9) din etnolojisi-,
10) ruhbilimlik etnoloji ve hekimlik,
11) kültür değişmeleri; uygulamalı etnoloji; göçler. — Bu
bölümlerin hepsinde, «geri kalmış» milletlerle Batı uy
garlığına erişmiş («gelişmiş») milletlerin, yazılı tarihleri
olan ve olmayan toplumların kültürleriyle ilgili türlü ko
nular bir arada tartışıldı.
Bu «konular kümelenmesinde de görüldüğü gibi, et
noloji ( = budunbilim) ile halkbilimine, konuları olan in
san topluluklarını bir önyargı, ya da bir değer yargısı ile
birbirinden ayırd etme eğiliminde bir anlam yüklemeden,
sadece konularındaki özellikleri göz önünde tutmak zoru
nu ve bir bilim yöntemi gerekçesiyle aralarındaki ifişki-
leri tamamiyle başka bir açıdan görerek, her birine dü
şen payı belirtmek en
doğru yol
olacaktır.
Bu görüşe uyarak, etnoloji ile halkbilimini, ilişkileri
içinde, şöyle tanım lıyabiliriz:
a) Etnoloji deyimi belli bir «bilim konuları ve yön
temleri b irliğ in i adlandırır. Onun, yukarıda örnek ola
rak verilen 11 bölümdeki konuların hepsine ortak bilim
ilkesi, ırk, coğrafya, din, dil öğelerinin belirlendirdiği kül
tür birlikleri meydana getiren insan topluluklarının (boy,
budun; köy ve bölge toplulukları...) türlü kurullarını ve
yaşam görüntülerini «synchronique» ( = belli bir zaman
içinde ve olguları bütünüyle ele alan) bir yöntemle in
celemektir.
b) Ama, bu bölümlerden, örneğin «tarihlik etnoloji
ve halk gelenekleri» başlığı altında toplanan konular an
cak «halkbilimi» diye adlandırdığımız bilim dalı içinde
etnolojinin genel - ortak kurallarından başka, halkbilimi
nin kendine özgü yöntemleriyle incelenebilir.
Bu konuların başlıca özelliği ise, içinde oluştukları
toplumluk ortamın kültür ikiliği aşamasında bulunması
dır : «yüksek» sınıfın tekelinde edebiyat, sanat, v.b. kurul
8
larına paralel olarak halk sanatı, halk edebiyatı v.b.; ki
tap ve okulların öğretileri olan din kurallarının yanın
da — kimi onlarla çelişki halinde — inanışlar; devletin
yasalarına karşılık, geleneklere bağlı töreler; endüstri dü
zeninin seri hâlinde üretim ve tüketim araçlarına karşılık,
bölgelere özgü âlet, kap, kacak, giyim, kuşam... v.b. —
Bu çeşit toplumların bir özelliği de yazılı tarihleri olu
şundan gelir; bu nedenlerle de, onların kültürlerinin in
celenmesinde «synchronique» yöntem yetersiz kalır; ya
zılı belgelerden yararlanma,
araştırmaların
«diachroni-
que» (geçmişteki gelişmeleri izleyen) bir yöntemle ta
mamlanması gerekli olur.
Bir bakıma halkbilimcisi, araçları daha zengin, baş
ka bir deyimle daha uzmanlaşmış, buna karşılık genelle
melere ve kuramlara gitmekten çekinen bir etnolog tutu-
mundadır.
c) Kültür ikilikleri göstermeyen toplumları
incele
yen her etnolog da, incelediği toplumun ya da toplum ol
gularının ( = konuların) özel niteliklerine göre başka bir
türlü «uzmanlaşma» zorunluğundadır; belli bir toplumun
dinlik inanışları üzerinde araştırmalar yapıyorsa din ta
rihçisinin bilgi gereçlerinden yararlanması,
incelediği
toplum, örneğin Sibirya’daki Yakutlar ise, onları-n yurt
larının coğrafyası, konuştukları dil, v.b. üzerinde gerekli
bilgilerle pusatlanmış olması, budun - bilim ( = etnoloji)
araştırma yöntemlerini türk - bilim (türkoloji) araçlarıy-
le güçlendirmiş olması gerekir.
Çağımızda, madde bilimlerinde olsun, toplum bilim
lerinde olsun, derinlemesine ve genişlemesine araştırma
larım bir zorunluk olması
sonucunda, uzmanlık
kollarının
sayısı da gittikçe artıyor. Eskiden bilim adamı, çalışma
odasına, bir laboratuvara, bir kitaplığa kapanıp tek ba
şına bir ömür boyu süren çalışmalarının ürünlerini ya-
yınlarıyle dünyaya bildirmekle görevli kişi diye düşünü-
9
1ürdü; bugün verimli ve yararlı bilim çalışmaları, iş or
taklarından her birinin geniş bir araştırma konusunu bir
yanından tutup didiklediği imeceli bir iş olmaya yöneli
yor. Madde bilimlerinde bu dönüşüm daha hızla gelişiyor;
insanlık ve toplumluk bilimler de aynı yolu tutmak zo
rundadırlar. Çağımızın uygarlık gelişmelerine ayak uy
durup insanlığa ve içinde yaşadığı topluma yararlı ol
mak dileyen her bilim adamı ergeç bu yolu tutacaktır.
Soru 3 : N eden folklor yerine halkbilimi adt
uyğun görülmüştür?
Yukarıda belirttiğimiz gibi çağımızda artık halkbili
mini etnolojiden ayrı bir bilim değil de. özel yöntemleriyle
onun araştırma araçlarını zenginleştiren bir uzmanlık da
lı olarak anlama eğilimi üstün çıkıyor. Ama, gene de, söz
konumuz olan bilime vaktiyle folklore adını takmış bu-
Junan ülke (İngiltere) ile İngilizce konuşan ülkelerdeki
(Birleşik Amerika Devletleri, v.b.)
bilim adamları, bu
genel anlayışa katılmakla beraber, bu deyimden vazgeç
mek de istemiyorlar. Ortak yazı dilleri almanca, ya da
almanca ile akraba
bir dil olan, ülkelerde
(Almanya,
Avusturya, İsviçre’nin bir bölümü, Hollanda, Belçika'nın
felemenkçe konuşulan bölgesi v.b.) folklore'un bir çevi
risi olan Volkskunde kelimesini benimsiyorlar.
Bu ülkelerin dışında kalan kimi memleketlerde, ör
neğin Fransa’da, folklore deyiminin kullanılmasında bir
sakınca belirmiştir son zamanlarda. Bunun nedenlerinin
kaynağı, folklore kelimesinden, giderek, onunla adlandı
rılan biHmden çok, o bilimin konusu olan çeşitli olguların
anlaşılır olmasına çıkar; tıpkı^tarih kelimesinden hem bir
milletin geçmişi, hem de bu ;geçmişin çeşitli olgularını
inceleyen bilim
anlaşıldığı gibi.
Folklore
kelimesinin.
10
Dostları ilə paylaş: |