Vii. Uluslararasi



Yüklə 3,89 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə32/159
tarix06.05.2018
ölçüsü3,89 Mb.
#42938
1   ...   28   29   30   31   32   33   34   35   ...   159

VII. ULUSLARARASI TÜRK SANATI, TARİHİ ve FOLKLORU KONGRESİ/SANAT ETKİNLİKLERİ

64

 



herhangi  bir  şekilde  Türkiye  ile  bir  bağı  olmadığını  ileri  sürerek  Musul’un  kendi 

mandası altındaki Irak’a bırakılmasını istiyordu. Hatta İngilizler daha da ileri giderek 

Hakkari’nin de Irak’a bağlanmasını istediler. Mustafa Kemal Atatürk, Lozan’a giden 

heyete Misak-ı Milli’den taviz verilmemesini istemişti. Misak-ı Milli’ye göre de Musul 

Türk sınırları içinde kalıyordu. 

Fakat sorunun çıkmaza doğru ilerlediğini gören İsmet Paşa bir diğer öneri 

olarak bölgede halk oylamasına gidilmesini teklif etti. Fakat Lord Curzon tarafından 

bu teklif reddedildi. Gerekçesi ise oldukça şaşırtıcıdır. Curzon’a göre bölge halkının 

oy  verme  alışkanlığı  yoktur.  Bu  konuda  tecrübe  sahibi  olmadıklarından  halk 

oylamasının amacını anlayamayacaklarını ileri sürmüştür (Yalçın, 2000: 317). 

 İsmet  Paşa  ise,  İngiltere’nin  Emir  Faysal  sorununda,  halk  oylamasına 

başvurduğunun  kabul  edilmesine  karşılık,  Musul  sorunu  gibi  daha  önemli  bir 

konuda,  halk  oylamasına  başvurmanın  mümkün  olmadığını  kabul  etmenin  güç 

olduğunu  belirterek,  bu  davranıştaki  açık  çelişkiye  dikkati  çekmiştir.  “Bir  plebisite 



başvurulmasının  reddi,  Türkiye’ye  karşı  savunulmakta  olan  davanın  zayıflığına  en 

inandırıcı kanıtıdır” diyerek İngiltere’nin savunduğu teze karşı duyduğu güvensizliği 

ortaya koymuştur (Yurdakul, 1975: 18). 

Musul  meselesini  halletmek  için  toplanan  İstanbul  Konferansı  1924’te  bir 

sonuç  alınamadan  dağıldı.  Bunun  üzerine  Curzon,  ikinci  metodu  uygulamıştır. 

İkinci metod ise;  konuyu  Milletler  Cemiyeti’nin  hakemliğine  havalesini  önerecektir. 

Sorunun  İngiltere’nin  etkisi  altında  olan  Milletler  Cemiyeti’ne  havalesi  demek, 

sorunun İngilizler lehine çözülmesi demekti. Türkiye üyesi olmadığı ve İngiltere’nin 

nüfuzunda  olan  Milletler  Cemiyeti’nin  Musul  sorununa  karıştırılmasını istemiyordu. 

Fakat  İsmet  Paşa,  barışın  bedelinin  Musul  olduğu  sonucuna  vardı.  Ona  göre, 

Musul  konusunda  İngiltere  ile  uzlaşılması,  diğer  konularda  İngiliz  desteğinin 

kazanılması  için  gerekliydi.  İngiltere’nin  desteği  ise,  barış  antlaşmasının 

imzalanabilmesi için zorunluydu. Eğer Türkiye askeri seçeneği değerlendirip Musul 

vilayetini doğrudan işgal etmeyi göze alamıyorsa o zaman Musul zaten kaybedilmiş 

demekti. İngiliz işgalindeki Musul, diplomasi masasında kazanılamazdı. İsmet Paşa 

Ankara’ya  dönmüş  ve  Türkiye’nin  Musul  politikası  TBMM’de  tartışmalara  yol 

açmıştır.  Hükümetin izlediği  politikayı  eleştiren ve  kuvvet  kullanarak  Musul’u  alma 

fikrini  savunan  milletvekillerine  cevap  için  söz  alan  Mustafa  Kemal  şöyle  diyordu; 

“…Bugün  Musul  meselesini  halletmek  istediğimiz  vakit  bu  meselede  karşımızda 



yalnız  İngiliz  değil;  Fransız,  İtalyan,  Japon  ve  dünyanın  bütün  düşmanları  vardır. 

Yalnız  karşı  karşıya  kaldığımız  zaman  İngilizlerle  karşı  karşıya  kalacağız…  Musul 

meselesini bugünden halledeceğiz, ordumuzu yürüteceğiz, bugün alacağız dersek, 

bu mümkündür. Musul’u  aldığımızı müteakip muharebenin hemen son bulacağına 

kani  olamayız.  Yani  bunu  ayrıca  konu  etmek  isterseniz  mahzurları  kendi  kendine 

ortaya  çıkar.”    Bu  değerlendirme  o  günkü  siyasi  koşullar  göz  önüne  alındığında 

gerçekliğin  bir  örneği  olduğu  görülür.  Türkiye,  İngiltere’nin  hayati  çıkarlarının 

bulunduğu  Musul  bölgesi  için  savaşın  henüz  bittiği  bir  sırada  yeni  bir  savaşa 

girerek  bütün  elde  ettiklerini  bir  anda  tehlikeye  atamazdı.  Yalnız  İngiltere  değil, 

diğer  bazı  ülkeler  de  kendi  çıkarları  için  Türkiye’ye  karşı  harekete  geçebilirlerdi. 

Ankara için barış anlaşmasının imzalanması öncelikti (Kurtcephe, 2003: 2). 

Daha  sonraki süreçte konu, Lord Curzon’un ikinci metoduna uygun olarak 

Milletler  Cemiyeti’ne  gitmiş ve  1926  Ankara  Antlaşması  ile  Türkiye  aleyhine  karar 

çıkmıştır.  Türkiye,  Milletler  Cemiyeti’nin  bu  kararına  tepki  gösterse  de  bu  kararı 

kabul etmek zorunda kalmıştır. 




VII. ULUSLARARASI TÜRK SANATI, TARİHİ ve FOLKLORU KONGRESİ/SANAT ETKİNLİKLERİ

65

 



Türkiye’nin  Milletler  Cemiyeti  kararlarına  dolaylı  olarak  verdiği  cevap, 

karardan  hemen  sonra  Sovyetler  Birliği  ile  Dostluk  ve  Tarafsızlık  Antlaşması 

imzalaması  olmuştur.  Böylece  Türkiye  bir  savaş  durumunda  Rusya’nın 

tarafsızlığını sağlamış oluyordu. Ancak karara çok da fazla bir tepki vermesi içinde 

bulunduğu koşullar gereği olanaksızdı. Türkiye’nin uluslararası ortamdaki yalnızlığı, 

Musul  sorununda  Avrupa  devletlerinin  İngiltere’yi  desteklemesi  göz  ardı 

edilmemesi  gereken  nedenlerden  biriydi.  Türkiye  uluslararası  arenada  daha  önce 

olduğu  gibi  Sovyetler  Birliği’ne  yaklaşarak  gidermek  istemiş  ancak  başarılı 

olamamıştır.  Çünkü  söz  konusu  anlaşmaya  göre  tarafların  herhangi  bir  ülke  ile 

savaşa  girişmesi,  diğer  devletin  yardımını  değil,  tarafsız  kalmasını  öngörüyordu. 

Türkiye,  İngiltere  ile  savaşa  girdiği  takdirde  Sovyetler  Birliği  fiili  destek 

vermeyecekti.  Ayrıca  1925  Şubatı’nda  meydana  gelen  Şeyh  Sait  isyanı  Musul 

sorununda  Türkiye’nin  iddia  ve  isteklerini  olumsuz  etkileyen  bir  başka  nedendir. 

Şeyh  Sait  isyanı  Musul’un  kaybedilmesinde  dolaylı  da  olsa  etkisi  olan  bir  olaydır 

(Keleş, 2007: 621). 

Türkiye’nin  Musul  sorununda  karara  fazla  tepki  verememesindeki 

nedenlerden bir diğeri ise İtalya faktörü olmuştur. İtalya’da iktidara gelen Mussolini, 

Türk- İtalyan ilişkilerinin iyiye doğru gittiği yönünde demeçler verse de İtalya, 1924 

ilkbaharında Rodos’a asker yığmaya başlamıştır. Bu durum Türkiye’de endişeli bir 

bekleyişin  yaşanmasına  sebebiyet  vermiştir.  Rodos’a  asker  yığılmasının 

zamanlaması  ise  dikkate  değerdir.  Türkiye  ile  İngiltere  arasında  Haliç 

Konferansı’nın  başlamak  üzere  olduğu  zamana  rastlamaktadır.  Haliç  Konferansı 

devam  ederken  ortaya  çıkan  İtalya  tehdidi,  Türkiye’nin  İngiltere  ile  sadece 

diplomatik  yollarla mücadele  etmesi ve  askeri  tercihi devre  dışı  bırakması  gibi  bir 

sonuç doğurmuştur (Çelebi, 2005: 663-664). 

Yapılan  Görüşmeler  sonucunda  5  Haziran  1926’da  Ankara’da  Türkiye, 

İngiltere ve Irak arasında Sınır ve İyi Komşuluk Antlaşması imzalanmıştır. Türkiye 

içte  istikrarı  sağlamak  ve  batılılaşma  çabalarının  sonucunu  almak  amacıyla 

Musul’dan  vazgeçmek  zorunda  kalmıştır.  Böylece  Musul,  İngiliz  mandası  altında 

Irak’a  bırakılmıştır.  Türkiye  her  ne  kadar  Musul’u  kaybetmemek  için  milletlerarası 

barış yollarının hepsini denese de uluslararası ortamdaki yalnızlığı ve içteki olaylar 

sorunun kendi lehine sonuçlanmasını engellemiştir. 



MUSUL 

SORUNU’NUN 

ÇÖZÜMÜNDEN 

SONRA 

TÜRK-İNGİLİZ 

İLİŞKİLERİ 

Musul  sorunun  halledilmesinden  sonra  iki  ülke  arasında  restorasyon 

dönemine  girilmiştir.  Bu  sorun  sonrasında  ilişkilerin  düzelmesi  zaman  almıştır. 

Çünkü bu iki ülke çoğu kez savaş noktasına gelmiş ve düşmanca ilişkiler uzun bir 

süre devam etmiştir. İlişkilerin düzene girmesi, iyileşmesi ise kademesel bir şekilde 

gelişmiştir. Ayrıca Avrupa dünyasında meydana gelen birtakım gelişmeler de bu iki 

ülkenin  yakınlaşmasını  sağlamıştır.  I.  Dünya  Savaşı  sonunda  imzalanan 

antlaşmalardan memnun olmayan Revizyonist grup ile bu anlaşmalardan memnun 

olan  Anti  Revizyonist  grup  olmak  üzere  Avrupa  dünyası  iki  bloğa  ayrılmış  ve 

revizyonist 

grubun 

yayılmacı 



siyaseti 

Türkiye 


ile 

İngiltere’yi 

birbirine 

yakınlaştırmıştır. Türkiye, Misak-ı Milli hedeflerinin çoğunu gerçekleştirdiği için ve o 

zamana  kadar  iç  problemlerle  uğraştığı  için  dış  politikada  gereği  gibi  faaliyet 

göstermediği  için  bu  tarihten  sonra  ‘’Yurtta  Barış  Dünya’da  Barış’’  ilkesi 

doğrultusunda  politikalar  yürütmüştür.  Bu  doğrultuda  ise  Anti  Revizyonist  gurubun 



Yüklə 3,89 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   28   29   30   31   32   33   34   35   ...   159




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə