekanizmala­
rını yeterince işletememek ve bu mekanizmalar içinde yeterince yaratıcı, 
dönüştürücü olamamakla...
NATO'nun  İstanbul'un  meskûn alanında düzenlediği  planlı tatbikata 
karşı protesto haftası geride kalırken,  muhalefet adına yapılacak muha­
sebenin bir maddesi de bu olabilir.
BirGün, 2 Temmuz 2004


Yüklə 355,86 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   32   33   34   35   36   37   38   39   ...   71




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə