Uluslararası Geçmişten Günümüze Sinop’ta Türk-İslam Kültürü Sempozyumu / 5-7 Ekim 2018
33
İBN ARABİ’YE YÖNELTİLEN ELEŞTİRİLER
-Nebi b. Turhan b. Durmuş es-Sinobi ve Risalesi-
Hafzullah GENÇ
*
Öz
İslâm dîninin, doğuşunu takip eden kısa süre içerisinde büyük coğrafyalara yayılmasının ana et-
kenlerinden biri -belki de birincisi- bu dinin bünyesi içinde barınıp gelişen tasavvuf cereyanı ol-
muştur. İlk devirlerden itibaren İslâm’ın özüne inerek, onu en iyi şekilde anlayıp, duygu, düşünce
ve davranışlarını tam manasıyla Allah ve Rasûlü’nün iradesine tabî kılmayı gaye edinen tasavvuf
ve tarîkat mensupları, İslâm dinini gayri müslim toplumlara tebliğ edip yaymayı en önemli vazîfe-
lerinden biri kabul etmişlerdir. Bunun içindir ki, kendilerini Hak yolunda seferber eden ve her
türlü fedakârlığı göze alan sûfî dervişler, pek çok bölgelerde yoğun bir tebliğ faaliyeti sürdürerek,
oralardaki insanlara İslâm’ı tanıtıp sevdirmişler ve Müslüman olmalarına vesile olmuşlardır.
Türklerin de toplum olarak İslâmiyet’i kabul etmelerinde en önemli âmil, topluluk içerisinde fa-
aliyet gösteren sûfî dervişler olmuştur. Bu aşamadan sonra da tasavvuf gerek halk gerekse idare-
ciler tarafından büyük hüsnü kabul görmüştür. Tasavvuf târihinde, tarîkatleşme süreci ile Türkle-
rin İslâmlaşma döneminin aynı zamana rastlamış olması, ayrıca kurulan tarikatların Asya Türk
muhitinde teşekkül etmesi Türklerin hem İslâm’ı kabulleri hem de ona hizmetlerinin tasavvuf ve
tarîkatler yoluyla olması açısından dikkate değer bir husustur. Yine Türk fikir tarihinin en önemli
şahsiyetleri, doğrudan ya da dolaylı yoldan tasavvuftan gıdalanmış isimlerdir. Bununla beraber
Osmanlı kültür, siyaset ve düşünce dünyası önemli ölçüde etkileyen tasavvufun aşırı batıni şahıs-
ların elinde birtakım problemlere yol açması dönemin fikir adamları tarafından eleştirilmiştir.
Nebi b. Turhan b. Turmuş da Risale fi vahdeti’l-vücud ve Risale fi beyanı butlanı mezhebi ba'zı'l-
mutasavvıfa gibi yazdığı eserlerle bu konuya dikkat çekmiş, batıniliği ciddi şekilde tenkit etmiştir.
Sinobi bu eleştiriyi İbn Arabi ve Vahdet-i Vücud felsefesi üzerinden yapmıştır.Bu tebliğde Nebi
b. Turhan b. Durmuş es-Sinobi’nin Risale fi beyanı butlanı mezhebi ba'zı'l-mutasavvıfa adlı risa-
lesi üzerinden İbn Arabi’ye yönelttiği eleştiriler ele alınacaktır.
Anahtar Kelimeler: Tasavvuf, Kelam, Osmanlı, İbn Arabi, Vahdet-i vücud, Nebi b. Turhan b.
Durmuş es-Sinobi.
*
Arş. Gör. Hitit Üniversitesi, hafzullah-genc@hotmail.com
International Symposium on Turkish-Islamic Culture in Sinop From Past to Present / 5-7 October 2018
34
Criticism Directed to ibn Arabi
-Nebi b. Turhan b. Durmuş es-Sinobi and His Booklet-
Abstract
One of the main factors of the spreading of the religion of Islam in a short period following the
birth of the great geography has been the Islamic mysticism that has developed and developed in
this religion. Members of mysticism and sects who descend on the basis of Islam from the earliest
times and understand it in the best way and aim to make the emotions, thoughts and behaviors
exactly in accordance with the will of Allah and Rasûl are accepted as one of the most important
means of communicating Islamic religion to non-Muslim societies. they have. For this reason, the
Sufi dervishes who mobilize themselves in the way of Right and see all kinds of sacrifice have
acted intensely in various regions and introduced Islam to the people there and made them become
Muslims. The most important part of the Turks' acceptance of Islam as a society has been the Sufi
dervishes operating in the community. After this stage, both Sufism and the people were accepted
by the administrators with great affection. The fact that the period of Islamization and the Islami-
zation period of the Turks came at the same time and that the established sects are formed in the
Asian Turkish community is a remarkable feature in terms of the acceptance of Islam and its
services through Sufism and Sufism. Again, the most important personalities of the history of
Turkish thought are the names gleaned from the direct or indirect way. However, the Ottoman
culture, politics and thought have been criticized by thinkers of the period when the world of
mysticism has caused a number of problems in the hands of extreme wandering individuals. Nebi
b. Turhan b. Durmuş also pointed out this issue with his writings such as Risale-i Vahdet-i Vucud
and Risale fi Butlanı Mazhebi Ba'zı'ı-Mutasavvıfa, and seriously criticized the sinking. Sinobi has
made this criticism through the philosophy of Ibn Arabi and Vahdat-i Vucud.In this paper, the
criticism directed towards Ibn Arabi over the Risale of Ba'zı'ı-Mutasavvıfa of Nebi b. Turhan b.
Durmuş es-Sinobi.
Keywords: Mysticism, Kalam, Ottoman, İbn Arabi, Vahdat-i vücud, Nebi b. Turhan b. Durmuş
es-Sinobi.
Uluslararası Geçmişten Günümüze Sinop’ta Türk-İslam Kültürü Sempozyumu / 5-7 Ekim 2018
35
OSMANLI’DAN CUMHURİYET’E GEÇİŞ SÜRECİNDE YUSUFLU KÖYÜ
(TÜRKELİ – SİNOP)
Cevdet YILMAZ
*
Öz
Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılışı ve yerine yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla ilgili
olarak, bu iki devletin birbirinin devamı mı yoksa ayrı devletler mi olduğu hususu sosyal bilim-
ciler arasında önemli bir tartışma konusudur. Sinop’un Türkeli ilçesine bağlı Yusuflu köyünde
1918-1936 yılları arasında kesintisiz 18 yıl muhtarlık yapan Kuruoğlu Hüseyin’den bize miras
kalan muhtarlık evrakları bu tartışmalara açıklık getirebilecek önemli bir kaynak olarak görül-
mektedir. Bu evraklar içinde köyden alınan salma vergiler, köylülerin üst makamlara dilekçeleri,
köye getirilen hizmetler, sağlık, tapu ve askerlik belgeleri, zorunlu bağış makbuzları vd. önemli
yer tutmaktadır. Araştırmada, mirasçıları sayesinde günümüze eksiksiz olarak intikal eden Yu-
suflu Köyü muhtarlık yazışmaları değerlendirilmiş, Osmanlı’nın son dönem halk – devlet ilişki-
leri ile Cumhuriyetin ilk yıllarındaki ilişkilerin birbirinin devamı olduğu, arada bir kesinti olma-
dığı, adeta devletin adının değişmesinin dışında idarî anlamda başka bir değişimin yaşanmadığı
görülmüştür. Bu belgeler sayesinde ayrıca;
-1926 yılından itibaren muhtarlık yazışmalarında Arap alfabesi yerine Latin alfabesine geçiş,
-Dilekçe hakkının vatandaşlar tarafından nasıl ve hangi durumlarda kullanıldığı,
-Dil
Devriminin
zorlamacı
etkisiyle
dilekçelerin
“kaymakamlık”
yerine
“ilçebay”lığa
yazılması
vd.
-Tapu kayıtlarının düzenli bir şekilde tutulduğu, askerlik, güvenlik, sağlık hizmetleri gibi devletle
olan ilişkilerin gayet muntazam sürdürüldüğü net bir şekilde izlenebilmektedir.
Sonuç olarak Yusuflu Köyü muhtarlık belgeleri Osmanlıdan Cumhuriyete geçiş yıllarında Ana-
dolu’da yaşanan sosyal hayat ve bu esnada cereyan eden idari değişimi en ayrıntılı şekilde bize
yansıtan eşi bulunmaz nadir evraklardır. Bu önemli miras tarafımızdan değerlendirilmiş, o yıl-
larda Sinop’ta yaşanan süreç bu evraklar üzerinden analiz edilerek o dönem açıklığa kavuşturul-
maya çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriyeti’ne geçiş, Muhtarlık, Yu-
suflu Köyü, Türkeli, Sinop.
*
Prof. Dr., Ondokuz Mayıs Üniversitesi, cyilmaz@omu.edu.tr
Dostları ilə paylaş: |