■
A
Mona Lisa ve Son Yemek gibi ünlü başyapıtlar resmetti. Anatomi
çalıştı, festivaller düzenledi, heykeller yaptı ve müzik besteledi.
Bokunun kokmamasını sağlayan bir düzenek bile kurdu. Kısacası,
adam süperdi.
(Herkes Da Vinci’nin Şifresi’n i7 okuduğu için, Da Vinci’nin
Katolik Kilisesi ile olan problemlerinden burada bahsetmemize
gerek yok.)
Giordano Bruno
Başına gelenleri haketti
1548’de Filippo adıyla doğan Giordano Bruno, yeni ismini
1565 yılında Napoli yakınlarındaki Aziz Dominik manastırında
dominikan rahibi olduğunda aldı. Daha sonra papazlığa yükseldi
ki kilisenin en sonunda ona yaptıkları düşünüldüğünde bu oldukça
ironik. Bu konuya sonra döneceğiz.
Karşılaştığı herkesin antipatisini kazanan Bruno, sıkı bir kitap
kurdu oldu. Platon, Kopernik, Thomas
Acquinas, İbni Rüşd, Duns
Scotus, Marsilio Ficino, Nicolaus Cusanus, Nick Hornby ve Isaac
Asimov’un kitaplarını hatmetti. Kitap okuyan insanların sıklıkla
garip fikirlere kapıldıkları bilinir ve tarih de bize bunun eski zaman
insanları için daha da geçerli olduğunu defalarca göstermiştir.
Yaptığı Kopernik ve Platon okumaları Bruno’yu derinden etkilendi,
o kadar etkiledi ki sürekli onlardan bahsetmeye başladı. 1576’da
engizisyon Bruno’yu en çok aranan on adam listesine koydu.
Bruno Cenova’ya kaçtı, ama bu engizisyoncuların son gelişi
olmayacaktı. Kısa bir süre için Kalvinistlere katıldı ama onların son
derece katı “gülmek yok” prensibine uymak konusunda isteksizdi.
1579’daToulouse’a (Fransa) seyahat etti, bir süreliğine güçlü Fransız
efendilerin himayesinde olmanın tadını çıkardı. Aralarında “De l’in-
7- Dan Brown (Doubleday, 2003).
-109-