VII. ULUSLARARASI TÜRK SANATI, TARİHİ ve FOLKLORU KONGRESİ/SANAT ETKİNLİKLERİ
332
öncelikle ustaların hammadde temin etme sıkıntısının yerel yönetimlerin
müsaadesiyle çözülmesi, birçok kamu kurum ve kuruluşunun sanatın
canlandırılmasına yönelik işlevsel projeler yürütmesi, Üniversitelerin ilgili
birimlerinin tasarım konusunda ustalara yardımcı olması, ürünlerin kooperatifleşme
yoluyla aracı olmadan satılması, yörede sanatsal festival, şenlik ve fuarlar
düzenlenmesi, sanatın tanıtılması ve teknolojik anlamda ustalara destek
sağlanması yörede sanatın canlandırılmasını sağlayacaktır.
KAYNAKÇA
ACARTÜRK, Buket; Toprağın Binlerce Yıllık Macerası, Acta Turcıca-Çevrimiçi
Tematik Türkoloji Dergisi, Cilt: IV(1), s: 1-17, 2012.
GÜNER, Güngör; Anadolu
’da Yaşamakta Olan İlkel Çömlekçilik,
I. Uluslar arası
Pişmiş Toprak Sempozyumu: Ağustos-Eylül 2001- Eskişehir: Bildiriler( s: 1-4),
2001.
ORAL, Emel Mülayim; Göller Yöresinde Geleneksel Çömlekçilik Sanatı, Sanat
Dergisi, No: 14, Mayıs- Haziran, s: 110-121. 2006
Kaynak Kişiler:
İbrahim ÖNEN (59), İlkokul Mezunu, Çömlek ustası, Gölbaşı
Ahmet ÖNEN (56), İlkokul Mezunu, Çömlek ustası, Gölbaşı
Mustafa ÖNEN (47), İlkokul Mezunu, Çömlek ustası, Gölbaşı
VII. ULUSLARARASI TÜRK SANATI, TARİHİ ve FOLKLORU KONGRESİ/SANAT ETKİNLİKLERİ
333
OSMANLI’DAN CUMHURİYET’İN İLK YILLARINA “TÜRK HEYKEL SANATI”
(“TURKISH SCULPTURE” FROM THE OTTOMAN EMPIRE THROUGH THE
EARLY YEARS OF THE REPUBLIC)
Ayça TUFAN
ABSTRACT
After the foundation of the Turkish Republic in 1923, a rapid improvement
in all of the fields was seen in the country. Aiming to develop the country and
create all out of nothing, the young Republic couldn’t ignore the field of art. Mekteb
Sanayi-i Nefise, which began education in 1883 during the Ottoman Empire period,
has continued its duty as The Academy of Fine Arts since 1928. Having carried out
by few sculptors raised in the country throughout the early years of the Republic,
the education verged to a new path in 1937 when Rudolph Belling was appointed
to the Academy of Fine Arts. Therefore, this study examines the period between
1883 and 1937 which coincides with the pre-Republic period and early years of the
Republic. Thanks to their educationist approach, those remarkable artists of the
examined era have also contributed to the training of further extremely important
artists. While focusing on the first sculptors raised within the mentioned period and
the initial examples of the formation process of the Turkish art of sculpting, the
study further pools the outstanding artworks. Names who contributed to the period
are mentioned throughout the paper, ranging from İhsan Özsoy, the first student of
Mekteb Sanayi-i Nefise, to Ali Hadi Bara who trained many important artists, and
from Sabiha Bengütaş, the first woman sculptor, to Kenan Yontuç, who sculpted
the first bust of Atatürk.
GİRİŞ
Türkiye’de pek çok şey gibi heykel sanatı da, Cumhuriyetle birlikte
bağımsızlığını ilan etmiştir. Her ne kadar ilk güzel sanatlar okulu (Sanayi-i Nefise
Mektebi Alisi, günümüz Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) 1882 yılında
Osmanlı İmparatorluğu döneminde eğitim vermeye başladıysa da, heykelin
kamusal alanda boy göstermek ve varlığını kabul ettirmek için Cumhuriyeti
beklemesi gerekecektir.
Osmanlı döneminde yetişmiş az sayıdaki heykelciden bir kısmı 1923
sonrasına da tanıklık etmiş ve genç Cumhuriyete kıymetli eserler vermiştir. 1937’de
Rudolf Belling göreve başlayıncaya kadar ki dönemde ilk heykelcileri de yetiştiren
bu isimler, İhsan Özsoy, Mehmet Mahir Tomruk ve Nijad Sirel’dir. 1867-1944 yılları
arasında yaşamış olan İhsan Özsoy, Sanayi-i Nefise’nin ilk öğrencisi olmuş,
buradaki eğitimini tamamladıktan sonra Fransa’ya gönderilmiştir. Okulun ilk
öğretmeni olan Osgan Efendi’nin (Yervant Osgan 1855-1914) emekliye
ayrılmasıyla birlikte de mezun olduğu okula öğretmen olarak dönmüştür. Okulun bir
diğer hocası ise İhsan Özsoy’un öğrencisi, Sanayi-i Nefise sonrasında eğitimine
Almanya’da devam eden Mehmet Mahir Tomruk (1885-1949)’dur. Başka bir önemli
Öğr.
Gör., Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Bileşik Sanatlar Anasanat
Dalı, İstanbul.
VII. ULUSLARARASI TÜRK SANATI, TARİHİ ve FOLKLORU KONGRESİ/SANAT ETKİNLİKLERİ
334
isim de Almanya’da eğitim görmüş ve bir süre Sanayi-i Nefise’de öğretmenlik
yapmış Nijad Sirel (1897-1957)’dir. Bursa’da bulunan Atlı Atatürk Heykeli, Sirel’in
imzasını taşımaktadır. Bu heykelcilerin yanı sıra İsa Behzad (1875-1916) çok az
sayıda da olsa çalışmaları günümüze ulaşmış sanatçılardan biridir. Ayrıca kimi
kaynaklar Mesrur İzzet, Mehmet Bahri ve Basri isimlerini de Cumhuriyet öncesi
heykelciler arasında saymaktadır.
Ünlü heykelci Hüseyin Gezer, “Cumhuriyet Dönemi Türk Heykeli” isimli
kitabında, ilk Cumhuriyet kuşağı heykelcilerini; Ratip Aşir Acudoğu (Acudoğlu), Ali
Hadi Bara, Zühtü Müritoğlu, Mustafa Nusret Suman, Ahmet Kenan Yontuç, Sabiha
Bengütaş, Nermin Faruki olarak belirler. Gezer’in belirlediği yedi isim de Türk
heykel tarihinde çok önemli yer tutar. Türkiye’deki eğitimleri sonrasında Avrupa’da
çeşitli atölyelerde çalışmaya devam eden bu sanatçılar plastik açıdan son derece
etkileyici heykeller ortaya koymuşlardır. Yabancı uzmanların heykel eğitimine
katkılarını göz ardı etmeden denilebilir ki, metinde adı geçen sanatçılar kısa süre
içerisinde alanlarında yetkin, yeniliğe açık ve üretken tavırlarıyla hem ülkenin
yabancı eğitimci hem de yabancı anıtçılara olan ihtiyacını ortadan kaldırmışlardır.
Metin, Cumhuriyet döneminin ilk heykelcileri olarak kabul edilen yedi ismi
bir araya getirirken çoğunlukla unutulmaması gereken yönleriyle ilgili bilgiler verir.
Ratip Aşir Acudoğu (1897/8-1957)
Resim 1: Fahriye Yen Başı
Resim 2: Menemen Anıtı
Geleneksel anlamda figüratif işler üreten sanatçı, 1918 yılında Sanayi-i
Nefise’ye girerek İlhan Özsoy’un öğrencisi olur. 1920’de Münih Güzel Sanatlar
Akademisi’ne sonra da Paris’de Académie Julian’a devam eder. Soyutlamaya
yönelmeyen figüratif heykel ve anıtlarıyla tanınan sanatçının 1932 tarihli Menemen
Anıtı en bilinen çalışmalarındandır. Ölümünden sonra Hadi Bara tarafından
hazırlanan bir metinde Bara, Acudoğu’yu plastik olarak şu sözlerle
anlatır: “Romantik ve hassas mizacı, Ratip’i hiçbir zaman abstraksyon ve
nonfigüratif bir san’at anlayışına sevketmemiş, ele aldığı mevzuları, an’anevi ve
klasik kaideler dahilinde, azami ifadesine götürmüştür.”
1
Ali Hadi Bara (1906-1971)
Ali Hadi Bara, iyi bir heykelci olmanın yanında Güzel Sanatlar
Akademisi’ndeki hocalığı ile de Türk heykel sanatı tarihindeki en önemli
isimlerinden biridir. Sanayi-i Nefise’deki eğitimine devam ederken 1927’de
1
http://mimoza.marmara.edu.tr/~avni/ERZiNCAN/heykel/