VII. ULUSLARARASI TÜRK SANATI, TARİHİ ve FOLKLORU KONGRESİ/SANAT ETKİNLİKLERİ
75
alındığı, geniş ailelerin fertleri arasındaki kültürel farklılaşmadan kaynaklanan
sorunların gündeme getirildiği, geçim sıkıntısı ve kente göçen saf kişilerin
sahtekârlar tarafından dolandırılmasını ele alan komedi filmleri bu dönemde
beğenilmiştir. “1950’li yıllarda başlayan ve 60’larda dinamizm kazanan komedi,
1970’lerde Ertem Eğilmez’in Sev Kardeşim (1972), Köyden İndim Şehire (1974),
Gülen Gözler (1977) gibi filmleri ile doruk noktasına ulaşmıştır” (Güneş & Baylan,
2016:337). Kemal Sunal’ın Şaban tiplemesi bu dönemde ortaya çıkmıştır.
Karaktere dayalı bir komedi anlayışının ürünü olan Şaban, saflığı, komik mimik ve
jestleri ile beğenilmiştir.
1968 yılından itibaren ülke genelinde yayın yapmak amacıyla yayına geçen
Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT) sinema yapımcılarını izleyiciyi salonlara
çekme çabası içerisine sokmuştur. Bu amaçla, daha geniş kadrolara sahip komedi
filmleri çekilmeye başlanmıştır. “70’li yıllar Türk komedi sinemasının hem güldürü
oyuncuları bakımından hem de film konuları bakımından zenginleştiği ve
çeşitlendiği bir dönem olarak kabul edilebilir” (Şahinalp, 2010:82).
Türkiye’de 80’li yıllar pek çok toplumsal çatışma ile başlamıştır. Yaşanan
askeri müdahalenin ardından ekonomide ortaya çıkan liberalizasyon toplumsal
sorunların şiddetinin artmasına sebep olmuştur. Şehirlerde oluşan gecekondu
mahallelerinin kötü yaşam koşulları, insanların daha iyi yaşama ve daha fazla gelir
elde ederek buralardan kurtulma çabalarını konu alan komedi filmlerinin ortaya
çıkmasına sebep olmuştur. “80’li yıllar ‘Video işletmeciliği’nin başladığı ve
neredeyse her köşe başında bir video kasetçinin bulunduğu bir dönemdir” (Sevinç,
2014:101). Bu durum, video pazarı için elektronik kameralarla çekilmiş filmlerin de
yapılmasına sebep olmuştur. 80’li yıllarda zenginleşme ve vicdan ilişkisin
sorgulayan komedi filmleri ortaya çıkmıştır. Kemal Sunal gibi tiplemelere dayalı
komedi ile ünlenen oyuncular dönemin karakteristiğine uygun toplumsal
komedilerde boy göstermiştir. Yurt dışına, özellikle Almanya’ya yapılan göçler ve
oradaki Türklerin çelişkilerini anlatan filmler dönemin bir diğer ilgi çekici film
konusudur. “1988 yılında usta komedi yönetmeni Ertem Eğilmez Arabesk adlı
melodram parodisi ile bir milyon izleyici sayısını geçen ilk film olmuştur. Bu ve
bunun gibi başarıların ardından Yeşilçam’ın çöküşe geçmesi yine de kaçınılmaz
olmuştur” (Çöteli, 2016:272).
Televizyonun Türk komedisini etkilediği ikinci gelişme ise 1 Mart 1989’dan
itibaren Star 1 kanalıyla başlayan özel televizyon yayınlarıdır. TRT’nin yayınları ile
televizyon eğlencesine alışılması 90’lı yıllarda Türk komedi sinemasının
duraklamasına sebep olmuştur. Özel televizyonların ortaya çıkışı ise ilk yıllarda bu
duraklamanın etkilerini arttırdıysa da 1996 yılında çekilen Eşkıya filmiyle
başlayacak Türk Sinemasının yeniden doğuşu sürecinde komedinin önemli bir
unsur olmasının önünü açmıştır.
90’lı yıllarda sayısı günden güne artan özel televizyon kanalları genç
televizyon izleyicisini ve eski kuşak sinema izleyicilerini başta Turist Ömer ve
Şaban olmak üzere Türk Komedisinin önemli tipleriyle buluşturmuştur. 90’lı yıllarda
çok sesli yayıncılığın ortaya çıkması, demokrasi tartışmaları, ekonomik problemler
ve gelir adaletsizliği gibi halkı meşgul eden sorunların bu yayın organlarınca
gündeme alınmasını beraberinde getirmiştir. Söz konusu gündemle örtüşen
komedi filmleri özel televizyon kanallarının en çok izlenen programları arasında yer
almıştır. Kemal Sunal bu dönemde sinema sektörünün girdiği durgunluk nedeniyle
1999 yılına kadar sadece televizyon dizilerinde rol almıştır.
VII. ULUSLARARASI TÜRK SANATI, TARİHİ ve FOLKLORU KONGRESİ/SANAT ETKİNLİKLERİ
76
Genç izleyicinin komedi kahramanlarıyla tanıştığı Şener Şen’in başrolünü
oynadığı dram Eşkıya filmi ile başlayan süreçte, 2000’li yıllara gelindiğinde derinlikli
senaryosu olmayan, televizyon yıldızlarını beyazperdeye taşıyan komedi filmleri
üretilmiştir. “Başrollerinde gülme ve izlenme garantisi veren ünlü komedyenlerin
oynadığı Gora, Arog, Recep İvedik, Vizontele gibi film örneklerine rastlanmaktadır”
(Güneş ve Baylan, 2016:339). Televizyon ve sinema etkileşimi bu dönemin en
dikkat çekici verilerindendir. “2006 ile 2009 yılları arasında gösterime giren 192
Türk filminin oyuncularından %76 ila %85’i televizyon yapımlarında da oyunculuk
yapmıştır” (Behlil, 2010:4). Türk toplumunun önemli bir bölümünün kentlerde
yaşamaya başladığı bir dönemde, işsizlik, gelir dağılımı adaletsizliği ve eğitimsizlik
en önemli sorunlar arasında yer almıştır. Bireylerin toplumsallaşma sürecinde
yaşanan sorunlar, toplumsal normların işlevini yitirmesi gibi sorunlar dönemin
komedi tiplemelerinde görülmüştür. Karakter komedisi türünde olan komedi
filmlerinin de izleyiciyle buluştuğu bu yıllarda ortaya çıkan diğer bir tipleme ise
Recep İvedik’tir. Kendi başarısı ve zaferi için odaklanmış Recep İvedik asabi ve
toplumsal normları yıkma eğilimli bir bir komedi filmi tipidir.
2- Türk Komedi Filmlerin Tiplerin Değişimi
Türk toplumunda yaşanan sosyolojik temelli olarak yaşanan değişimler
1960’lı yıllardan günümüze komedi filmlerinde yer alan tipleri üzerinde de
değişikliklere neden olmuştur. Bu değişimi tiplerin tasarımında kullanılan “toplum
tarafından kabul edilmiş kuralları açıklayan, düzenlenmiş işaretlerden oluşan bir
sistem” (Ertan ve Sansarcı, 2016:37) olarak tanımlayabileceğimiz kodlarda da
görmek mümkündür.
2-1 Turist Ömer
İyi yürekli, yoksul ve kentte tutunmaya çalışan bir tip olarak ortaya çıkan
Turist Ömer (Sadri Alışık) ilk olarak 1964 yılında kendi adını taşıyan filmle
beyazperdede boy göstermiştir. Sevilen bir seriye dönüşen Turist Ömer filmleri
1965 yılında Turist Ömer Dümenciler Kralı, 1966 yılında Turist Ömer Almanya’da,
1969 yılında turist Ömer Arabistan’da, 1970 yılında Turist Ömer Yamyamlar
Arasında, 1971 yılında Turist Ömer Boğa Güreşçisi ve 1973 yılında Turist Ömer
Uzay Yolunda filmleriyle sürmüştür.
Turist Ömer, yırtık şapkası ve giysileri ile 1960’lı yılların kente göç eden ve
burada tutunmaya çalışan insan tipini yansıtmaktadır. Kıyafetlerindeki eskilik,
bolluk ve gömlek düğmelerini açık tutması ise rahat kişiliğinin bir yansımasıdır.
Yüzündeki gülümsemesi insanlara olan sevgisini ve merhametini göstermektedir.
Kullandığı dil, argo, beden dili ve selam verme biçimi yine ait olduğu toplumsal
kesimi yansıtırken bir taraftan da kendisini ezmeye çalışacaklara karşı kolay bir
hedef olmadığını gösterecek biçimdedir. Turist Ömer kendisini çoğunlukla saflığı ya
da dikkatsizliği yüzünden girdiği zor durumlarda bulmaktadır. Bunlardan iyi niyeti ve
şansı sayesinde kurtulmaktadır. En önemli özelliği kendisi dışındaki insanları
önemsemesi ve onlar için fedakârlık yapmaktan kaçınmamasıdır. Para ya da
herhangi bir maddi çıkar kendisi için önem taşımamaktadır. Elde ettiği parayı ve
rahatı etrafındaki insanlarla paylaşmaktadır. Çoğunlukla boğaz tokluğuna bir hayat
sürmektedir.