EvrimTeorisi indd


Tanrı İnancı, Dinler ve Evrim Teorisi



Yüklə 3,27 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə117/171
tarix06.05.2018
ölçüsü3,27 Mb.
#41533
1   ...   113   114   115   116   117   118   119   120   ...   171

Tanrı İnancı, Dinler ve Evrim Teorisi

361

yaklaşımın en makulü ve dinler ile bu teori arasındaki geri-

limleri çözmeye en uygun pozisyon olduğunu savunuyorum.

İNSAN RUHU MADDEDEN 

AYRI BİR CEVHER Mİ?

Diğer bir tartışma konusu ise insanın, mahiyet bakımın-

dan mı yoksa derece bakımından mı hayvanlardan farklı ol-

duğuna dairdir. Evrim Teorisi’nin insanın hayvanlardan de-

rece bakımından farklı olduğunu, dinlerin ise insanın mahiyet 

bakımından hayvanlardan farklı olduğunu söylediğine dair 

yaygın bir kanaat vardır. Bu kanaati taşıyanların bilmesi ge-

reken iki önemli nokta vardır ki; bu noktaların her ikisi de, 

‘mahiyet-derece farkı’ arasındaki bir tartışmanın ‘Evrim Te-

orisi-dinler’ arası bir gerilime taşınmasının yanlış olduğunu 

göstermektedir.

1.  Evrim Teorisi’ne inananların tümü, insanlarla hayvan-

lar arasında sadece derece farkı olduğunu söylemezler.

2.  Teistlerin hepsi de insanlarla hayvanlar arasında mahi-

yet farkı olduğunu savunmazlar.

Birinci madde açısından en çarpıcı örnek, doğal selek-

siyonlu Evrim Teorisi fikrini Darwin’le beraber ortaya atan 

Wallace’ın, daha önceki bölümlerde görüldüğü gibi insanın 

zihnini ve ahlaki kimliğini ‘mahiyet farkı’ ile açıklamasıdır. 

Diğer yandan kimi teistler de ruh ile bedeni ayrı iki cevher 

olarak görmemişler; insanın ayrı bir cevher olan ruha sahip 

olması anlamında hayvanlarla mahiyet farkı bulunmadığını 

savunmuşlardır.

647


 Platon’un ve Descartes’ın felsefelerinde 

‘ruh’, insan bedeninden farklı ve bedenden bağımsız bir cev-

here sahiptir. Kur’an’da ise ‘ruh’ ve ‘nefs’ diye ayrı terimler 

647  Erkan Yar, Ruh-Beden İlişkisi Açısından İnsanın Bütünlüğü Sorunu, s. 43-49.




Evrim Teorisi, Felsefe ve Tanrı

362

geçse de bunların iki ayrı cevhere (farklı mahiyet unsuruna) 

karşılık gelip gelmediği tartışmalı bir husustur. 

Burada karşımıza çıkan sorun, daha önce de en temel tar-

tışmalarda karşılaştığımız sorundur. Bu sorun ‘teistik ontoloji-

nin imkânlarının genişliği’ şeklinde isimlendirilebilir. Bir teist 

açısından Tanrı isterse canlılık, düşünme, hissetme ve ahlaki 

davranma gibi özelliklere maddi cevherden bağımsız ayrı bir 

cevher olan ‘ruh’u yaratarak imkân verir; isterse sayılan tüm 

bu özellikleri maddi cevhere (toprak ve suya) vererek maddi 

cevheri ‘ruhlandırır’. Bu ikinci bakış açısına göre, Tanrı, mad-

deye, enerjiden atomik partiküllere, bu partiküllerden kimyevi 

bileşiklere, bunlardan da canlı organlarına geçişte bahşettiği 

yeni özellikler kazanma yeteneğini, insanı ‘ruhlandırırken’ de 

bahşetmiştir. Buna göre, maddi cevherin, kendisiyle ruhlu in-

sanın ve canlıların oluşturulabilmesine olanak tanıyan potan-

siyelle yaratıldığı söylenmektedir.

Teistler, ister insanda maddi olan ve olmayan iki cevher, 

isterse maddi tek cevher kabul etsinler, kendi kabullerinin 

aksi olan şıktaki yaratılışın da Tanrı için mümkün olduğunu 

kabul etmelidirler. Bu durum teistlerin, canlıların birbirlerin-

den evrimleşerek yaratıldığını kabul etsinler veya etmesinler, 

kendi kabullerinin aksi şıkkının da Tanrı için mümkün oldu-

ğunu kabul etmelerine benzemektedir. Fakat bir materyalist 

ontoloji, bu imkânların aynısına sahip değildir. Madde dışında 

bir cevher olmadığını savunan materyalist-ateistler, mutlaka 

ayrı bir cevher anlamını taşıyan ‘ruh’u inkâr etmek zorunda-

dırlar. Teistler için ise asıl önemli olan maddi cevher dışında 

Tanrı’nın varlığıdır, insan ruhunun ayrı bir cevhere sahip olup 

olmaması temel kritik nokta değildir. Dualist sistemle adı öz-

deşleşen Descartes bile Tanrısal cevherin yanında ruh ve be-

den cevherlerinin önemsizliğini ve Tanrı’ya bağımlılığını 




Tanrı İnancı, Dinler ve Evrim Teorisi

363

vurgulamıştır.

648

 Sonuç olarak ateist bir yaklaşımla Evrim 



Teorisi’ni savunanlar, madde dışında ayrı bir cevher olarak, 

insanın veya diğer canlıların ruhunu inkâr etmek zorundadır-

lar. Teistler ise Evrim Teorisi’ni ister inkâr ister kabul etsin-

ler, her iki durumda da, ruhun ayrı bir cevher olduğunu ka-

bul veya reddedebilirler. Daha önceden görüldüğü gibi nasıl ki 

teistler açısından Evrim Teorisi’ni kabul etme, reddetme veya 

bu teoriye karşı bilinemezci bir tavır içinde kalma imkânları 

varsa; aynı imkânlar ruhun bağımsız bir cevher olup olma-

dığı hususunda da geçerlidir.

Ruhun bağımsız bir cevher olup olmadığı üç farklı düz-

lemde ele alınabilir. Bunlardan birisi felsefi, öbürü bilimsel 

açıdan konunun incelenmesidir. Bu iki çalışma alanını ayrı 

olarak ele almak mümkün olsa da günümüzde biyoloji ala-

nındaki bilimsel verilerin öncülüğünde bilişsel bilimcilerin ve 

zihin felsefecilerinin, birbirlerini yakından takip ederek yap-

tıkları çalışmayı tek bir araştırma alanı olarak da kabul ede-

biliriz. Üçüncü düzlem olan dinlerin teolojisi, ruhun ayrı bir 

cevher olup olmadığı alternatiflerinden her birini kabullene-

bilecek imkânı ontolojisinde taşıdığından, bu iki çalışma ala-

nından gelecek verilerden çekinmesi için bir neden olamaz. 

Günümüzde insanın beden dışı bir cevhere sahip olup olma-

dığı, insan zihninin sırf materyalist bir yaklaşımla açıklanıp 

açıklanamayacağına dair tartışmalar hararetle devam etmek-

tedir.


649

 Tasarımla ilgili 5. bölümde ‘ruh’ ister ayrı bir cevher 

olsun ister olmasın, insan zihninin materyalist bir indirgeme-

cilik ile açıklanamayacağını göstermeye çalışacağım.

Bu konuda gündeme gelen bir tartışma noktası Kutsal 

Metinler’den gelen verilerin dualist (iki cevherci) bir inancı 

648 Descartes, Meditasyonlar, s. 159.

649  J. Searle, Zihnin Yeniden Keşfi, çev: Muhittin Macit, Litera Yayıncılık, İstanbul 

(2004).



Yüklə 3,27 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   113   114   115   116   117   118   119   120   ...   171




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə