470 Pîr-i Türkistan Ahmed Yesevî’nin Hayatı, Eseri ve Etkileri
den de uzun uzun bahseder ve yeri geldikçe bu Yesevî fukarâsı dervişler ile
ilgili menkıbeleri de eserine tek tek ve ayrıntıları ile kaydeder.
Evliyâ Çelebi’nin isimlerini kaydettiği Yesevî mürşîd ve dervişlerinden
hiçbirisi bugünkü Nevşehir’de adı ile anılan kasabaya yerleşen Hacı Bektaş
Velî kadar ün kazanmamıştır. Evliyâ Çelebi’nin saygı dolu ifadelerinden ko-
layca anlaşıldığı gibi, 17. yüzyılda Anadolu Türkleri arasında Hazret Sultan
Yesevî ve Hacı Bektaş Velî arasında doğrudan ilişki kuran ve Yesevî silsile-
sine müntesib dervişlerin manevî bir görev ile Diyâr- Rûm’a gelmeleri hak-
kındaki rivayetlerle örülen kapsamlı bir Bektaşî menkıbesi teşekkül etmişti.
Evliya Çelebi Seyahatnâmesi’nin birçok yerinde Yesevî etkisinin kurucusu
Hacı Bektaş Velî üzerinden Osmanlı coğrafyasında gelişen Bektaşîlik tari-
katına etkisinin derinliğini gösteren veriler de sunulmaktadır. Evliya Çelebi,
Osmanlı’nın kuruluş yıllarının Orhan Gazi dönemini anlatırken Horasan’dan
gelerek Anadolu’da irşad postuna oturan Hacı Bektaş Veli hakkında şunla-
rı yazar: Orhan Gazi’nin “zaman-ı hilafetinde cedd-i izâmımız Türk-i Tür-
kan Hoca Ahmed-i Yesevî hazretleri Horasan’dan halifesi olan Hacı Bektaş-ı
Veli’yi üçyüz fukarasıyla sahib-i seccade idüp deff ve kudüm ve alem saraf
virüp “Var Orhan Beğ ile Rûm fatihi ol yâ Bektaş” diyü nefes idüp Hacı Bek-
taş-ı Veli üçyüz er ile Horasan’dan Orhan Gazi’ye gelüp mülakat olduğı gibi
Bursa üstüne gelüp feth itdiler…”
22
Hacı Bektaş Velî hakkında yazılmış olan muhtelif velâyet-nâme’ler, bazan
büyük ayrılıklar gösterse de Hazret Sultan Yesevî ile ilgili izler taşır.
23
15.
yüzyılın sonlarında kaleme alındığı tahmin olunan Hacı Bektaş Velî Velâ-
yet-nâmesi ile Künhü’l-Ahbâr’da Hacı Bektaş’ın Şeyh Lokman Perende
mürîdi olduğu ve Lokman Perende’nin ise Ahmed Yesevî’den el aldığı an-
latılırken Hacım Sultan Velâyet-nâmesi’nde ve Fevâid’de Hacı Bektaş Velî
doğrudan doğruya Ahmed Yesevî halîfesi olarak zikredilir.
Evliyâ Çelebi, gezdiği Osmanlı coğrafyasında izlerini tesbit edebildiği
Ahmed Yesevî’ye mensup sayılan birçok velînin türbelerini ziyaret etmiştir.
Evliyâ Çelebi’nin makamlarını tesbit edip eserinde bahsettiği Yesevî der-
viş-gâzileri arasında Anadolu’da irşad postuna oturan Hacı Bektaş Velî; Mer-
zifon’da medfûn Pîr Dede, Bursa’daki Geyikli Baba Sultan, Dâvûd Baba
24
ve
Abdal Musa, Karadeniz kenarında Batova’daki Akyazılı, İstanbul Unkapa-
nı’nda medfûn Horoz Dede, Bozok Sancağı Yozgat’taki Emîr-i Çin Osman,
22 EÇS, 1. Kitap, s. 34.
23 Vilâyet-nâme: Manâkıb-ı Hacı Bektaş-ı Velî, Yay. Abdul-Bakî Gölpınarlı, İnkılâp Kitabevi,
İstanbul, -tarihsiz-, s.14-20.
24 Dâvûd Baba: Fukarâ-yı Yesevidir. EÇS, 2. Kitap, s. 34.
471
Hayati BİCE
Tokat il merkezindeki Gaj-Gaj (= Gıj-Gıj) Dede ve Arık-ova’dan kuzeye
gidip Çamlıbel’i aştıktan sonra vardığı Tokat’ın Zile ilçesindeki Horasanlı
Şeyh Nusret, Aksaray’daki Pertevi Sultan
25
yer almaktadır. Evliya Çelebi bu
Yesevî dervişlerinin isimlerini sıraladıktan sonra, tarihî olarak önem taşıyan
bir noktaya temas ederek bu makamlarda tasavvufi bir hayatın gereklerini
Yesevîyye tarikatı adâbına göre yaşayan Yesevî fukarası ile sohbetlerinden
bahseder. Evliya Çelebi’nin Balkanlar’daki seyahatlerinde tesirlerine tanık
olduğu ve türbeleri ile karşılaştığı ismi bilinen Yesevî dervişleri, Yesevî iz-
daşları ise Deliorman’daki Demirci Baba, Filibe yolu üzerinde Adatepe’de
medfûn Kıdemli Baba Sultan, Varna yakınındaki adına tekke ihdas olunmuş
Karadeniz kenarında Batova sahrasında muazzam tekkesi mevcut ve men-
kıbeleri meşhur olan Akyazılı Sultan olarak Evliya Çelebi’nin seyahatname-
sinde yer almaktadır.
Rumeli’nin fethinin manevî öncüsü olan Sarı Saltık da asıl adı Muham-
med Buharî olan bir Yesevî dervişidir. Evliyâ Çelebi, Sarı Saltuk’ın Kara-
deniz kıyısında Romanya’nın Silistre bölgesindeki türbesini ziyaret ettiğini
belirtmiştir. Sarı Saltuk için yapılan bir makâm ise İstanbul Boğazı’nın Rû-
meli yakasındaki Rûmeli Feneri’nde yer almaktadır. Evliyâ Çelebi’nin tesbit
ettiği şekle göre Batı Türkleri arasında eskiden beri ünlenmiş olan Sarı Saltuk
Menkıbesi, bunun güzel bir örneğidir.
Azerbaycan’ın kuzey bölgesindeki Şirvan Hanlığı sahasındaki Niyâza-
bad’daki türbesi ziyaretgâh olan Avşar Baba âsitânesi de Evliya Çelebi’nin
Yesevî dervişleri ile karşılaştığı yerlerdendir. Evliya Çelebi, Avşar Baba’yı
ziyaretini Ziyaret-i Avşar Baba, başlığı ile anlatıyor: “Avşar Baba, cedd-i
izâmımız Türk-i Türkân Hoca Ahmed-i Yesevî hazretlerinin halifelerindendir.
Tarik-i Yesevî, Acem’de makbul olmağıla yüz aded fukarâ Yesevî âsitânesinde
taat [u] ibadete meşgûllerdir.”
26
Seydî Alî Reis’in Mir’âtü’l-Memâlik kitabında verdiği bilgiler, 16. yüzyıl-
da şimdiye kadar anılan yerler dışında Hârezm, Ejderhan ve Batı İran’da da
Yesevî şeyhlerine rast landığını göstermektedir.
Osmanlılar ile Yesevîyye ilişkisinde önemli bir isim ise bir Yesevî şeyhi
olarak 16. yüzyılda İstanbul’u ziyaret eden ve devrin hükümdarı tarafından
ağırlanan Yesevî şeyhi Hazînî’dir. Hazînî ilk kez Sultan II. Selim zamanında
İstanbul’a gelir. Daha sonra Hacc’a gittikten sonra tekrar İstanbul’a döner.
Bu sırada Osmanlı tahtına Kanuni’nin torunu III. Murad geçmişti. Hazînî’nin
25 “Şeyh Pertevi Sultan: Aksaray’da “ …Dâr-ı Ervah nâm mekân-ı ruhanide …eş-Şeyh
Pertevi Sultan:bunlar tarîk-i Yeseviyye’de ulu erdir…” EÇS, 3. Kitap, s. 118.
26 EÇS, 2. Kitap, s. 147.