Uluslararasi sempozyumu



Yüklə 26,8 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə181/307
tarix11.09.2018
ölçüsü26,8 Mb.
#67808
1   ...   177   178   179   180   181   182   183   184   ...   307

508 Atatürk Dönemi İskân Politikaları ve Göçmenlerin İskânı Uygulamaları (1920-1938) 

savaşları sonucu ortaya çıkan göç dalgası iskân meselesini sorun haline ge-

tirmiştir.

4

 XIX. Yüz yılın başlarından itibaren mülteci, göçmen, muhacir ve 



mübadil kavramları hükümetlerin önemli bir toplumsal sorununa işaret eden 

kavramları olmuştur.

Stratejik ve demografik yaklaşımın yanı sıra iskân politikasının bir diğer 

önemli  yanı  da  iktisadi  yaklaşımdır.  Osmanlı  devleti  iskân  konusunun  bu 

yönünü toprakları işlenebilir hale getirmek olarak uygulamış bunun için de 

konar göçer Yörük aşiretlerinin iskâna tabi tutulması veya belirli bölgelerde 

şekavet eden aşiretlerin sürgünü ile sistemi uygulamıştır. Dışarıdan gelen göç 

hareketlerinde de yerleşime kapalı olan bölgelerde yeni iskân bölgeleri kura-

rak o bölgenin şenlenmesini hem de toprağın işlenerek üretime dâhil edilmesi 

amaçlanmıştır. Osmanlı Devletinden cumhuriyete intikal eden bu iskân politi-

kası iç ve dış göçler veya iskânlar olarak iki ana eksende incelenebilmektedir. 

İç Göçler ve İskân

İç iskân politikasına konar göçer aşiretlerin belirli bir bölgede yerleşik ha-

yata geçirilmesi konusu dâhil olmakta, yerleşik hayata geçirilme zorunlulu-

ğunun hem adli hem de iktisadi yönü bulunmaktadır. Konar göçer aşiretlerin 

yaylak kışlak arasındaki mesafelerde göçleri esnasında yaşanan ekili tarım 

arazilerinin hasarı veya yerleşim yerlerinde yaşanan çatışmalar üzerine yaşa-

nan adli vakalar aşiretlerin belirli bir bölgede iskân edilmeleri zorunluluğunu 

doğurmuştur. Bu sorun aynı zamanda boş arazilerin de üretim yapılabilir bir 

hale gelmesi için de uygun bir çözümü gerekli kılmıştır. Bu amaçla Osman-

lı devletinin son döneminde yapılan yasal düzenlemelere zemin olması için 

1917 yılında bir komisyon kurularak gerekli incelemeler yapılmış ve hazır-

lanan  rapor  dâhilinde  1918  yılında  aşiretlerin  iskânı  politikası  için  gerekli 

düzenlemeler ve mali gereksinimler belirtilmiştir. Ancak savaş sürecinde ya-

şanan sıkıntılar bu hazırlıkların uygulanmasına engel olmuştur.

5

1920’li Yıllarda İç İskân 

Osmanlı devleti döneminde hazırlanan heyet raporlarına dayanarak 3 Mart 

1925 tarihinde TBMM’de aşiretlerin Dâhiliye Vekâleti yetkisinde olmak üze-

4   Tevfik Bıyıklıoğlu, Trakya’da Milli Mücadele, C:I, Ankara 1987, Türk Tarih Kurumu 

yayını, s.17-18; İbrahim ERDAL, Mübadele (Uluslaşma Sürecinde Türkiye ve Yunanistan 

1923-1925), IQ Yayınevi, 2. Baskı, Ankara 2012, s.27-30.

5    İbrahim  Erdal,  “Cumhuriyet  Döneminde  Yörüklerin  İskânı  Konusu”,  Osmanlı’dan 



Cumhuriyete  Yörükler  ve  Türkmenler,  Ed:  Hayati  Beşirli-İbrahim  Erdal,  Phoenix 

yayınevi 2008, s.4




509

İbrahim ERDAL 

re iskân edilmeleri hakkındaki kanunun kabulü başvekâlete bildirilmiştir. Bu 

yasa dâhilinde gönüllü olanlar başta olmak üzere aşiretlerin belirlenen böl-

gelere iskânları zorunlu hale getirilmiştir. İç iskâna yönelik olarak diğer bir 

yasal  çalışma  da  1926  tarihinde  yayımlanmış  olan  iskân  muhtırası  olmuş-

tur. 1 Ağustos 1926 tarihli iskân muhtırasına göre, ülke içindeki konar göçer 

aşiretler diğer bütün göçebelerin, sağlık durumu sebebiyle nakilleri gereken 

köylülerin,  dağlık  ve  ormanlık  yerlerde  ulaşım  vasıtasından  mahrum  olan 

köylülerin, uygun yerlere iskânı yapılması öngörülmüştür.

6

 İskân Muhtırası 



ile yapılan yasal düzenlemeye göre aşiretlerin İçel ve Adana- Aydın, Isparta, 

Kütahya ve Bilecik- Çorum, Tokat, Ordu ile Kayseri, Niğde ve Aksaray ol-

mak üzere dört bölgede iskânlarına karar verilmiştir. Bu bölgelerin seçiminde 

ekilebilir toprakların verimliliğinin devamının sağlanması amaçlanmıştır.

İskân kanunu ve muhtırası gereğince aşiretlerin metruk arazilere, devlet 

tarafından  kamulaştırılmış  topraklara  veya  gayrimüslimler  tarafından  terk 

edilmiş yerleşim yerlerine iskânları masrafları kendileri tarafından karşılan-

mak üzere uygulanmıştır. Bu kapsamda İçel vilayetinde bulunan Konya ve 

Karaman bölgesinde yaylak kışlak hayatı yaşayan Yağda, Koyuncu, Hacı Ha-

sanlı ve Çiriş Yörük aşiretleri Erdemlide gayrimüslimlerden kalan arazi ve 

ziraat  bankası  tarafından  kullanılmakta  olan  4449  dönümlük  araziye  iskân 

olunmuşlardır.

1928 yılında Dâhiliye Vekâletinin aldığı bir kararla Adana Saimbeyli kaza-

sında bulunan Sinar Aşireti yaylak kışlak arasındaki göç sonrasında yaşanan 

sıkıntılar ve mera bulamamalarından dolayı iskân edilmişlerdir. Buna benzer 

olarak İçel ili Gülnar kazasında bulunan tahtacı aşiretleri de ormanlara ver-

dikleri zararlardan dolayı Bozağaç köyünün Yenice mahallesine iskân edil-

mişlerdir. 

1926 yılında yapılan iskân kanununa dayalı olarak 1934 yılında yapılan ek 

düzenlemeyle de Anadolu içlerinde konar göçer hayatı yaşamayı sürdürmek-

te olan aşiretlerin de Aydın-Isparta, Kütahya-Bilecik ve Kayseri-Niğde böl-

gelerinde iskân oldukları görülmüştür. Bu aşiretler bölgelerdeki gayrimüslim-

lerden bırakılan emvale iskân edilmişlerdir. Milli mücadele ile birlikte yoğun 

6    Naci  Kökdemir,  Eski  ve Yeni  Toprak,  İskân  Hükümleri  ve  Uygulama  Kılavuzu

(Yayınevi Yok), Ankara, 1952, s. 193.; Fikret Babuş, Osmanlı’dan Günümüze Etnik-Sosyal 

Politikalar  Çerçevesinde  Türkiye’de  Göç  ve  İskân  Siyaseti  ve  Uygulamaları,  Ozan 

Yayıncılık, İstanbul, 2006, s. 133; Muhammed Sarı, “Atatürk Dönemi’nin İskân Politikasında 



İç  İskâna  Yönelik  Çalışmalar  (1923-1938)”,  Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları  Dergisi

Yıl:7, Sayı:14, (Güz 2011), s.89; Erdal, a.g.m., s.5




Yüklə 26,8 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   177   178   179   180   181   182   183   184   ...   307




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə