87
lidir. Çünkü göstergebilim anlamların eklemlenişini
araştırmaya yönelirken anlam bağıntıdan ve ayrılık-
tan doğar ilkesini kalkış noktası olarak saptamıştır.
Bağıntının öğeler arasında özdeşlik, başkalık ilişkisi
içinde tanımlanıp kurulabileceği görüşü ortaya çıkar.
Öğelerin karşılıklı tanımlanmasıyla da ‘yapı’ kavramı
ortaya çıkar. Yapıyı kuran temel bağıntı türleri (karşıtlık,
içerme, çelişkinlik) mantıksal olarak saptanır (Rıfat,
1981, s. 177). Bu üç düzeyin (betimsel, yöntembilimsel,
bilimkuramsal) birbirini denetlemesinden ve kaynaşma-
sından oluşan PGO’nun çözümleme anlayışı anlamsal
katmanlardan oluşan tüm gösterge dizgelerini çözüm-
leyebilecek bir kuramdır. PGO çalışmalarını, bitmiş,
bütünleşmiş bir bilim, bir kuram, ilkeleri değişmeyecek
biçimde belirlenmiş ve sürekli gelişen bir bilimsel tasarı
olarak görür (Rıfat, 2007, ss.86; Rıfat, 2005, ss. 201).
PGO’nun yaklaşımında çözümlenmek için ele alınan
yapıt varsayımsal olarak bir yapı oluşturduğu düşün-
cesinden yola çıkılarak incelenir. Bir yapı oluşturduğu
varsayılan çözümleme nesnesini (sanat yapıtı) oluşturan
anlam katmanları, anlamın yüzeysel ve derin yapılarıyla
anlamlamanın oluşum koşulları çözümlemede ortaya
çıkartılmaya çalışılır. PGO’nun yaklaşımında çözümle-
nen nesnenin tek tek göstergeleriyle ilgilenmek yerine
yüzeysel yapısından yola çıkılarak bir arada bulunan
söylemsel öğeler arasındaki yapısal ilişkiler tanım-
lanarak, derin yapıda metnin anlamı çözümlenmeye
çalışılır. PGO’nun üç aşamalı yöntemini kısaca özetler-
sek yüzeysel betimlemeden, anlamın en soyut aşaması
olan göstergebilimsel dörtgene giden bir çözümleme
sürecinin varlığından söz edilebilir.
PGO yaklaşımında ilk olarak incelenecek olan yapıt
‘kesitleme’ işleminden geçirilir. Kesitleme işleminde
yapıt biçimsel özellikleri dikkate alınarak parçalara
bölünür. Kesitleme işlemi çözümleme sürecine yön
verir. Çözümleme sürecinde kesitlemenin doğru yapılıp
yapılmadı denetlenir. Kesitleme işlemi çözümlenen
nesnenin özelliğine göre zamansal, uzamsal yada man-
tıksal ayrılığa göre yapılabilir. Zamansal ve uzamsal
ayrılığa göre kesitleme işlemi video art, performans gibi
süreç içerisinde yapı ve kurgu olarak değişen yapıtlar-
da tercih edilir. Bazen zamanın değişmesiyle birlikte
uzam da değişir. Zamansal kesitleme işlemiyle birlikte
çözümlenen yapıttaki bir zamandan başka bir zamana
dönüşümler belirlenmiş olur. Uzamsal kesitlemede ise
çevreleyen uzam, çevrelenen uzam, kapalı uzam, açık
uzam olarak yapıt parçalara ayrılır.
Kesitleme işleminden sonra çözümlenen yapıt aşağıdaki
sırayla düzlemlere ayırılır. Göstergebilimsel çözüm-
lemede aşamalı bir yol izlenir. Greimas’ın önerdiği üç
aşamalı çözümleme düzeyinin birinci ve üçüncü aşama-
sı her türlü yapılara uygulanabilir. İkinci aşama ise daha
çok anlatmaya dayalı iletişimsel yapılara uygulanılabi-
len aşamadır.
versitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Eğitimin Kültürel
Temelleri Anabilim Dalı, Sanat Eğitimi Programında ya-
zılan ‘Sanat Eğitimi Alanında Yapıt İncelemelerinde Bir
Yöntem Olarak Görsel Gösterge Çözümlemesi’ başlıklı
doktora tezinde geliştirilen görsel gösterge çözümleme
ölçeği kullanılacaktır. Ölçek, Paris Göstergebilim Oku-
lunun çözümleme yönteminden yola çıkılarak gelişti-
rilmiştir. Görsel ve yazılı kaynaklar literatür ve internet
tarama teknikleri ile toplanmıştır.
Paris Göstergebilim Okulu (PGO)
Göstergebilimi bir anlam araştırması olarak tanımlayan
Algirdas Julien Greimas tasarladığı bilimsel yaklaşımı
altmışlı yıllarda çevresinde oluşturmuş olduğu ‘Pa-
ris Göstergebilim Okulu’ olarak anılan bir araştırma
topluluğuna dönüştürmüştür. Bu okulun araştırmacıları
Greimas’ın görüşleri doğrultusunda göstergebilimsel
çözümleme yöntemlerini geliştiren araştırmacılardan
oluşur. PGO araştırmacıları birlikte geliştirdikleri çö-
zümleme yöntemini yazınsal ve yazınsal olmayan, görsel
sanatlar gibi değişik dizgelere uygulayıp insanın üretti-
ği, anlam taşıyan yapıların değişmeyen evrensel temel
yapılarını ve kişiden kişiye toplumdan topluma değişen
özelliklerini ortaya koymaya çalışmışlardır (Kıran &
Eziler Kıran, 2006, s. 324) Her yıl çalışma konusunu
yeniden saptadıkları bir alana yönelmişlerdir.
Her gösterge dizgesi çözümleme süreci içine alındığın-
da göstergebilimin inceleme konusu olur. Böylece üç
ayrı düzlem karşımız çıkar. Anlamlı bütünler, konudil ve
üst dil. Anlamlı bütünler inceleme öncesinde gösterge
dizgelerine verilen addır. Konu dil, inceleme sürecine
alınan gösterge dizgelerine verilen addır. Üst dil ise gös-
terge kuramıdır. Göstergebilimde ‘üst dil’ denildiğinde
doğal dillerin yapısından bağımsız olarak oluşturulmuş
‘yapma’, ‘bilimsel’ bir dil anlaşılır. (Rıfat, 1981, s. 175).
Bu üst dil birbirini içeren, birbirini tanımlayan ve birbi-
rini denetleyen üç ayrı düzeyi içerir. Bu üst dil, betimsel,
yöntembilimsel ve bilimkuramsal düzeylerin eklemlen-
mesinden oluşmaktadır. Her üç aşamaya ilişkin olarak
da kavramsallaştırma ve mantıksal biçimselleştirmeler
geliştirilmiştir. Birinci düzlemde açıklanmak iste-
nen bir anlam evreni sözkonusudur. Bu anlam evreni
göstergebilimin betimleme süreci içinde yeniden üretilir
ve yapılaştırılır. Betimsel düzeyde incelenen nesne
açıklayıcı bir dil aracılığıyla bir başa düzeye, üst dile
aktarılır. Göstergebilimsel nesne kimliği kazanır. Yön-
tem bilimsel düzeyde çözümleme sürecinde kullanılan
kavramlar, işlemler gözden geçirilir. Gerekli görülen
yerlerde değişiklikler yapılır. Bilim kuramsal düzey ise
göstergebilim kuramında betimsel ve yöntem bilim-
sel düzeylerin kalkış noktasıdır. Göstergebilimkuramı
belli sayıda tanıtlanmamış kavramı varsayımsal olarak
ortaya atmakla işe başlar. Varsayımsal olarak ortaya
atılan bu tanıtlanmamış kavramların (belit) karşılıklı
tanımlanmasıyla bir bütün oluşturulur. Bu kavramlar
(belitler) arasında bağıntı ve ilişki kavramları önem-