rının yararına sunduğu dil gereçlerinin, dilin tarihinin in
celenmesindeki önemi anlaşılır. Öte yandan da halkbilim
cisinin, derlediklerini gereğince anlayabilmesi için, dilbi
liminin öğretilerinden yararlanmasını bilmesi, yani incele
diği toplumun dilinin inceliklerini kavrayacak kadar hazır
lıklı olması gereklidir. İki bilim dalı arasında böyle sıkı bir
ilişki olmakla beraber, dilbiliminin görevi dilin gelişimini,
halkbilimininki ise o dille anlatılmış olguların gelişimini in
celemektir; yöntemleri gibi konuları ve amaçları da baş
kadır.
Üçüncü bir örneği sosyoloji ( = toplumbilim) ile ve
rirsek, halkbiliminin bu bilimle ilişkilerinin çok daha sıkı
olduğu görülür; o kadar ki sınırlarını kesin olarak çizmek
çok kez güç olur. Bu sorunu aydınlatmak için kısa yol,
sanırım ki ethnologie ve sociolog-e ( = budun - bilim ve
toplum - bilim) deyimlerini meydana getiren kelimelerin
anlamlarına başvurmak olacaktır: ethnologie, kavim ( =
budun) lerin, sociologie de toplumların
bilimi olduğuna
göre, insan toplumlarmı soyut olarak toplum (aile, klan,
boy, soy tipleri, evlilik v.b. kurullar...) kavramının içinde
incelemekle, adı belli bir toplum (Türk, Fransız, Avşarlı,
Türkmen, Saçıkaralı, Yörük, Tahtacı, Bolu bölgesi halkı
v.b.) anlamında konu edinmek, iki bilimin yöntem ve ko
nuları arasındaki farkları belirtir; toplumbilim, insan top
luluklarının türlü kurullarını, törelerini, kültür yaratmala
rını, yalnız toplum olgusu açısından araştıran, etnoloji -
halkbilimi ise bir bölge, bir dil, bir din birliği içinde belir
lenmiş bir topluluğun gelenek ve göreneklerini, kurullarını
inceleyen birer bilim dalıdır. Toplumbilimci, halkbiliminin
verilerinden, dünyanın belli bir yerinden, belli bir toplum
dan elde edilmiş gereçler olarak — onları başka gereçle
re de katarak ve onlarla karşılaştırarak— genel anlamda
toplumların gelişim sorunlarını, kurulların ve kültür olgu
larının dönüşüm çeşitlerini açıklamak için yararlanır. Hafk-
14
bilimcisi de, incelediği bir toplumu, onun çeşitli dirim gö
rüntülerini. genel olarak insan toplumlarının gelişim aşa
maları içinde yerine yerleştirmek ve böylece araştırmala
rını yanılmadan
yöneltebilmek için gerekli
ön -bilgileri
toplumbilimin verileriyle kazanmış olur. Görülüyor ki. öte
ki bilimlerde olduğu gibi, toplumbilimin de halkbilimini
aşan (genel kurallara, yasalamalara
gitmek,
toplum-
luk olgulardan bir seçme yapmadan, toplumu bir bütün
olarak almak v.b. gibi) yöntemleri ve konuları bulunduğu
gibi, halkbiliminin de, toplumbilimin derinliğine erişme
yeceği, ayrıntılarıyle gözden geçiremeyeceği
birtakım
özel konuları ve yönleri incelemeye yararlı araçları var
dır.
Yukarıda (soru 1) sıralayıp geçtiğimiz öteki bilimlerle
halkbiliminin ilişkileri de ayrı ayrı belirtilebilir; ama bu,
o bilimlerin birer birer tanımlarına girişmek olacaktır ve
bizim şu küçük kitabımızın çerçevesini aşacaktır; yukar-
daki birkaç örnekle yetinelim.
Soru 5 : H alkbilim inde uzm anlaşm a v e başka
bilim lerle işbirliği nasıl olmalıdır?
Çağımızın bilim çalışmalarında çok rastlanan bir ol
gudur : bir bilim dalında uzmanlaşmaya onun dışından
bilim adamları gelebilir; birçok bilimlerin kavşak yerinde
olan halkbiliminde de bu çok görülür; dilbiliminde, ede
biyat ve sanat tarihlerinde, müzik biliminde yetiştikten
sonra, ilk disiplinlerinde
en çok ilgilendikleri konuları,
alanları seçip halkbiliminin disiplini içinde o konularda
uzmanlaşmış pek çok bilim adamları vardır. Hele yakın
zamanlara kadar halkbiliminin üniversitelere girmemiş,
bugün bile pek az sayıda üniversitede bağımsız bir öğre
tim kolu olduğu düşünülürse bu durum daha iyi anlaşılır.
15
Bir başka gerçek de şudur: çağımızda — aşağı yukarı
her bilimde olduğu gibi— halk biliminde de alanın tümü
nü kavrayan, kendini onun bütün konularında yetkili uz
man sayan kişi düşünmek yersiz olur. Halkbilimi de öğ
reti süresinin alt basamaklarımda genel bilgiler veren, ba
samaklardan yukarı doğru çıkıldıkça uzmanlaşmayı gerek
tiren bir disiplindir. Konuları da uzmanlaşmaya doğru gi
dildikçe, şu ya da bu alanda daha yetkili bilim adamları
arasında paylaşılır. Hele halk müziği gibi kimi konular,
daha alt basamaklarda bile ayrı bir yetişme gerektirir. Bu
nun içindir ki halkbilimi öğreniminin üniversite seviyesin
de bile (onun genel yöntemlerine ve konularına toplu bir
bakış sağtayacak bir öğretiyi üzerine alan bir «merkez»
den başka) çeşitli fakülteler ve enstitüler arasında payla
şılması, bilimin yararına bir örgütlenme olarak düşünü
lebilir.
Soru 6 : T ürk halkbilim inin geçm işi nedir?
XIX’uncu yüzyılın
sonlarından bu
yana ancak, bir
araştırma ve inceleme alanı olarak, türk halkbiliminden
söz edilebilir. Daha önceleri, kimi bilginler ya da yazarlar,
farkına varmadan türk halkbilimine katkıda bulunmuşlar
dır. Bunların en eskisi Kaşgarlı Mahmut'un büyük yapıtı,
Divân-ı lugât-it-Türk (Xl'inci yüzyıl), atalar sözü, halk şiiri
inanışlar, töreler ve törenler, v.b. konularda Ana<^ş>lu-ön-
cesi türk halk kültürünün incelenmesinde başvurulacak
önemli bir kaynaktır. Osmanlı çağında XVII'nci yüzyılın
ünlü Evliya Çelebisi anılmaya değer; onun Seyahatnâ/nesi,
halk yaşamının türlü görüntüleri üzerine bilgilerle, halk ef
saneleri, evliya menkabeherl v.b. gibi halkbiliminin önemli
konuları için zengin belgelerle doludur.
Tanzimat'tan sonra, dili sadeleştirmek, edebiyata hal-
16
Dostları ilə paylaş: |