Halk hikâyeleri boyutları yönünden iki kümeye ay
rılır: 1) Efsaneden, masaldan, ya da gerçek yaşamdan
alınmış bir tek olay çevresinde örülmüş, yapisı basit, kısa
hikâyeler; bunları Doğu - Anadolu bölgesinde serküşte
( «sergüzeşt» kelimesinden bozma) ya da kaside ( «kıssa»
kelimesinden bozma) adlariyle gösterirler; türküleriyle
birlikte en çok bir iki saatlik anlatma süresi olan hikâ
yelerdir bunlar.
2) Daha kalabalık kişileri, birbiri ardın
dan gelen beklenmedik durumları, ve bunun sonucu ola
rak da az çok çapraşıklaşan olayları birbirine ekleyerek
anlatıya uzun bir süre sağlayan hikâyeler; bunlar çokluk
kahramanlarının
hayatlarından
uzunca bir süreyi (aşk
hikâyelerinde) ya da kısa bir sürenin çok maceralı bir
dönemini (Köroğlu kollarında)
konu
edinmişlerdir; bu
çeşitten büyük hikâyelerin anlatılması b ir gece ( 3 - 4 sa
atlik bir oturum) den 5, hatta 7 geceye kadar sürebilir.
Konuları bakımından hikâyelerin kümelenmesi şöy-
ledir: 1) Sevgi hikâyeleri. Bütün yönleriyle âşık geleneği
nin özelliklerini en iyi gösteren yaratmalardır bunlar. İki
alt-kümeye ayrılırlar: a) Gerçekten yaşadıkları kesinlikle
bilinen, ya da yaşamış olduklarına inanılan «âşık» ların
(halk şairlerinin) romanlaşmış hayatlarını anlatan hikâ
yelerin içinde baş kahraman, «âşık» kişiliğiyle sürdürür
bütün macerasını; metni süsleyen şiirler, maceraları an
latılan âşıkın kendi şiirleri diye kabul edilir.
Âşık Garip, Ercişli Emrah, Kerem, Karacaoğlan, Tu-
farkanlı Abbas, Kurbanı v.b... pek çok tanınmış âşıkların
hayatları, bu çeşitten hikâyeler içinde
anlatılmıştır; ya
kın bir çağda yaşamış olan Sümmânî’nin
(1862 - 1914)
yaşamının kimi dönemleri hikâye biçimine sokulup an
latılıyor; yaşayan âşıklardan Şarktşlalı Ali İzzet
(doğu-
Soru 2 3 : Halk hikâyeleri nasıl çeşitlenir?
57
mu 1902) kendi maceralarının bir bölüğünü, bu çeşit an
latı yaratmalarını örnek edinip
kendi şiirleriyle (ara sı
ra başka âşıklarınkinden de
katmalarla)
süsleyerek
«kitap etmiş» tir. b) Kahramanlarını,
«âşık»
( = şair)
olmayan kişiler arasından seçen hikâyeler. Bunların ko
nuları çeşitli kaynaklardan gelmedir:
bir halk masalın
dan, hikâyeyi düzen âşıkın çevresinde geçmiş ve toplum
da iz bırakmış herhangi bir olaydan, halk
içinde
çok
okunan «tarih» ( = menkabe), ya da «Binbir Gece» çe
şidi hikâye •kitaplarından... Birçok hallerde bu tipten an
latıların kaynakları ve kahramanların
gerçek
kişilikleri
üzerine, araştırmaların bugünkü durumunda, kesin bir
yargı ileri sürmek mümkün değildir;
çoğu kez gerçekçi
ayrıntılarla hayal ürünü öğeler (belli masal,
efsane te
maları ve motifleri, ya da hikâyeyi düzenin beylik örnek
lere bakarak uydurdukları) kaynaşmış durumdadır.
Elif
ile Mahmud, Arslan Bey, Yaralı Mahmud, Sevdâger v.b.
yaratmaları bu kümeden hikâyelere örnek diye sayabiliriz.
Ama, meselâ bu bölüğe giren Tahir ile Zühre hikâyesin
deki Tahir’i kimi Doğu-Anadolu âşıkları, yaşamış bir şair
sayarlar; gene bu kümeden sayılan Asuman ile Zeycan’ın
erkek kahramanı Asuman'ın yakın zamana kadar Erzin
can'da, ve onun sevgilisi Zeycan’ın babası Kaleli Bey’in,
Erzincan yakınındaki Çimin köyünde türbeleri gösterilirdi.
2) Kahramanlık H ikâyeleri: Bunların başında Köroğ
lu kolları gelir.
Doğu - Anadolu'nun kimi hikayecilerine
göre Köroğlu hikâyeleri 24 kol tutarındadır; onların kanı
sınca eskiden Köroğlu'nun keleşleri (yani, ünlü beyleri,
yoldaşları) sayısınca, değişik söylentilere göre 366, 700,
ya da 777 kol anlatılırmış. Hikâyeciler bize o bölgede 21
ayrı kolun adlarını
saydılar ve metinlerini yazdırdılar.
Anadolu ve Anadolu-dışı bütün anlatmalarda, sadece kol
ların adlarına dayanırsak bu sayı 34'e çıkar; ama bu tam
gerçeğe uymaz; çoğu kez bilinen bir hikâyedeki yer ve kişi
58
adları değiştirilerek «yeni bir kol» anlatıldığı olur.
Yer
ve çağ değiştikçe, hikâyeciler ufak tefek eklemeler ve iş
lemelerle, aynı bir temayı ayrı kahramanlara uygulaya
rak «yeni bir kol» düzenlemiş sayarlar. Gerçekten birbi
rinden ayrı temalar üzerinde işlenmiş, örgülenmiş kolla
rın sayısı Türkiye'de ve
Türkiye dışında
(Azerbaycdn,
Türkmenistan, Özbekistan, Kazakistan ve Güney Sibir
ya’daki türk aslından uluslarla, Gürcüler, Ermeniler, Ta-
cikler,
Kürdler gibi dilleri türkçe olmayan topluluklar
içinde) yaygın bütün Köroğlu
hikâyelerinin
karşılaştır
malı incelenmesi sonunda meydana çıkacaktır; bu iş de
henüz yapılmamıştır.
Kahramanlık konularını işlemiş hikâyeler kümesine
bir de, Köroğlu hikâyesinin bir devamı sayılanlar girer;
bunlardan iki tanesini biliyoruz:
Celâli Bey ile Mehmed
Bey, bir de Kirmanşah.
Birincisi, Köroğlu’nun
keleşleri
dağıldıktan sonra İran’a sığınan Celâli Beyin oğlu Meh
med Beyin yiğitlik ve sevda macerasıdır; İkincisinin, Kör
oğlu çemberiyle ilgisi, hikâyenin kahramanı olan delikan
lının başı bunaldığı bir anda yardımına Köroğlu’nun Mo-
ğan çölünü yurd edinmiş eski yoldaşı Koca Arab’ın koş
ması, onu sevdiğine kavuşturmasıdır.
Manas destanını,
Manas’ın oğlu Semetey'in ve onun oğlu Seytek'in mace
raları ile sürdürme çabasının başka bir örneğini, Köroğlu-
nun keleşlerini onun «devrânı» geçtikten sonra yeniden
sahneye çıkarmanın bir yolunu bulan ve böylece Köroğlu
çemberine yeni halkalar ekleyen Anadolu âşıklarının bu
yaratmalarında görüyoruz.
Kahramanlık konuları işlemiş
anlatılar
kümesine,
âşıkların tanımlamalarına uyarak, daha birçok hikâyeleri
katabiliriz; bunlardan 12 tanesini, 1946’da yazdığımız ki
tapta (Ha'k hikâyeleri ve Halk hikâyeciliği, s. 29) say
mıştık. Âşık - hikâyeciler, içinde kavga-döğüş geçen an
latıları bu kümeye so ka rla r: Şah İsmail, Bey Böyrek, v.b.
59
Dostları ilə paylaş: |