212 Türk Dünyası’nın Ortak Kültürel Mı̇rası Olarak Nasrettı̇n Hoca Karakterı̇ ve Fıkraları
Tablo İçi Dipnotlar
1 Ufuk Tavkul, Kafkaslarda Nasreddin Hoca “Sovyet İdeolojisi Açısından
Karaçay Folklorundaki Nasra Hoca Fıkralarının Sosyo-Kültürel Tahlili”, I.
Uluslararası Akşehir Nasreddin Hoca Sempozyumu Bildirileri, Akşehir, 2005,
[s. 284-290], s. 284.
2 Hasan Orazayev, “Kumuklarda Molla Nasreddin”, V. Milletlerarası Türk
Halk Kültürü Kongresi, Nasreddin Hoca Seksiyonu Bildirileri, Kültür Bakan-
lığı, Ankara, s. 176.
3 Hasan Orazayev, “Kumuklarda Molla Nasreddin”, V. Milletlerarası Türk
Halk Kültürü Kongresi, Nasreddin Hoca Seksiyonu Bildirileri, Kültür Bakan-
lığı, Ankara, s. 176.
4 M. Acaroğlu, “Nasrettin Hoca’nın İkiz Kardeşleri, Bunlar Arasındaki
Benzerlikler ve Ayrılıklar”, I. Milletlerarası Nasreddin Hoca Sempozyumu
Bildirileri, 15-17 Mayıs 1989, Kültür Bakanlığı, s. 6; Ufuk Tavkul, Kafkas-
larda Nasreddin Hoca “Sovyet İdeolojisi Açısından Karaçay Folklorunda-
ki Nasra Hoca Fıkralarının Sosyo-Kültürel Tahlili”, I. Uluslararası Akşehir
Nasreddin Hoca Sempozyumu Bildirileri, Akşehir, 2005, [s. 284-290], s. 284.
5 Abraham Yaari, Catalogue of Judeo-Spanish Books in The Jewish Nati-
onal and University Library, Jerusalem Special Supplement to “Kirjath Sep-
her”, Cilt: X, Kudüs, 1934, s. 90 (671 Sayılı Kayıt).
Selçuklu Sanatında Kadın Tasvı̇rlerı̇ :
Sanat Eserlerı̇nden Hareketle Bı̇r Değerlendirme
Başak Burcu TEKİN
1
Giriş
Selçuklu kültürü Türk kültür tarihi içinde önemli bir yere sahiptir. Selçuklu
kültürünü önemli kılan özelliklerinden biri de İslamiyet öncesi Türk kültürü
ile İslamiyet’i harmanlayarak Türk-İslam kültürünün temellerini atması ve bu
anlayışın gelişmesini sağlamasıdır. Selçuklular Türk-İslam kültürü algısını
oluştururken akl-ı selim ile hareket etmiş ve kendilerinden önce İslamiyet’i
kabul etmiş toplumların davranışlarını bire bir kabul etmek yerine, bu davra-
nışların gerçekten İslamiyet’e uygun olup olmadıklarının değerlendirmesini
yapmışlardır. Selçuklu’nun bu yaklaşımını kadın konusunda da görebilmek
mümkündür.
Bu çalışmada, Selçuklu kadınlarının toplum içindeki üst düzeydeki statüle-
rinin ve etkin rollerinin
Selçuklu sanat eserlerinde nasıl görselleştiği üzerinde
durulacaktır.
Selçuklu dönemi çini levhalar, seramik tabaklar, heykellerdeki
kadın tasvirleri araştırma konusu olarak seçilmiştir. Bu sanat eserlerindeki
kadın tasvirleri, giysi ve saç özelliklerinin tanımlanması ötesinde kaynaklarda
anlatılan Selçuklu kadının kimliği ve statüsü açısından incelenecektir. Araş-
tırma sınırlılığı açısından başlı başına bir inceleme alanı olan imar faaliye-
tinde bulunan kadın baniler konu kapsamına dahil edilmemiştir.
2
Anadolu
Selçuklu dönemine ait bir aşk öyküsü olan ve Konya’da resimlenmiş Varka
1 Yrd. Doç. Dr.,
Melikşah Üniversitesi
2 Anadolu Selçuklu’da kadın banilerin etkinliği üzerine yapılmış araştırmalar Selçuklu’da
kadının statüsünün sanat aracılığıyla yorumlanması alanında öncü niteliğindedir. Bates ve
Crane’e ait ilk çalışmalarda kadın baniler ve yapıları ile ilgili bilgiler bulunmaktadır (Bates,
1978, s.245-260 ; Crane 1993,s.1-57).
Kerim Türkmen ve Aynur Durukan tarafından genişletilen araştırmalarda Selçuklu kadınların
imar faaliyetindeki etkinliği hakkında daha çok bilgi edinilebilmektedir. Özellikle Kerim
Türkmen, Kayseri merkezinde kadın banilerin faaliyetleri ile ilgili mimari bilgileri
aktarmaktadır (Türkmen,1998, s.437-449; 2012,.s.20–54). Aynur Durukan’ın Hunat Hatun
odaklı araştırmaları Anadolu Selçuklu’da kadınların etkinliği üzerine bilgiler içermektedir
(Durukan, 1996, s. 25-44; 1998, s.15-36 2001, s. 43-132). Mehmet Çayırdağ, Müjgan
Cunbur ve Azize Yasa’nın çalışmaları literatürde önemli bir yere sahiptir (Cunbur, 1987, s.
341-348; 1996, s. 585-619; Çayırdağ, 1981,s.2-4; Yasa,2001,s.423-455). Rustam Shukurov
makalelerinde
sadece Bizans ve Ermeni kadınların etkin olduğunun üzerinde durmakta
diğer Selçuklu kadınlarından bahsetmemektedir
(Shurov, 2012,s.115-150; 2013,s.713-729).
214 Selçuklu Sanatında Kadın Tasvı̇rlerı̇ : Sanat Eserlerı̇nden Hareketle Bı̇r Değerlendirme
ile Gülşah el yazması önemli görsel belge niteliğinde önemli bir eserdir. (Yu-
suf-u Meddah,1976;2007). Ancak resimli el yazma kitaplar içindeki tasvirler
yazılı öyküye bağlı görsel anlatımlar olduğundan Varka ile Gülşah
3
kadının
statüsü açısından öykü ile birlikte daha kapsamlı bir araştırmada değerlen-
dirme konusudur.
Ortaçağ İslam dünyasında kadının statüsü ilgili araştırmalar tarandığın-
da iki farklı yaklaşımın ağırlığı hissedilir. Birinci yaklaşımda, hangi toplum
olursa olsun, İslamiyet öncesi kültürel değerlerin etkisi asgariye indirgenerek
din merkezinde açıklamalar yapılmaktadır. Bu çalışmalarda, Ortaçağ İslam
medeniyetleri kapsamında genellikle Emevi, Abbasi, Fatimi gibi İslamiyet
öncesi Arap geleneklerinin hakim olduğu kültürlerden söz edilmektedir. Sel-
çuklu, Artuklu, İlhanlı ya da Timurlu gibi Asya kökenli kültürlerde kadının
konumuna birkaç cümle ile değinilmektedir. İkinci yaklaşımda tam tersi tek
yönlü genelleme ile İslamiyet’in etkisi göz ardı edilerek, İslamiyet öncesi
Türk kültürü çerçevesinde kadının konumunu değerlendirmektedir. Bu ça-
lışmada ise daha bütüncül bir yaklaşımla her iki açıdan Selçuklu kültüründe
kadın değerlendirilmeğe çalışılacaktır.
Ortaçağ Avrupa sanat eserlerindeki
kadın tasvirlere de değinerek Selçuklu kültüründeki kadınların konumu
karşılaştırmalı olarak ele alınacaktır.
Selçuklu Kültüründe Kadın
Selçuklular, İran’dan Anadolu’ya, Kafkaslardan Arabistan yarım adasına
kadar genel hatları ile sınırlandırılabilecek zorlu coğrafyalarda kök salmaya
çalışan bir medeniyet olmuştur. Siyasi, sosyal ve kültürel açıdan müca-
deleler içinde geçen bir tarihi bulunur. Hasan Sabbah ve Haçlı Seferleri her
şeyin düzene gireceği anlardaki en beklenmedik sorunlar için örnek olarak
verilebilir. Selçuklu kadını, bu kadar zorluğun içinde en güçlü ve güvenilir
destekçi olarak görülmüştür.
Selçuklu eserlerinde eşleri ile beraber, arkadaş grupları içinde ya da tek
başına yapılmış kadın tasvirleri dikkati çeker. Bu tasvirlerde kadının birey
değerinin korunduğu gözlemlenir. Selçuklu kültüründe kadın-erkek şeklin-
de hiyerarşik bir cinsiyet ayırımı değil “biz” bilincine dayalı bir yaklaşım söz
konusudur. Tarihi kaynaklarda baba olarak, koca olarak, ağabey ya da kardeş
olarak erkeğin; aynı şekilde anne olarak, eş olarak, kız kardeş olarak kadının
birlikte bir yaşamı tüm zorlukları ile paylaşılması üzerine anlatılar bulunmak-
3 Bu konu ile ilgili bkz. (Koçu, 1967;İnal 1995; Haral,2006)
Dostları ilə paylaş: |