VII. ULUSLARARASI TÜRK SANATI, TARİHİ ve FOLKLORU KONGRESİ/SANAT ETKİNLİKLERİ
68
almışlardır. Bu Türk- Yunan yakınlaşması Balkan Paktı’na en önemli dayanak
olmuştur (Türkiye, Yunanistan, Yugoslavya, Romanya) (Barlas, 2000: 276-277).
Türkiye, bu pakta katılarak İngiltere’nin gözünde bir kat daha büyümüştür.
Bu pakt, her ne kadar İtalya’nın çıkarlarına ters düşse de İngiltere’nin çıkarlarına
hizmet etmesi bakımından önemlidir. Bilindiği gibi Yunanistan’ın İngiltere
kontrolünde olması ve Türkiye’nin bu ülke ile girişimlerde bulunması ve bu ülke ile
barış içinde yaşaması, dolaylı yoldan Türk-İngiliz ilişkilerinde önemli bir aşama
kaydedilmesine vesile olmuştur.
1935 yılında İtalya’nın Ege’deki adalarda askeri tahkimata başlaması ve
ardından Habeşistan’a saldırması sonucu Doğu Akdeniz’de ortaya çıkan İtalyan
tehlikesine karşı İngiltere ve Türkiye birbirine yakınlaşmışlardır. Milletler
Cemiyeti’nin İtalya’ya karşı aldığı yaptırım kararlarına Türkiye de katılmış, bundan
dolayı İtalya tarafından Yugoslavya ve Yunanistan’la birlikte tehdit edilmiştir. Bunun
üzerine İngiltere, Fransa, Yugoslavya, Yunanistan ve Türkiye’ye, İtalya’ya
uygulanacak olan yaptırım kararlarına katılmalarından dolayı İtalya’nın saldırısına
uğrarlarsa yardım etme sözü vermiştir. “Akdeniz Paktı” adını alan bu ittifaka
Türkiye 22 Ocak 1936’da katılmıştır. Bu dönemden itibaren Türkiye ile İngiltere
arasında bir yakınlaşma siyaseti izlenmiştir. Bu siyasetin izlenmesinde Atatürk’ün
İngiltere ile iyi ilişkiler kurma düşüncesi de önemli bir rol oynamıştır (Türk Dış
Politikası: 273-274).
Türk-İngiliz ilişkileri 1936 yılından başlayarak bu süreç içerisinde artık
restorasyona doğru adımların net olarak atıldığı ve ilişkilerin geliştiği bir yola
girmiştir.
İlk
olarak
Montreux
Konferansı’nda
Boğazlar
sözleşmesinin
imzalanmasında İngiltere’nin Türkiye’ye yatkın bir tutum sergilemesi oldukça dikkat
çekicidir. İngiltere, Türkiye’nin 1933 yılından beri Boğazlarda güvenliğini sağlamak
için bu bölgenin silahlandırılmasına dair isteklerini Milletler Cemiyeti toplantılarında
ve silahsızlanma konferanslarında konuyu gündeme getirdiğinde bu konuya
kayıtsız kalmıştır. Ancak 1936 yılı Avrupa’daki buhranların artık gün yüzüne çıktığı
yıldır. İtalya ve Almanya’nın saldırganlaşan tutumları İngiltere’nin Boğazlar
konusunda kayıtsız kalmasının pek de mümkün olamayacağını göstermiştir. Çünkü
Türkiye’nin bu sürece kadar Boğazlar konusunda uygulamış olduğu politika pek
alışıldık bir politika değildi. Türkiye, İtalya ve Almanya’nın aksine sorunlarını
uluslararası görüşmeler ve anlaşmalar yoluyla çözümünden yana bir tavır
sergilemişti. Bu çabalarının sonucunda imzalanan Montreux Boğazlar Sözleşmesi
ile Türkiye Boğazları silahlandırma isteğini kabul ettirmiş oldu. 1937 ve 1939
yılındaki ilişkiler de ise tam olarak ittifaka doğru adımların atılacağı bir süreç
olmuştur. Türkiye Avrupa’daki revizyonist hareketlenmelere karşı Balkanlarda
güvenliği korumak için Balkan Paktı’nın kurulmasında öncülük ettiği gibi bu süreçte
de Ortadoğu’da da güvenliği sağlamak adına Sadabat Paktı’na katılmıştır. Bu pakt
ile beraber Türkiye ilk olarak Milletler Cemiyeti ikinci olarak Balkan Paktı ve üçüncü
olarak da Sadabat Paktı ile özellikle İngiltere ile dolaylı işbirliği süreci yaşamıştır.
Sadabat Paktı’nın imzalanmasından sonra Türkiye, 1937 yılında Akdeniz’deki
güvenliği sağlamak için Nyon Konferansı’na katılmıştır. Nyon Antlaşması aynı
zamanda İngiltere ile işbirliğinin ilk basamağını oluşturmuş ve bu konferansla iki
ülke ittifaka doğru giden bir yolu takip etmişlerdir.
VII. ULUSLARARASI TÜRK SANATI, TARİHİ ve FOLKLORU KONGRESİ/SANAT ETKİNLİKLERİ
69
SONUÇ
İngiltere, XVIII. yüzyılda Hindistan’ı fethetmesiyle birlikte devam ettirdiği
Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğünü koruma politikasını XIX. yüzyıl sonlarında
terk ederek Osmanlı Devleti’yle I. Dünya Savaşı’nda çatışma dönemine girmiştir.
Gerçekleştirilen bu savaş dönemi sonunda Türkler kendileri için hazırlanan barış
antlaşmasına itiraz ederek Millî Mücadele hareketini gerçekleştirmiştir. Atatürk
önderliğinde gerçekleştirilen Millî Mücadele hareketinin zaferle sonuçlanması ve
elde edilen kazanımların Lozan’da kabul ettirilmesinden sonra Türkiye için yeni bir
dönem başlamıştır. Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanmasıyla savaş halinde
olunan devletlere kendini kabul ettiren Türkiye artık bağımsız, modern bir devlet
olma yolunda adımlar atmaya başlamıştır. İste bu süreçte Türkiye’nin modern
devlet olma yolunda kendine model olarak aldığı İngiltere ile ilişkileri Lozan’dan
arta kalan en önemli meselelerden biri olan Musul sorununun çözümü ile
restorasyon sürecine girmiştir. İlişkiler 5 Haziran 1926 Musul sorununun
çözümünden sonraki dönemde bu sorunun gölgesinde kalsa da yavaşça ılımlı
sürece girmiştir. Bu iki ülke arasındaki yakınlaşma, özellikle 1930’lu yılların
ortalarında I. Dünya Savaşı sonunda imzalanmış barış antlaşmalarından memnun
olmayan Almanya ve İtalya’nın başını çektiği Revizyonist grubun Avrupa ve
dünyanın çeşitli yerlerinde izlediği saldırmacı, yayılmacı politikanın barışa ve bu iki
ülkenin çıkarlarına ters düştüğü için Türk-İngiliz yakınlaşması giderek artmıştır.
Daha sonraki süreçte Türkiye, Briand Kellog Paktı, Milletler Cemiyeti, Balkan Paktı,
Akdeniz Paktı, Sadabat Paktı gibi oluşumlara dahil olarak ve bu doğrultuda dış
politikada barışçı bir anlayış benimseyerek İngiltere ile olan ilişkilerini doğrudan ve
dolaylı yollarla pekiştirmiştir. Türkiye, bu şekilde hem Almanya ve İtalya
tehlikesinden korunmuş hem de Sovyetlere alternatif güçlü bir destekçi
kazanmıştır. İyi giden ilişkilerin en güzel meyvesi 1936’da Montro Boğazlar
Sözleşmesinde alınmıştır. İngiltere Türkiye’nin boğazlara sahip olması konusunda
Türkiye’ye destek vermiş ve Türkiye’nin bu konudaki hedefinin gerçekleşmesine ön
ayak olmuştur. Kısaca, kötü olan Türk-İngiliz ilişkileri zamanla büyük bir gelişme
göstermiş ve bu durum Türkiye’nin dış politikasını olumlu yönde etkileyerek
Türkiye’nin uluslararası alanda etkin, aktif olmasını sağlamıştır.
KAYNAKÇA
Alantan, Ö. Z. 2004. “Türk Dış Politikasında Milletler Cemiyeti Dönemi”, Türk
Politikasının Analizi, Faruk Sönmezoğlu (der.), Der Yayınları, İstanbul.
Akyol, T. 2008. ‘’ Ama Hangi Atatürk’’, Doğan Kitap, Ocak 2008, İstanbul.
Akarslan, M. 1984. ‘’Atatürk ve Türk Dış Politikası’’ Yüksek Lisans Tezi, Ankara.
Barlas, D. 2000 “ Atatürk Döneminde Türkiye’nin Balkan Politikası”, Berna
Türkdoğan (ed.), Atatürk Dönemi Türk Dış Politikası, Atatürk Araştırma Merkezi,
Ankara.
Criss, B. 2000. ‘’İşgal Altında İstanbul’’, İletişim Yayınları, İstanbul.
Gönlübol, M. ve Kürkçüoğlu, Ö. 2000. “Atatürk Dönemi Türk Dış Politikasına Genel
Bir Bakış”.Berna Türkdoğan (ed.),
Atatürk Dönemi Türk Dış Politikası, Ankara,
Atatürk Araştırma Merkezi.
Gök, D. 1998. “Atatürk’ün Dış Politika İlkeleri”, Selçuk Üniversitesi Atatürk İlke ve
İnkılâpları Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi, Ata Dergisi, Selçuk Üniversitesi
Basımevi, Konya.