458 Pîr-i Türkistan Ahmed Yesevî’nin Hayatı, Eseri ve Etkileri
lerde, hem de Ahmed Yesevî’ye ait hikmetlerde ortaklaşa olarak belirtilen; ta-
savvufî eğitimini üstlenen bir isim olarak öne çıkar.. Arslan Baba, Ahmed’in
babası İbrâhim Ata öldükten ve yedi yaşında yetim kaldıktan sonra ablası
ile birlikte Sayram’dan Yesi’ye geldiğinde, Ahmed Yesevî’nin hem mürşîdi
hem de manevî babası olmuştur. Arslan Baba’nın, bu görevi Hz. Rasûlullah
(s.a.v.)’ın manevî işaretiyle üstlendiği de nakledilir.
Günümüz tasavvuf araştırmacılarından Dr. Nâdirhan Hasan’ın tesbitlerine
göre, Safî’nin Reşehât (15. yüzyıl), Hazînî’nin Câmiü’l-Mürşîdîn, Cevâhi-
rü’l Ebrâr
7
, Menbâü’l-Ebhâr
8
(16. yüzyıl), Âlim Şeyh Azîzân’ın Lemehât min
nefehâti’l-kuds (17. yüzyıl), Muhammed Şerif Buharî’nin Hüccetü’z-zâkirîn
(17. yüzyıl), Şeyh Zinde Ali’nin Semerâtu’l-meşâyıh (17. yüzyıl), Gulam Ser-
ver Lahurî’nin Hazînetü’l-asfiyâ (18. yüzyıl), müellifi belirsiz Risaletü’l-mey-
mûne, Kemâleddin Harîrîzâde’nin Tibyânü vesâili’l-hakāyık, Hüseyin Vas-
sâf’ın Sefîne-i Evliyâ (19. yüzyıl) eserlerinde Arslan Baba adı anılmakta ve
mezkûr eserlerin hepsi Arslan Baba’yı, döneminin ünlü sufîlerinden biri ola-
rak kaydetmektedir. Sefînetü’l-evliyâ müellifi Dârâ Şukuh (ölümü: 1659) ise
Arslan Baba’yı “azîm-i meşâyıh-ı Türk” (Türk şeyhlerinin ulusu) olarak anar.
Kendisini Arslan Baba soyundan gösteren 16. yüzyılın Yesevî sufîlerinden
Hoca Hasan Nisârî ise Müzekkir-i Ahbâb adlı tezkiresinde Ahmed Yesevî’nin
hayatı ve silsilesine dair bilgi verirken, Arslan Baba’nın Ahmed Yesevî’ye
hurma ge tirmesi vakıasını nakleder.
Arslan Baba’nın tarihî Otrar şehri yakınlarındaki türbesi de Emîr Timur ta-
rafından inşa ettirilmiştir. Yesi’nin güneyinde yer alan ve Moğollar tarafından
yağmalanıp toprak altına gömülen Otrar şehri, günümüzde Emîr Timur’un
ölümüne tanıklık etmiş bir harabeler yığınından ibarettir. Emîr Timur tara-
fından inşa ettirildikten sonra tabiî etkilerle yıpranan Arslan Baba Türbesi,
Kazak hanları tarafından tamir ettirilmiştir.
Arslan Baba nezdindeki manevî eğitimi sonrasında, henüz genç sayılabi-
lecek bir çağında olan Ahmed Yesevî, zâhirî ve bâtınî eğitimini tamamlamak
için devrin en önemli bir İslâm kültür mer kezi olan Buhara’ya gidecektir.
Menkıbe, Buhara’ya gidişin Arslan Baba işareti ile olduğunu nakleder ki ta-
savvufî şahsiyetlerin hayat seyrinde bu türden işaret ve yönlendirmelerin ne
kadar etkili olduğu iyi bilinen bir durumdur.
Ahmed Yesevî’nin gerek kendi hikmetlerinde, gerekse çeşitli kaynaklarda
manevî feyz aldığı kaynaklar arasında Hazret-i Hızır a.s. da zikredilir.
7 Hazînî, Cevâhirü’l-Ebrâr Min Emvâci’l-Bihâr, Haz. Cihan Okuyucu, Kayseri,1993.
8 Hâzinî, Menbâü’l-Ebhâr Fî Riyâzi’l-Ebrâr, Haz. Mehmet Mâhur Tulum, İstanbul, 2009.
459
Hayati BİCE
Menâkıb kitapları Ahmed Yesevî’nin Arslan Baba’nın vefatına yakın bir
dönemde verdiği işaretle Buhara’ya giderek bölgenin en tanınmış sufî mürşî-
di Yûsuf Hemedânî’ye intisab etmiştir. Ahmed Yesevî, Yûsuf Hemedânî’nin
ruhanî eğitimi altına girdiği esnada -hikmetlerinden çıkardığımız bir hüküm
ile- yirmiyedi yaşındadır.
Şeyh Yûsuf Hemedânî, Alî Şir Nevâî ’nin ‘Nesâyimu’l-Mahabbe min
Şemâyimi’l-Fütüvve’ adlı eserinde ise zâhir ve bâtın ilimlerine sahib ‘zül-ce-
naheyn’ bir âlim, ârif-i billah, ihsan makâmına yükselmiş bir ermiş, kerâmet-
leri zâhir ve manevî makâm sahibi bir mürşîd olarak gösterilmiştir.
9
Hazînî, Menbâü’l-Ebhâr kitabında Yûsuf Hemedânî’nin tarikat silsilesini
şu şekilde verir:
Hz. Muhammed > Ebû Bekiri’s-Sıddîk > Selmânü’l-Fârisî > Şeyh
Ebû’1-Kâsım-ı Nebîre > İmâm Ca’fer-i Sâdık > Sultânü’l-ârifin Bâyezîd-i
Bistâmî > Ebû’l-Hasan Harakânî > Ebû’l-Kâsım Gürgânî > Ebû’l-Ali Farme-
dî> Yûsuf Hemedânî.
10
Yesevîyye tarîkatının temelinde yer alan kuralların Hazret Sultan Ye-
sevî’yle ilişkisi ve seyr ü sülûk eğitimi konusundaki özel ilgisi belgelenmiş
olan Yûsuf Hemedânî tarafından belirlenmiş olduğu kabul edilebilir. Yûsuf
Hemedânî’nin Hâcegân silsilesi de denilen Nakşbendiyye silsilesinde de yer
aldığı düşünülürse Yesevîyye ve Nakşbendiyye’nin ‘ortak kurucu’ Pîr’i ola-
rak adlandırılması mümkündür.
Hemedânî’nin ölümünü müteakip ilk iki halîfesi Hasan Endakî (1073–
1157) ve Abdullah Berakî’den (ölümü: 1161) sonra postnîşin olan Hazret
Sultan Yesevî, bir süre Buhara’da dergâhın sorumlusu olarak irşâd makâmın-
da bulundu. Buhara’da halkın irşadı ile meşgul olan Yesevî bir süre sonra
sonra, bütün dervişlerini halefi olan Abdul-Hâlık Gucduvânî’ye ısmarlayarak
atayurdu olan Türkistan’a dönmüş ve Yesi’ye gelmiştir. Yesevî’nin Buhara’lı
sufîlere rehberlik ve Mâverâünnehir’deki irşad döneminin ne kadar sürdüğü
ve hangi tarihte ata yurduna döndüğüne dair kesin bir bilgi yoktur.
Ahmed
Yesevî bundan sonraki hayatını, vefat tarihi olan 1166 yılına kadar Türkistan
bozkırlarına ruh verecek olan irşad faaliyetini Yesi merkezli olarak sürdüre-
cektir.
Ahmed Yesevî’nin sünnet-i nebeviye olan bağlılığının derecesini gözler
önüne seren bir rivayete göre Ahmed Yesevî, Hz. Rasûlullah (s.a.v.)’ın sünne-
9 Alî-şîr Nevâi, Nesâyimu’l-Mahabbe min Şemâyimi’l-Fütüvve, s. 440-441.
10 Hâzinî, a.g.e., s.77-78.