129
Ermeni heykeltıraş Ohannes (Hovhannes) Acemyan
(1828?-1871), aynı zamanda oyunculukla da uğraşmıştır.
1828 (kimine göre 1840) doğumlu sanatçı, 1871’de haya-
tını kaybetmiştir. Sanatçının 1855-1861 yılları arasında,
Venedik-Murad Rafaelyan Mektebi’nde eğitim gördüğü
bilinmektedir. İstanbul’a dönünce kendisi, resim ve hey-
kel sanatıyla ilgilenmiştir. (Pamukciyan, 2003a, s.5).
Meşhur heykeltıraş ve mimarlardan Balyan Bali (1835-
1911), 1835’te Kayseri-Talas’da doğmuş, 5 Aralık 1911’de
İstanbul’da hayatını kaybetmiştir. Kendisinin Şişli Erme-
ni mezarlığında yattığı bilinmektedir. İstanbul’a 13 ya-
şındayken gelen Bali, bir Ermeni heykeltıraşın yanında
eğitim görmüştür. Kendisi aynı zamanda ‘Bali Usta’ ola-
rak da tanınmıştır. Sanatçı, bir süre sonra ailesinin iste-
ğiyle Talas’a dönmüş ve farklı işlerde çalışmıştır. Ancak
sanat aşkı, onu rahat bırakmaz ve tekrar İstanbul’a
dönerek kendi atölyesini açar. Heykel işleri dışında Sul-
tan Aziz tarafından hassa mimari olarak tayin edildiği de
bilinen sanatçının, bu bağlamda Dolmabahçe’deki saat
kulesini yaptığı bilinmektedir. Bali Usta bunun dışında,
çoğu eserine imza dahi atmadığından bugün eserleri
hakkında net bilgiye ulaşılamamaktadır. (Pamukciyan,
2003a, s.88-89 ; Dabağyan, 2010, s.418-420.).
Osmanlı Devleti uluslar arası sergilere katılmış ve bura-
dan çeşitli ödüllerle dönmüştür. Örneğin 1855 Paris Ev-
rensel Sergisi, Osmanlının ikinci uluslar arası sergisidir.
Champs-Elysees ve Trocadero’da kurulan saraylarda
Tarım-Endüstri ve Güzel Sanatlar gibi iki ana bölümden
oluşan bu sergide; halılardan seccadelere, tüfek-ta-
bancalardan, bakır-bronz eşyalara kadar birçok eser
sergilenmiştir. (Yılmaz, 2005, s.718-729.). Uluslar arası
jüri bu sergide Türkleri 27 madalya ve 20 mansiyonla
ödüllendirmiştir. Mansiyonlar arasında, İstanbul’dan
Pascal Artin’e (?) ait olan ve Osmanlı ile İngiliz-Fran-
sız ittifakını simgeleyen bir anıt projesi adına verileni;
heykel tarihi açısından oldukça önemlidir. (Nazır, 2009,
s.179-196. ; Germaner, 1991, s.33-40.).
1867’deki Paris sergisine katılan isimler de, önemli
eserlere imza atmışlardır. Bu sergiye katılan Osman-
lı sanatçıları içinde, madalya üzerine oymalar ya da
gravür yapan isimler ayrıca dikkat çekmektedir: Anesti
“Kaidesi ve kurnası ile bir çeşme”, Garnier “Sultan’ın
büstü”, Didob “sedef üzerine gravürler” ve Hanna
Habaci “Çivi yazılı kitabe ve yarım kabartma eserler”
ile bu bağlamda önemlidir. (Germaner, 1991, s.33-40. ;
Pamukciyan, 2003b, s.213, 216,217).
1862’deki Londra II. Ulusal Sergisi’nde ise, Osmanlı
pavyonunda baskı işleri yer almıştır. Bir çeşit kabartma
(rölyef) görünümlü bu eserlerden bir kaçı da, İstan-
bul’dan Hovhannes Mühendisyan’a (1810-1891) aittir.
Kendisi Osmanlı ve Ermeni kaligrafilerine ait tuğralar,
kağıt para (kabartma olarak levhalar üzerine basılmış)
klişelerle sergiye katılmıştır. (R. 2-3). (Kürkman, 2004,
C.I, s.55).
R. 2: Hovhannes Mühendisyan (1810-1891) , “
Sultan Abdülmecid
dönemi 20 kuruşluk kağıt para klişesi” (Kürkman, 2004, C.I, s.56).
R. 3: Hovhannes Mühendisyan (1810-1891) , “Kağıt para kalıbına yer-
leştirilen Sultan Abdülmecid tuğrası” (Kürkman, 2004, C.I, s.56).
Osmanlı’da 1873-74 yılllarında P. D. Guillemet tarafın-
dan ilk akademi denemesi (Academie de dessin et de
peinture) yapılmıştır. Guillemet’nin Hamalbaşı Sokak 50
numarada kurduğu bu okula ilk kayıt yaptıran isimler
arasında; Sarkis Diranyan ve Civanyan Kardeşler yer
almaktadır. Bu ve bunun gibi atölyelerin çoğu, Pera Cad-
desi üzerinde ya da caddeye açılan sokaklar arasında
olup, sergiler açtıkları da bilinmektedir. (Sinanlar Uslu,
2010, s.14-17). Yine açılan sergilerden bir diğeri de,
1881’de Elifba yani Club ABC tarafından açılan sergidir
ve bu sergiye birçok gayrimüslim katılmıştır. (Üstü-
nipek, 2007, s.88 ; Sinanlar Uslu, 2010, s.20-21). Bir
başka kulüp olan “Tebrotsasiradz Dignants Engerution:
Okulsever, Eğitimsever Kadınlar Birliği” de, özellikle kız
çocuklarının eğitimine destek olmak ve kadın öğretmen
yetiştirmek amacıyla kurulmuş olup, 1881’de bir sergi
düzenlemiştir. Buraya katılan sanatçıların çoğu da,
Ermeni kökenlidir. Sergi için okunan bir teşekkür yazı-
sına göre; T. Essayan ile E. Osgan’a da teşekkür edildiği
anlaşılmaktadır. (Stamboul, 1882 ; Sinanlar Uslu, 2010,
s.21-22).
1900 yıllarında Paris’te düzenlenen Uluslar arası
sergiye katılan Sopon (Sepon) Bezirdjian (1837-1919)
(R. 4), burada Osmanlı ve İran pavyonlarını süslemiştir.
İstanbul’da doğan ve burada eğitim gören sanatçı, ünlü
İtalyan sanatçılarla çalışmış resim ve heykel üzerine
eğitim görmüştür. İstanbul ve İzmir’de önemli yapıları
motifleri ile bezeyen Bezirdjian, tiyatroyla da ilgilenmiş-
130
tir. Heykeltıraş Bezirdjian’ın bazı çalışmaları, Kahi-
re-Marmina Ermeni Mezarlığı’ndadır. (Kürkman, 2004,
C.I, s.245-246.)
R. 4: Sopon Bezirdjian (1837-1919), (Kürkman, 2004, C.I, s.245.)
Tarihler 1883 yılı Mart ayını gösterdiğinde, Osmanlı’nın
ilk güzel sanatlar okulu olan Sanayi-i Nefise Mektebi
eğitim hayatına adım atmıştır. Kurulan okulun heykel
bölümü başına da, Yervant Oskan (veya Ervant Osgan)
Efendi (1855-1914) getirilmiştir. (Dabağyan, 2010, s.201).
Oskan Efendi
1
Samatya’da gayrimüslim bir ailenin oğlu
olarak dünyaya gelir. Öğretmenlik yapan, şairlik ve
tercümanlık gibi birkaç mesleğe de vakıf olan Yervant,
ilk eğitimini Beşiktaş-Mahrukyan ve Pera Hayr Anan-
ya okullarında alır. Ardından babasının isteği üzerine
Venedikteki Murad Rafaelyan Okulu’na geçer. Yervant bu
sıralar kendini resim ve çizimlerine vermiş, bu durum
hocalarının da dikkatini çekmiştir. 1872’de Rafaelyan
Okulundaki eğitimini tamamlayan sanatçı, ardından
Roma’ya geçmiştir. Burada güzel sanatlar alanından
heykel bölümünü seçerek, Roma İmparatorluk Güzel
Sanatlar Akademisi’ne giren Yervant, E. Becketti ve Ci-
rolama Mazzini’den dersler almıştır. 1877 yılında mezun
olduktan sonra Paris’e giderek, birçok sergiye katılmış
ve madalyalar kazanmıştır. Sanatçı burada kalmak
istese de, ailesinin isteği üzerine 1881’de İstanbul’a geri
dönmüştür. O sıra İngiliz konsolosluğunun düzenlediği
sergiye katılan sanatçı, burada Osman Hamdi Bey ile
tanışmış ve uzun süre devam edecek dostluklarının ilk
temelleri atılmıştır. Nitekim Osman Hamdi onu Sana-
yi-i Nefise Mektebi’nde müdür yardımcısı yapmış, idari
işleri ve heykel bölümü başkanlığını ona vermiştir.
Oskan Efendi ayrıca, Müze-i Hümayun’da heykel resto-
ratörlüğüyle de ilgilenmiştir. Ayrıca Osman Hamdi Bey
ve Yervant Oskan beraber arkeolojik kazılara katılırlar.
Nitekim beraber yaptıkları Sayda Krallar Nekropolü
kazısında “İskender Lahti”ni bulurlar. (1877-78). Müzeye
getirilen lahitin restorasyon işini de Oskan Efendi üst-
lenir. Sanayi-i Nefise Mektebi Heykel bölümünün ilk ho-
cası olan Oskan Efendi, çalışmaları için gerekli olan alçı
1
Yervant Oskan için Agos Gazetesi’nden de bilgiler edinil-
miştir. (Temmuz 2010; Geniş bilgi için bkn: D. U. Aydın, Türk
Heykel Sanatı ve İlk Heykeltraşlar, Ankara 2014)
modelleri kendisi hazırlamakta, alçı kalıplarını kendi
dökmektedir. Ne yazıktır ki sanatçının çoğu eseri bugün
ya koleksiyonerlerin elindedir ya da alçıdan yapıldıkları
için yok olmuşlardır. (Koç, 2003, s.35-49). Bazı bilinen
eserleri “Naile Hanım Büstü” (R. 5), “Zeybek ve Tavukçu
Kadın” ile “Osman Hamdi Bey Büstü” (R. 6) ile “Dikran
Çuhacıyan Büstü”dür. (R. 7). (Naipoğlu, 2008, s.56 ;
Köksal, 1983, s.32-35). Dikran Çuhacıyan büst çalış-
masının, Erivan, Yerevan Edebiyat ve Sanat Müzesi’nde
korunduğu bilinmektedir. Çuhacıyan’ın İzmir Ermeni
Mezarlığı’nda da kabriyle beraber büstü görülebilmek-
tedir. (R. 8). (Dabağyan, 2012, s.85).
R. 5: Yervant Oskan, “Naile Hanım Büstü”.(Uzun, 2012,s.279-291).
R. 6: Yervant Oskan, “Osman Hamdi Büstü”. (Uzun, 2012,s.279-291).