Demokratik Modernite



Yüklə 26,73 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə65/89
tarix21.06.2018
ölçüsü26,73 Kb.
#50576
növüYazı
1   ...   61   62   63   64   65   66   67   68   ...   89

132
denilen yapay ideoloji, kadro ve sınıf oluşumu 
bu temelde inşa edilmişti. Ayrıca PKK bu olu-
şuma öldürücü darbe vurmuştu. Çünkü Kürt 
kimliğinin kabulü ve özgürlüğünün tanınması 
bu oluşumun inkârı anlamına geliyor, en azın-
dan bu ölümcül politikaların terk edilmesini 
gerektiriyordu. İsrail’le yapılan antlaşmalar bu 
oluşum için hayati anlam ifade eder. Zaten Türk 
ulus-devleti Proto-İsrail olarak inşa edilmişti. 
KDP bağlamında da benzer bir Beyaz Kürt 
oluşumu inşa edilmeye çalışıldı. Aynı merkez 
hem Türklerde hem de Kürtlerde benzer ama 
aralarında çelişkiler bulunan iki güç yaratma-
yı varlıkları için (ABD ve İngiltere başta olmak 
üzere, Batının Ortadoğu’daki hegemonik çıkar-
ları ve İsrail’in güvenliği için) hayati önemde 
görmekteydiler. Kendilerine bağlı ama arala-
rında hep problemler olan bu iki güç bağlamın-
da bölgedeki çıkarlarını kollamak son derece 
akıllıca bir politikaydı. PKK’nin çıkışı, tarihsel 
olduğu kadar güncel geçerliliği de olan bu oyu-
nu bozuyordu. 1993 ve 1998’deki çözüm ve barış 
imkânının doğması bu oyunun sonu demekti. 
Onun için bu tarz bir çözüme müsaade edilme-
di. Büyük suikastlar ve komplolar düzenlendi. 
PKK’nin Kürtleri denetim altından çıkarıp, baş-
ta Türkler olmak üzere diğer toplumlar ve dev-
letlerle barıştırması, bu güçlerin Ortadoğu’da-
ki hegemonik oyunları ve çıkarlarının devamı 
açısından stratejik bir darbeydi. Gerekçelerini 
daha da kapsamlı biçimde sıralayabileceğimiz 
bu hususlar, 1998 komplosunun neden büyük 
ve stratejik amaçlı olduğunu yeterince kanıtla-
maktadır.”
3-Güncel-politik nedenler
9 Ekim komplosunun belirtilen ideolojik 
ve stratejik nedenleri kadar, tüm güçlerin gün-
cel-politik çıkarları da bu komplo içerisinde rol 
oynamalarının bir nedeniydi. Hatta birbirine 
karşıt gibi görünen güçler bile güncel politik 
çıkarlar üzerinden birbirlerine yakınlaştılar. 
Kimi güçler bu komplodan çıkar temelinde ya-
rarlanmak istediler, kimileri de çıkarları için 
komplonun içinde yer aldılar. Yoksa kırka yakın 
devletin tavrını ABD ve İngiltere’nin Ortadoğu 
çıkarları ve İsrail’in savunulması stratejisiyle 
açıklayamayız. Mesela Rusya Mavi Akım proje-
si ve 10 milyar dolarlık IMF kredisi karşılığında 
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ı Rusya’dan 
çıkardı. Yunanistan Ege ve Kıbrıs sorunu konu-
sunda TC’den önemli tavizler kopararak en et-
kili şekilde komploda yer aldı. İtalya’daki D’A-
lema hükümeti sorunu Avrupa’ya mal ederek 
bir çözüm bulmak istedi ancak gücü yetmedi. 
Ülke olarak da hükümet olarak da çıkarları tek 
başına bir şeyler yapmasına elvermedi. Kaldı ki 
ABD,  İngiltere ve Israil’in yaratmak istedikle-
ri yeni Ortadoğu için TC’ye ihtiyaçları vardı ve 
çıkarları temelinde TC’yi de yeniden bu politi-
kaya uygun olarak düzenlemeleri gerekiyordu. 
Bu anlamda komplo içinde yer alan tüm güçler 
güncel-politik çıkarları temelinde hareket edi-
yorlardı. Büyük ağabey ABD bir çark kurmuştu, 
onlar da bu çarkın bir dişlisi olup, çarkın orta-
ya çıkaracağı üründen faydalanmak istiyorlar-
dı. Zaten pek çoğunun bu çark dışında hareket 
etme gücü ve yetisi de yoktu. Bunun için kendi 
ulusal, uluslararası hukuklarını, toplumsal ah-
lak kurallarını çiğnemekte bir sakınca görmü-
yorlardı. 
9 Ekim uluslararası komplosunun nedenleri-
ni ortaya koyarken yetersiz yoldaşlıktan ve sah-
te dostluktan bahsetmeden geçemeyiz. Çünkü 
Kürt Halk Önderi, komplonun en temel nedeni 
olarak “yetersiz yoldaşlık”  ve “sahte dostluğu” 
göstermişti. Yani 20-25 yıllık mücadele görev-
lerini yerine getirmeyen, zaferi yaratmanın 
tüm imkânları olmasına rağmen, buna öncülük 
edemeyen ve gerekli taktik önderlik becerisi-
ni ortaya çıkarmayan, bu anlamda önderliğini 
yalnız bırakan, hedef haline getiren kadroların 
duruşu, komploculara umut ve güç vermişti. 
Bu duruşa bakan komplocular “Öcalan giderse 
PKK biter” düşüncesiyle doğrudan Sayın Öca-
lan’ı hedef aldılar. Bu da bir yana 1998 yılının 9 
Ekimine gelene kadar Kürt Özgürlük Hareketi-
nin ciddi, kalıcı kimi sonuçlara ulaşmaması için 
hiçbir neden yoktu. Sayın Öcalan’ın deyimiyle 
tek engel yoldaşlarının gerçekliği idi. 
Sahte dostluk konusunda ise Kürt Halk Ön-
derliği’ nin şu açıklamaları yeterince açıklayı-
cıdır. “Moskova’yı hemen tercih etmem, ‘Ne 
de olsa yetmiş yıllık bir sosyalizm deneyimi 
yaşadılar; ister çıkarları ister enternasyonalist 
tutum gereği olsun, beni rahatlıkla kabul eder-
ler’ inancından kaynaklanıyordu. Sistemin çö-
küşüne rağmen, moral açıdan bu kadar düşmüş 
olabileceklerini beklemiyordum. Liberal kapi-
talizmden çok daha kötü bir bürokratik kapita-
lizm çöküntüsüyle karşı karşıyaydık. En az Ati-
na’daki dostlar kadar Moskova’daki dostların 


133
tutumundan da hayal kırıklığına uğradık. Daha 
doğrusu, kurulu dost ilişkilerinin pek güvenilir 
olmadığı açığa çıkmıştı.”
Komplonun hedefleri
Bundan önceki bölümlerde komplonun ne-
denlerini ortaya koymaya çalıştık. Tabi komplo-
nun hedefleri nedenlerinden bağımsız değildir. 
Bu yüzden komplocuların esas amaç ve hedef-
leri temel noktalarda ortaya konuldu. O yüzden 
sonuç olarak konuyu, komplonun hedefleri bağ-
lamında toparlayıp özetlemek mümkündür.
9 Ekim komplosu, görünürde Kürt Halkı’na 
ve Önderliğine karşı yapıldı ama esasta Kürt 
Halkı kadar Türk Halkı’na karşı da düzenlen-
miş bir komploydu. Komplo ile Kürt Halk Ön-
deri TC devletine teslim edilecek, idam edilecek 
ve bu da Türk-Kürt savaşımını en derinlikli 
ve acımasız temelde yüzyıla yayacaktı. Döne-
min başbakanı Bülent Ecevit; “bize neden tes-
lim ettiler, anlayamadık” derken bu gerçekliği 
ifade ediyordu. Zaten TC devleti komplonun 
pratikleşme sürecinde fazla yer almadı. Ken-
ya’da kendilerine teslim edilen Kürt Halk Ön-
derini Türkiye’ye getirmek gibi çok sınırlı bir 
rolü oldu. Operasyon baştan sona ABD öncülü-
ğünde diğer ülkelerdeki Gladyo örgütlenmeleri 
üzerinden, NATO adıyla yürütüldü. Yani öyle, 
Türk Devleti’nin ayarladığı ya da içinde aktif 
rol oynadığı bir durum değildi.  ABD, İngiltere 
ve İsrail tarafından planlanıp, NATO üzerinden 
pratikleştirilen komployla, yüzyıllık Türk-Kürt 
çatışması hedefleniyordu. Böylece Kürt de Türk 
de hep zayıf kalacak, hep bu güçlere bağımlı 
kalacak ve hep bu güçler tarafından kullanıla-
caktı. Sayın Öcalan’ın “komplo, esasta histeri 
düzeyine varan şovenizme, havadan bir paket 
sunarak, tam bir 20. Yüzyılın arenada aslana 
yedirme Roma oyununu hazırlamıştı” tespiti, 
bu gerçekliğin en çarpıcı ifadesi oluyor. 
Diğer bir hedef ise direkt Kürt Halk Önde-
rinden intikam almaktı.  Adeta “sen misin bizim 
sistemimize başkaldıran. Sosyalizm bitti, ideo-
lojiler çağı bitti, kapitalizm ebedi olacak. Sen mi 
buna engel olacaksın” dercesine bir yaklaşımla 
komplo tezgâhlanıp yürütüldü. Kürt Halk Ön-
deri Öcalan kendi durumunu Kafkas Dağları’na 
çivilenen Prometheus’ la benzeştirirken bu in-
tikam hareketini ifade etmekteydi. Bu durumu 
Kürt Halk Önderi Öcalan AİHM’ e sunduğu 
savunmalarda çok çarpıcı ortaya koymaktadır.  
“Aslında her şey benim ölümüme göre ayarlan-
mıştı. Ağırlıklı olarak fiziki, bu olmazsa anlam 
itibariyle yok edilmem temel hedefti. Tüm dün-
yanın karşı taraf durumuna düşürüldüğü, en 
yakın dost ve yoldaşların bile hakim inançla-
rına ve moral değerlerine göre ‘şerefli bir ölüm’ 
den başka bir şey beklemedikleri bir acımasız-
lık kaderine göre düzenlenmişti. Asrın mantığı 
buydu. Dostun da, düşmanın da mantığı buydu. 
Duygu ve inançların donduğu nokta da bura-
sıydı. Her şey korkunç bir yalnızlığa mahkum 
ediyordu. Bir savaş kuralına göre ‘kurşuna di-
zilmek’ çok uzak bir ceza demeyeceğim, bir hak 
olarak görülmesine rağmen, bu hak bana tanın-
mıyordu. Uygarlık başka türlü intikam almak 
istiyordu”
Tabi bu durumu tarihte tüm büyük önder-
liksel çıkışlarda görmek mümkündür. İsa’nın 
çarmıha gerilişi, Hallac-ı Mansur’un derisinin 
yüzülüşü, Hz Hüseyin’in Kerbela’ da çöl orta-
sında tüm yakınlarıyla birlikte katledilişi, Pro-
metheus’ un zincirlenişi, Bruno’ nun yakılışı 
hep bu intikam ve ibretlik cezalandırma yakla-
şımlarının sonucudur. 9 Ekim Komplosuyla da 
Kürt Halk Önderliğine uygulanan da bu duru-
mun güncel uygulanışıdır 
Komplocu güçler, PKK’yi yaratanın bugün-
lere getirenin Önderliğinin olduğu gerçeğinden 
hareketle, Öcalan’ın imhası ya da esaretiyle 
PKK’yi de tasfiye etmeyi hedefliyorlardı. Kürt 
Halk Önderi bunu “başı götürüp gövdeyle oy-
nama” biçiminde tanımladı. Yani Önderliğin-
den sonra ya PKK teslim olacak ve dağılacak; 
ya da içten bölünüp parçalanarak uluslararası 
güçlerin maşası olup, sisteme eklemlenecekti. 
Bunun dışında seçenek tanınmıyordu. Komp-
lodan hemen sonra PKK’ye, ABD’li yetkililerin 
ağzından 6 aylık ömür biçilmişti. Bunu gerçek-
leştirmek için de hem içten, hem dıştan yoğun 
saldırılar yapıldı. Ancak Öcalan’ın İmralı du-
ruşu, Kürt Halkının Önderliğine görkemli ser-
hıldanlarla sahiplenişi, yetersizliklerine rağmen 
PKK’ li yoldaşlarının fedailik ve Önderliğini 
ateşten çemberle korumaya almaları, komplo-
cuların tüm bu beklentilerini boşa çıkarmıştı. 
Artık İmralı’da, dağda, ovada, Kürdistan’da, 
Avrupa’da, dünyanın dört tarafında Apocu Çiz-
gi ile komplocuların amansız mücadelesi başla-
mıştı. Günümüzde de esasta yürüyen mücadele 
komplocu çizgi ile Apocu Çizgi arasındadır. 


Yüklə 26,73 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   61   62   63   64   65   66   67   68   ...   89




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə