«temel nazım birliği» dörtlük, yani, belirli ölçü ve uyak
kurallarına uyarak, dört dizeden meydana gelmiş «par-
ça»dır. Nazım birlikleri dörtlük olmayan biçimler, dörtlük
teki dize sayılarının türlü etkenlerle azalması ya da ço
ğalması şeklindeki dönüşümlerdir. Dize sayıları ne olur
sa olsun, âşık şiirini meydana getiren, ve görünüşleriyle
birbirine eşit olan bu birliklere âşık geleneğinde «bend»
ya da «hâne» derler. İşte her bendin içinde ve ayni bir
şiirin bendleri arasındaki uyak düzenidir ki, ölçü niteliği
ne eklenerek, şiirin biçim çeşitlenmelerini belirlendirir.
Uyak düzeni, âşık şiirinde iki temel biçimi belirlen-
dirmiştir:
1. Koşma biçimi. 2. Mâni biçimi. (Koşma ve mâni de
yimleri türk halkedebiyatının kendi geleneğinden alınmış
olmakla beraber, burada halkedebiyatı incelemeleri için,
özel «teknik» bir anlam veriyoruz onlara.)
Koşma biçimindeki şiirler 11 ve 8 heceli olurlar ve
bendlerinin uyak düzeni de şöyle şemalandırılır:
1. bend : a b a b y a d a a b c b
2. ve daha sonraki bendler: d d d b, e e e b...
Son bendde şairin adını söylemesi de bir bakıma bi
çimle ilgili bir nitelik olmuştur.
Mâni biçimini âşıklar az kulanırlar; özel şartlar için
de ve Türkiye’nin kimi bölgelerinde, âşıkların bu biçimle
söylenmiş şiirlerine rastlanır.
Bir de Hatâyî, Muhiddin
Abdal... gibi kimi «tarikatçı» halk şairleri, bu biçimde şi
irler söylemişlerdir. Mâni biçiminde şiirlerin ölçüsü çok
luk 7 li, daha seyrek 8 li olur. Uyak şeması:
Tinci bend: a a b a; 2'nci bend: c c d c ; 3'üncü bend:
e e f e ...... Görülüyor ki bu biçimde söylenmiş şiirlerde
uyak düzeni ile bendler birbirinden tamamiyle bağımsız
dır.
Bu ana biçimlerin de, bölgelere, çağlara, şiirin söy
lenmesi şartlarına göre, çokluk ona katılan müzik öge-
26
sinin de etkisiyle, çeşitlenmeleri vardır. Bunlar, bendle-
rin dize sayılarının çoğalması ya da azalması, «bağlama»
(nakarât) görevini gören son dizenin genişlemesi, yani
bende bağımsız bir «bağlama» parçasının eklenmesi gi
bi değişmelerdir.
Aruzlu biçimlerin en çok kullanılanları divân, semâi.
kalenderî'dir.
D ivân: / . / / / . / / / . / / / . / (fâilâtün fâilâtün
fâilâtün fâilün)
Se mâi : . / / / . / / / . / / / . / / /
(mefâîlün mefâîlün
mefâîlün mefâîlün)
Kalenderi: / / . . / / . . // . . / /
(mef’ûlü mefâîlü
mefâîlü faûlün)
Bu biçimleri belirleyen temel-öge, uyaklarının her bend
içindeki düzeni değil, kullandıkları ölçü ile adını taşıyan
özel ezgidir. Nitekim, uyak düzeni bakımından her biri
nin gazel, murabba ( = dörtlü), müseddes ( = altılı) var
yantları vardır. Ezgilerin de
bölgelere göre varyantları
olur.
Arûzlu biçimler, az çok bir dîvân şiiri öğretisinden
geçmiş âşıkların oluşturdukları ve kullandıkları biçimler
dir. Arûz ölçülerini gereğince kullanmasını beceremeyen,
bununla beraber buna özenen âşıklar, arûzlu dediğimiz
biçimlerde şiirler düzenledikleri kanisiyle, sadece ezgile
ri ve uyak düzenleri bakımından bunlara uyan, ama ölçü
leriyle 4.4 + 4.3 = 15’li (divân); 4.4 + 4.4 = 16'lı (semâi;
dize ortasında uyaklı varyantında her dize ikiye bölünün
ce: 8'li koşma şeklini karşılar); ya da 3.4+4.3 = 14’lü
(kalenderi) gibi başka bir seri «heceli biçimler» meydana
getirmiş olurlar. Genç kuşak âşıkları artık bu biçimler;
kullanmıyorlar.
27
Bunlar iki kümede toplanır: 1) nazım-nesir katışık
anlatı türleri (bunları ilerde inceleyeceğiz); 2) çeşitlen
meleri hem konuları hem de biçimleriyle şartlanan nazım
türleri.
İkinci kümedeki türler şunlardır:
1. Destan - anlatı türü: dörder dizeiik bendlerden
meydana gelir. Bend sayısı 100'ü bulan destanlar olduğu
gibi, 8 - 10'u geçmeyenler de vardır. Öfçüsü çokluk 11'li-
dir; konuları ile destanlara yaklaşan 8'li şiirlere de seyrek
olarak rastlanır.
Destan uyak düzeni ile koşma biçimindedir. Destan
lar, toplumu geniş ölçüde ilgilendiren olayları konu edi
nirler; belli bir savaş, tüm olarak, ya da bir aşamasında;
bir başbuğun başarıları; salgın hastalıklar, deprem v.b.
gibi toplumu derinden sarsan âfetler; baş-kaldırmalar
v.b. siyasî önemli olaylar... Anlatı tekniği çeşitli olur:
kimi desta-nlarda âşık olayları kendi ağzından anlatmak
la yetinir; kimilerinde, kısa bir girişten sonra, destanın
önemli kişilerini konuşturur; her bendde kişilerden biri
söz alır; destanın sonunu âşık gene kendi sözleriyle ve
adını vererek bağlar. Âşıkların bir de «destan parodileri»
(ciddî olmayan bir konuyu destan edâsiyle anlatma) ni
teliğinde yaratmaları vardır: sivrisinek, pire destanları,
züğürtlük destanı, âşıkın türlü zenaatlerde çalışmayı ba-
şaramayıp «şairlik»te karar kıldığını anlatan destanlar
v.b. gibi; bunlarda âşık anlatısına kasıtlı olarak akıl-dışı
öğeler, ya da güldürücü abartmalar katar.
2. Duyguluk şiir türü: güzellemeler, koçaklamalar»
ağıtlar gibi «olumlu», taşlama ve ilenmeler gibi «olumsuz
ve yergili» yönde duygulanmaları âşıkın kendi adına, ya
da başkaları hesabına dile getiren şiirlerdir bunlar. Her
Soru 1 2 : Âşık edebiyatının türleri nelerdir?
28
Dostları ilə paylaş: |