Uluslararasi sempozyumu



Yüklə 26,8 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə60/307
tarix11.09.2018
ölçüsü26,8 Mb.
#67808
1   ...   56   57   58   59   60   61   62   63   ...   307

168 Türklerı̇n Anayurdu, Yayılmaları ve Göçleri

(1828) Kingan silselesi bölgesini, K.H. Menges (1968) 90. Boylamın doğusu-

nu Türklerin anayurdu olarak göstermişlerdir

15

. Türklerin ilk anayurdu olarak 



gösterilen çeşitli bu bilgiler ana sebebi olarak Türklerin daha ilk zamanlardan 

itibaren geniç bir coğrafyaya yayılmaları ve kültürlerini uzaklara kadar götür-

meleri olsa gerekiyor. Böylece Türk yurdunun Aral Gölü çevresinden Orhon 

ve Tula nehirlerine kadar uzanan geniş uçsuz bucaksız Türkistan toprakaların 

Türklerin  anayurdu  kabul  edilebilir. Ancak  Türk  yurdunun  esas  çekirdeği 

olan bölgeyi, Sovyet arkeologları S.V. Kiselev ve S.S. Çernikov taraflarından 

yürütülen arkeolojik kazılar neticesinde M.Ö. 2. Binden daha önceki duru-

mu, yani Türklerin ilk anayurdunu tespitte daha kesin neticelere ulaştığını 

biliyoruz. Buna göre, Minusinsk bölgesindeki Afanasyeva kültürü (M.Ö. 250 

– 1700) ve aynı bölgedeki Andronova kültürünün (M.Ö. 1700 – 1200) tem-

silcileri olan “brakisefal savaşçı beyaz ırk”

16

 Türk soyunun proto-tipi idi ve 

taş devrinin ilk çağlarından beri Altay ve Sayan (Kögmen) Dağları çevresi ile 

bu dağların kuzey-batı bölgeleri Türklerin İlk Anayurdu



17

 olduğunu kanısına 

varılmıştır.

Türklerin Yayılmaları ve Göçlerinin Sebepleri

Türkler, yeryüzünde, her türlü yaşam tarzını denemiş ve bunların içinde 

varlığını muvaffakiyet ile koruyarak yürüyüşünü sürdüren kadim milletlerden 

biridir. Bunu yaparken daima içinde bulundukları şartları, imkân ve kabiliyet-

leri gözettikleri, yapılanmaları ve dönüşümleri temel çatıyı tahrip etmeyecek, 

mefluç  duruma  sokmayacak  bir  biçimde  yaptıkları  anlaşılıyor

18

.  Türklerin 



üzerinde  daha  sonra  yapılan  araştırmalar  sonucunda Türk  anayurdunun  bu 

bölgelerle sınırlı kalmadığı, Türklerin buradan doğuya, batıya ve güneye doğ-

ru gittikçe yayıldıkları anlaşılmaktadır. 

 “Andronova insanı”



19

  diye adlandırılan Türklerin tarihi göçleri hakkında 

Milattan Önceki (M.Ö) 1. Bin ortalarında gerçekleştiği belirtilir

20

. M.Ö. 2 bin 



15  Kafesoğlu, 1996,a.g.e, s. 47.

16  Gülşin  Çandarlıoğlu,  İslamga  Deyıngı  Türık  Tarihı  cane  Madeniyetı,  Ahmet  Yesevi 

Üniversitesi Yayınları, Türkistan 1999, s. 12.

17  Hüseyin Salman, “Türk Adı, Türklerin Anayurdu ve Göçleri”, Ed: Cemil Öztürk, Türk 



Tarihi ve Kültürü, Peğem Yayıncılık, 3. Baskı, Ankara 2007, s. 4; Koca, 2000, a.g.e, s. 14-

15; Çandarlıoğlu, 1999, a.g.e, s. 12.

18  Dursun  Yıldırım,  “Türkler,  Coğrafya  ve Anayurtlar”,  Turkish  Studies  International 

Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 4/8 Fall 

2009, s. 15.

19    Baheddin  Öğel,  İslamiyet’ten  Önce  Türk  Kültür  Tarihi,  Orta  Asya  Kaynak  ve 



Buluntularına Göre, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1991, s. 7.

20  Ramazan  Özey,  “Türk  Dünyasının  Coğrafyası”,  Yeni  Türkiye  Stratejik  Araştırma 

Yayınları, Yeni Türkiye, Sayı 53, Temmuz-Ağustos 2013, s. 144.



169

Aslan TURLYBEK, Dinora ZHUMATAYEVA

yıllarının ortalarından itibaren ise Altay Dağlarından Tanrı Dağları bölgesine 

yayılırken, diğer yandan da bugünkü Kazakistan içlerine doğru sızarak Ural 

Dağları ve Yayık nehrine kadar olan geniş Kazak bozkırı veya Turan ovasına 

tamamen yayılmışlardır. Andronova kültürüne ait buluntular bu bölgelerden 

çokça çıkartılmıştır

21

. Bu duruma göre, Cungariya ile Hazar denizi arasındaki 



bozkır saha Türklerin ikinci yurdu olmuştur

22

. Diğer bir ifadeyle söylersek, bir 



topluluğun kendi yurdunu, terk ederek, başka bir yere gitmesine veya yer de-

ğiştirmesine göç denir

23

. Türklerin tarihine şöyle bir baktığımızda, Türklerin 



pek  yerinde  sabit  kalmadıkları  ve  pek-çok  coğrafyada  boy  gösterdikleri 

anlaşılmaktadır

24

. Fakat sosyal bir olay olan göç, hayati ve ciddi sebeplere 



dayanır. Aksi  takdirde  hiçbir  topluluk  önemli  bir  sebep  olmaksızın  yerini 

yurdunu terk edip, sonunun nasıl biteceği belli olmayan bir maceraya kal-

kışmaz. Çünkü hiçbir göç sahası tamamen boş ve sahipsiz bir yer olmamış-

tır. Göç hareketinde bulunan kitle buradaki yerli topluluk veya devlete karşı 

hâkimiyet mücadelesi vermek ve bu mücadeleyi de kazanmak zorundaydı. 

Türk toplulukları, bazı zorlayıcı sebeplerden dolayı zaman-zaman Merkezi 

Asya’daki  yurtlarını  terk  ederek,  başka  coğrafyalara,  başka  iklimlere  göç 

etmişler ve yayılmıştır

25

. Türkleri göçe zorlayan tabii, iktisadi, siyasi, sosyal 



ve askeri sebepleri şöyle açıklayabiliriz. 

Tabii (Doğal afetler) Afetler ve Salgın Hastalıklar

Merkezi Asya’nın ikliminde istikrarın olmaması, buradaki hayatı, arka-ar-

kaya gelen şiddetli soğukların ve tipinin, sel ve çekirge baskınlarının, otları 

ve suları yok eden aşırı sıcaklıkların ve kuraklığın daima tehdidi ve tehlikesi 

altındaydı. Bazı yaz aylarında bir damla bile yağmurun düşmediği aşırı ku-

raklıklar, bazı kış aylarında da aşırı soğuklar, salgın hastalıkların çıkmasına 

yol açıyor ve kütle halinde hayvan kırımları meydan geliyordu. Aşırı soğuk-

lara sebep olduğu salgın hastalıklara “yut” adı verilmiştir. Sık-sık meydana 

gelen “yutarla” başlıca ekonomik varlıklarını yitiren Türkler, perişan oluyor-

lar ve yeni sahalar aramak zaruri yeti ortaya çıkmıştır.

21   Amancolov K, Rahmetov K, Türkı Halıktarının Tarihı, Bılım Yayınevi, Almatı 1996, 

s. 6.


22   Koca, 2000, a.g.e, s. 15.

23   Yuvalı A, İmaşova N, Calpı Türk Tarihi, Ahmet Yesevi Üniversitesi Yayınları, Türkistan 

2004, s. 15.

24   Saadettin Gömeç, Türk Kültürünün Ana Hatları, Akçağ Yayınları, Ankara 2006, s. 14. 

25   Koca, 2000, a.g.e, s. 20.



Yüklə 26,8 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   56   57   58   59   60   61   62   63   ...   307




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə