VII. ULUSLARARASI TÜRK SANATI, TARİHİ ve FOLKLORU KONGRESİ/SANAT ETKİNLİKLERİ
335
kazandığı bursla Paris’de Académie Julian’a gider, sonrasında dönemin ünlü
hocalarından ders alır. 1933 yılında Sanayi-i Nefise’de modelaj öğretmenliğine
getirilir. Anıt ve figüratif heykeller ortaya koyan sanatçı, II. Dünya Savaşı
sonrasında soyut çalışmalara yönelmiş ve geometrik nitelik taşıyan soyut
çalışmalarıyla aynı zamanda bu alanda çalışacak sanatçılara da yol
açmıştır. “…soyutlayıcı yönde gelişen heykel eğilimlerine de öncülük etmiştir. Hadi
Bara’nın kunt hacim anlayışını maden kullanımıyla gerçekleştirilen geometrik
nitelikte bir soyutlamaya dönüştürdüğü görülmektedir.”
2
Resim 3: Boşluk, 1952
Resim 4: Havva, 1929
Zühtü Müritoğlu (1906-1992)
Sanayi-i Nefise Mektebi’nde eğitimine 1924’te İlhan Özsoy’un öğrencisi
olarak başlayan Zühtü Müritoğlu 1928 yılında burslu olarak Paris’e (Colarossi
Akademisi) gider. 1940 yılında Güzel Sanatlar Akademisi heykel öğretmenliğine
getirilen Müritoğlu, “Soyut anlayışın Türkiye’deki ilk ve en önemli temsilcilerindendir
(…) 1930-47 arasında figüratif anlayışta heykeller gerçekleştirmiştir.(…) 1950’lerin
ortalarında gerçekleştirdiği kabartmalarında doğayı stilize etmiştir.(…) 1970’e değin
geometrik-soyut anlayışta çalışan Müritoğlu 1970’den başlayarak soyutun yanı sıra
figüratif heykeller de üretmiştir.”
3
Resim 5: Balerin
Resim 6: Barbaros Anıtı MA.H. Bara-Z.Müritoğlu 1941-43
2
Sezer Tansuğ, Çağdaş Türk Sanatı, 5. Basım, Remzi Kitabevi, 1999, s.321
3
Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi, Cilt 2, s.1318-1319, N. Arslan, ZR
VII. ULUSLARARASI TÜRK SANATI, TARİHİ ve FOLKLORU KONGRESİ/SANAT ETKİNLİKLERİ
336
Mustafa Nusret Suman (1905-1978)
Resim 7: Hitit Güneş Kursu Anıtı, 1978
Resim 8: Mimar Sinan Etüdü
Güzel Sanatlar Akademisi’nde eğitimini tamamladıktan sonra, burslu olarak
Almanya ve Fransa’da eğitim aldı. Okulda Hadi Bara sonrası modelaj eğitmenliği
yaptı. “Desene ve
resme önem veren heykelcilerden biri olan sanatçının ışık
kullanımı ve konstrüksiyon başarılıdır. Figür biçimlemesinde, malzemenin özelliğini
öne çıkarmaya
çalışmış ve ayrıntıları azaltarak kitle etkisini güçlendirmiştir.”
4
Çağdaşları, Bara ve Müritoğlu’nun aksine soyut çalışmaları ile öne çıkmamıştır.
Bunun yanında başarılı anıt çalışmalarının altına imza atmıştır.
“Başarılı anıt
örnekleri ortaya koymuş olan Nusret Suman’ınsa, soyutlayıcı alanda önemli bir
varlık göstermediğine dikkat çekilebilir.(…) kitlesel biçim vurgusundan çok, heykel
kitlesinin yüzey değerlerine canlılık getirmek amacındadır.”
5
Ahmet Kenan Yontuç (1904-1998)
Resim 9: “Sanat Çevresi”, Sayı: 1, Kasım 1978.
Resim 10: Atatürk büstü 1926
Sanayi-i Nefise Mektebi’nde bir yıl okuduktan sonra kendi olanaklarıyla
Almanya’ya giden ve çalışmalarına burada devam eden Ahmet Kenan Yontuç,
1943-1969 yılları arasında Güzel Sanatlar Akademisi’nde hoca olarak görev yaptı.
1955 yılından itibaren modelaj hocası olarak görevine devam eden Yontuç,
Atatürk’e sağlığında poz verdirerek büstünü yapan ilk sanatçı olma özelliğine
sahiptir. “(…) o zamanki Seyr-i Sefain (Deniz Yolları) Müdürü Sadullah Bey’den bir
teklif almıştım: İşletmenin Turistler salonuna konulmak üzere bana bir ‘Atatürk
Büstü’ siparişi vermişler ve aynı zamanda şart koşmuşlardı: ‘Ata bu büstü görecek’
4
Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi, Cilt 3, s.1710, E.Dal
5
Sezer Tansuğ, Çağdaş Türk Sanatı, 5. Basım, Remzi Kitabevi, 1999, s.321
VII. ULUSLARARASI TÜRK SANATI, TARİHİ ve FOLKLORU KONGRESİ/SANAT ETKİNLİKLERİ
337
diye. 1926 yılında yaptığım bu büstün fotoğrafı Atatürk’e gösterilmiş ve o da bunu
beğenmiş. Sonra beni çağırtarak taltif etti.”6
Sabiha Bengütaş (1910-1992)
Sanayi-i Nefise’nin resim bölümünde bir sene Feyhaman Duran’ın
öğrencisi olduktan sonra heykel bölümünde İhsan Özsoy’un öğrencisi olan Sabiha
Bengütaş bölümün ilk kadın öğrencisidir. Eğitimine 1925’te Roma Güzel Sanatlar
Akademi’sinde devam eden Bengütaş, önemli anıt ve büst çalışmalarına imza
atmıştır. Ülkenin ilk kadın heykelcisinin, Çankaya Atatürk Anıtı’nın yapım hakkını
yarışma ile kazandığı da bilinmektedir. Az sayıda bulunan İnönü anıtlarından
Mudanya’daki Mütareke Anıtı sanatçının imzasını taşır. Anıt çalışmalarının dışında
Bengütaş kendi sanat anlayışını şu şekilde açıklar:
“Mizaç itibarı ile ne klasik ne de modernim. Esasen üslûp mevzubahs
olamaz. Aranılan şey, sanat kıymetlerinin mevcut olup olmamasıdır. Yalnız, şunu
ilâve edeyim ki, sanatte, istediğini yapabilecek kıymette olan sanatkârların modern
çalışmasını, yani cesaret göstermesini, tasvip ederim. Yoksa, acizden doğan bir
modernizmin tamamı ile aleyhindeyim. Bundan başka en modern tanınmış büyük
sanatkârlar da uzun zamanlar klâsik çalışmış kimselerdir. “Mektep” teşkil edebilmiş
ne kadar sanatkâr varsa, o kadar da nazariye vardır. Fakat hepsinde temel ve
esas, duygu ve samimiyet değil midir ?”
7
Resim 11: Çankaya Atatürk Anıtı, 1946. Resim 12: Mütareke Anıtı
Nermin Faruki (1914-1991)
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kadın heykeltıraşlardan Nermin Faruki,
İstanbul’da başladığı eğitim hayatına Berlin Güzel Sanatlar Akademisi’nde devam
etmiştir. Önceleri Alman Neoklasizmi etkisinde çalışmalar yapmış daha sonra farklı
denemeler de yapmıştır.
“Önceleri Alman Yeni-Klasikçilik anlayışının etkisi altıda portre-büstler
yapan Faruki’nin ilk tunç döküm heykeli Hadi Bara büstüdür. Daha sonra mermerle
6
https://www.flickr.com/photos/saltonline/14482774749/
7
http://www.sabihabengutas.com/sabihabengutas-sanat-hakkindaki-gorusleri.html