Eski Kimyada Kibrît-i Ahmer Teriminin Klasik Türk Şiirine Yansımaları
773
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 7/3, Summer, 2012
İhsan:
Klasik Türk Ģiirinde memduhun yapacağı ihsanın kibrît-i ahmer olarak görülmesinde,
kibrît-i ahmerin altına tekabül etmesi ve mükemmelliği yansıtması yönüyle güzel bir alaka kurulur.
Böylece beklenen ihsanın niteliği de ihsas edilmiĢ olur.
Diyarbakırlı Lebîb, Hafız Mustafa PaĢa‟yı methettiği bir nazmında, memduhunun göz
ucuyla bakıĢının kibrît-i ahmer gibi değerli ve altına dönüĢtürücü özellikte olduğunu dikkatlere
sunarak baĢarılı bir imaj resmeder:
Kîmyâger zann iderler mazhar-ı ihsânını
Gûyiyâ kibrît-i ahmerdür nigâh-ı kemteri
(Kadıoğlu 2005, 255)
Beyitte memduhun yapacağı ihsanların, altın olması beklenir.
Aynı Ģekilde HaĢmet, Kaptan-ı Deryâ Melek Mehmed PaĢa vasfındaki tesdisinde,
memduhun ihsanlarını, gönlün Ģikayetlerini ortadan kaldıracak olan kibrît-i ahmere teĢbih eder:
Fakîre bir peyâm-ı sıhhat-âver geldi sultânım
Marîz-i dürr ü mercâna devâlar geldi sultânım
YetiĢdi Ģerbet-i dünyâ ne hoĢ-ter geldi sultânım
Müdâvât-ı dile kibrît-i ahmer geldi sultânım
Cenâb-ı devletiñden surre-i zer geldi sultânım
Vücûd-ı nâtüvâna kuvvet ü fer geldi sultânım
(Arslan ve Aksoyak 1994, 186)
Nev„î, bir kasidesinde, düĢtüğü olumsuz durumunu memduhuna içini dökerek anlatırken
kibrît-i ahmeri ihsan olarak görür:
Olsa kibrît-i ahmere vâsıl
Sarf idüp ilm içinde hûn-ı ciğer
(Nev„î 1977, 87)
ġair, ilim yolunda sıkıntı ve zahmet çektiğini beyanla kibrît-i ahmer olarak telakki ettiği
ihsana kavuĢmayı umar.
İlim ve Hikmet:
XVI. yüzyıl baĢında vefat eden Diyarbakırlı ġerîfî, Memlük Sultanı Kansu Gavrî‟ye
takdim ettiği Şehnâme tercümesinde “Feylesûf, dânâ-yı kâmil, pîr-i dânâ” Ģeklinde vasfettiği bilge
kiĢinin sahip olduğu emsalsiz ilim ve hikmeti kibrît-i ahmere teĢbih eder:
Senüñ „ilmüñ-durur kibrît-i ahmer
Senüñ iksîrüñ-ile hâk olur zer
(Kültüral ve Beyreli 1999, 1326)
774
Mehmet Korkut ÇEÇEN
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 7/3, Summer, 2012
Sosyal Eleştiri:
XIX. yüzyılda, sanatı ve Ģiirlerinin orijinalliği ile dikkati çeken YeniĢehirli Avnî kibrît-i
ahmeri, sosyal bir hiciv örneği olan manzumesinde kullanır:
Ey kîmyâ-yı devlete müĢtâk olan fakîr
Kibrît-i ahmer añladığun iltizâmdur
(Turan 1998, 561)
(Ey devlet kimyasını arzulayan zavallı, senin kibrît-i ahmer sandığın kayırmadır.)
ifadesiyle, devlete ait makamlarda çalıĢmayı isteyen saf kimseyi uyarır: Kimyadan murad altın elde
etmektir. Beyite göre devlet kimya ise, altın elde etmek için gerekli iksir de kibrît-i ahmer olacaktır.
ġair, devlet makamını kibrît-i ahmer gibi değerli gören kimseyi ikaz eder. ġaire göre devlet
iĢlerinde, adam kayırma (iltizam), taraf tutma vb. almıĢ yürümüĢtür. Dolayısıyla devlet
kademelerinde çalıĢan kimsenin ahlaki davranması âdeta imkânsızdır. Adam kayırma gibi ahlaki
olmayan davranıĢlarda bulunmak kaçınılmaz gibidir. YeniĢehirli Avnî, kibrît-i ahmeri soyut bir
kavram için kullanır ve kibrît-i ahmere olumsuz bir anlam yükleyerek sosyal eleĢtiri yapar.
Ziya PaĢa ise kimya ve kibrît-i ahmer ile altın elde etme düĢüncesinde olanları eleĢtirir:
DüĢmüĢ kimi tecessüs-i kibrît-i ahmere
OlmuĢ kimine mûcib-i iflâs kîmiyâ
(Levend 1984, 191)
Ziya PaĢa kibrît-i ahmer terimini, örneklerini verdiğimiz diğer Ģairler gibi mecazî ve
sembolik anlamda kullanmamıĢ; bilakis terimi somut anlamıyla değerlendirmiĢtir. Ancak baĢarılı
sosyal hicivleriyle meĢhur olan Ziya PaĢa bu beyitte, sonuç vermeyecek iĢlerle uğraĢanları
eleĢtiriyor olsa gerek.
3. Tabiat ve Maddi Unsurlar
Toz:
XIX. yüzyıl Ģairlerinden Seyyid Nigarî, bir beytinde sevgilinin ayak tozunun âĢık için ne
anlama geldiğini açıklar. ġair, sevgilinin ayağının tozunu üstünlük sermayesi, bir iksir ve kibrît-i
ahmer olarak telakki eder:
Hâk-i kademin ey cân sermâye-i „izzetdir
Ġksîrdir ol cevher ol kibrît-i ahmerdir
(Nigarî 2011, 110)
Ġksir ve hâk/toz arasında ilgi kurulması eski kimyaya dair bir bilgiyi hatıra getirir: Ġksir
sözcüğünün etimolojik olarak Yunanca “yara tozu”ndan geldiği rivayet edilmektedir (Ruska 1968,
949).
Beyitte iksir, cevher ve kibrît-i ahmer gibi eski kimyaya ait terimler bir arada kullanılarak
tenasüp yapılmıĢtır. Ġkinci mısra ise kibrît-i ahmerin bir iksir olarak adlandırıldığına örnek teĢkil
eder.
Şarap:
Klâsik Ģiirimizde bazı Ģairler, Ģarabı kibrît-i ahmer olarak tasavvur eder. Bakî, Ģu beytinde
“la„l-i müzâb” tamlamasıyla mecazen Ģarabı kasteder ve bunu kibrît-i ahmere benzetir:
Ġbrîk-i zerden sâkıyâ la„l-i müzâbı kıl revân