maların XV'inci yüzyıla ulaşmış kırıntılarından, bambaş
ka maksatlarla yazıya geçmiş örnekler sayılabilir.
6) XVII’inci yüzyıl Hiva hanlarından Abulgazi Ba
hadır
(1643 ile 1663 arasında hüküm sürmüşjm yazdığı
Şecere-i Terâime adlı Türkmen tarihinin baştaki bölüm
leri Reşideddîn'in Oğuz Han ve Oğulları üzerine verdiği
bilgileri tekrarlamakla beraber
Oğuzların
Türkistan’da
(Sır Derya’nın kuzey bozkırlarında)
yaşadıkları çağlara
değgin ve yazarın çağdaşı olan Türkmenler arasında
dolaşan anlatmalardan edinilmiş bilgilerle zenginleştiril
miştir; bu kitapta. Dede Korkut Kitabı’nda sözü geçen
kimi Oğuz hanlarının ve beylerinin adları
sayılır;
bun
lardan Salur Kazan ile Korkut Ata üzerinde özellikle du
rulur. Bahadır Han’ın eserindeki bu bilgilerle, bu arada
adı sayılan kişilerden kimilerinin ağzından söylenmiş ve
destan üslûbuna uygun nazım parçaları ile Dede Korkut
hikâyelerinin metinleri karşılaştırılınca Oğuzların IX. - X.
yüzyıllarda eski yurtlarında
yaşadıkları
çağlardan des
tan anılarının — belki de kırık dökük parçaların — Oğuz
lardan bir bölüğünün bugün de yurdu olarak kalmış Türk
menistan halkının sözlü geleneğinde XVII'nci yüzyıla ka
dar yaşadığı sonucuna varılır.
7)
Uzun Haşan çağında yazılmış ve Akkoyunlu dev
letinin resmî tarihi değerinde olan Kitâb-ı Diyârbekriyye
ile XVI'ıncı yüzyılın sonlarında daha
eski bir
kitaptan
aktarılarak Bayburtlu Osman tarafından
alınmış Tevâ-
rih-i Cihân başlıklı eserde Oğuzların, Dede Korkut hikâ
yeleri ile ilgili destansı geleneklerinin izleri sayılabilecek
bilgiler bulunur.
Soru 1 9 : D ede K o rk u t destanlarının Oğuzların
tarihiyle ilişkisi nasıldır? B u destanla-
48
tın oluşum v e kitabın ya zılış tarihleri
kestirilebilir m i?
Oğuzlardan bize ulaşan tek destan metni yukarıda fır
sat düştük sıra andığımız Dede Korkut Kitabı’dır.
Dede Korkut Kitabı’ndaki hikâyeler Oğuzların tarih
leriyle ve destan gelenekleriyle ilgili, başka kaynaklar
dan edinilmiş bilgilerin ışığı altında incelenince, bu me
tinde iki ayrı tarih dönemine değgin olayların ve kişile
rin bir destan bileşimi içinde kaynaştırıldığı ve bir anlatı
düzeyine getirildiği görülür: 1) Oğuzların IX. - X l’inci yüz
yıllar arasında eski vatanlarında. Sır-D erya'nın kuzey
bölgesinde, komşuları Peçeneklerle ve Kıpçaklar'la savaş
ları ve başkaca ilişkileri. Bunlarla ilgili destansı anlatılar
Oğuzların Anadolu’ya gelmelerinden önce Salur Kazan’ın
adı etrafında ve Salur boyunun menkabeleri olarak oluş
muştur. Bu menkabelerin X l’inci yüzyıldan
başlayarak
Oğuzlarla birlikte Anadolu’ya ulaşmış olduklarından şüp
he edilemez.
2) X lll’üncü yüzyıldan başlayarak Doğu -
Anadolu ve Azerbaycan’da
Gürcülerin,
Abhazların ve
özellikle Trabzon Rumlarının yurtlarına Türkmen boyla
rının akınları ve bu komşuları ile türlü ilişkileri. Bu olay
ların çoğunluğu destanda Bayındır Han’ın adı etrafında
geçmiş görünüyor;
Bayındır Han ise, biliyoruz, Ak - Ko
yunluların destansı atasıdır. Destanda Salur Kazan, Ba
yındır Han’ın damadı ve uyruğu gösterilerek, Salur Ka-
zan'ın destanı (yâni Anadolu öncesi Oğuz destanı) ile
Bayındırlı - Akkoyunlu destanı (yani Anadolu - Türkmen
destanı) kaynaştırılmış oluyor; bu kaynaştırmayı başaran
destancı, ya Salur boyundandı, ya da anlatısını kurmağa
yararlı gereçlerin büyük bir bölümünü bu boydan ozan
ların anlatmalarından almıştı. Böyle bir yorum Dede Kor
kut Kitabı’nda Salur Kazan'ın
imtiyazlı durumunu da
açıklar.
49
Dede Korkut hikâyelerini yazan destancının adını bii-
miyoruz; ama, onların bize ulaşan biçimleriyle yazıya ge
çiş tarihini, XV’inci yüzyılm ikinci yarısı olarak kestire
biliriz. Oğuzların, eski (Sır-D erya kuzeyinde yaşadıklar:
çağlara değgin) maceraları ile, son büyük Türkmen (Ak-
Koyunlu) Devletinin tarihinde iz bırakmış ünlü başbuğ
larla ilgili ve bir destana konu olacak değerde olayların
bir bütün hâlinde kaynaşmaları için yetecek bir sürenin
geçmiş olması şartını da karşılar bu tarih. Daha da ke
sin olarak kitabın, Ak - Koyunlu padişahı Uzun Hasan’ın
saltanat yılları içinde (1453 - 1478) yazılmış olduğunu ileri
sürebiliriz.
Dede Korkut Kitabı üzerinde incelemeler yapmış olan
kimi bilim adamlarının düşüncelerine karşın, biz kitabın
önsözü ile hikâye metinlerinin ayni yazarın eseri (ya da,
aynı destancının anlatmaları) olduğu kanıs'ndayız. Des
tan metninin kapalı bir deyişle — yani Bayındır Hân’ı «hân
lar hân:» diye niteleyerek— Ak - Koyunlulara
bir şeref
payı ayırmasiyle, önsözün, Osmanoğuliarı Devletnin kı
yamete kadar süreceğini muştulayarak, bu soyun padi
şahlarına yaltaklanması, birbiriyle uzlaşmaz tutumlar de
ğildir; destancının Uzun Haşan ile OsmanlI Padişahının
boy ölçüştükleri bir çağda ve onların Devlet sınırlarının
henüz kesin olarak çizilmediği bir bölgede yaşamış, do
laşmış bir kişi olduğu düşünülebilir. Dede Korkut Kitabı
nın adı bilinmeyen yazarı, Oğuz destanını bu son biçi
miyle kitaba geçirirken Oğuz aslından olan vc Oğuz des
tan geleneğinden henüz tamamiyle kopmamış iki Padişa
hın birden gururunu okşamak istemiş olmalıdır.
Dede Korkut Kitabı’ndaki 12 boy ( «âpisode» ) un ay
rı ayrı ve yakından incelenmesi bize, hangilerinin Oğuz
ların eski yurtlarından gelenler, hangilerinin ise bütüniy-
le, onların Anadolu’ya yerleştikten sonra oluşup destana
50
Dostları ilə paylaş: |