Tasarım Delili
449
daha da komplekstir; yani tesadüfen oluşma olasılığı daha da
düşüktür. Ayrıca bu hücre, çoğalma gibi çok kompleks bir iş-
levi yerine getirmeden -bunun sonucunda oluşacak canlılar
da yaşayabilmelidir ve çoğalabilmelidir- de bu yapı canlılık
özelliğini kazanmaz.
Hücrenin içindeki fonksiyonların yerine gelebilmesi için
hücrenin ve çoğalma sonucu oluşan yeni hücrelerin kontrollü
bir şekilde enerji kullanabilmesi de gerekmektedir. Dış or-
tam ile iç ortamı ayıran hücre-zarı gibi bir yapı da canlılık
için şarttır. Sayılan özelliklerin bir tekini bile canlı bir hüc-
reden eksiltemeyeceğimiz ve bu canlı, bunlardan tekinin ek-
sikliğinde var olamayacağı için ‘hayalî ilk basit canlı’ indir-
genemez kompleks bir sistemdir.
Biyoloji profesörü Michael Behe, ‘indirgenemez kompleks’
(irreducible complex) sistemi şöyle tarif eder: “Temel bir işleve
katkıda bulunan, hayli uyumlu, etkileşim içinde olan parçalar-
dan oluşmuş ve herhangi bir parçanın çıkarılması durumunda
sistemin işlevinin fiilen sona erdiği bir sistemdir. Daha genel
bir ifadeyle ‘indirgenemez kompleks’ sistem, birbirleriyle etki-
leşim içinde olan ve herhangi birinin çıkarılması durumunda
sistemin artık çalışmayacağı öğelerden oluşan bir sistemdir.”
745
‘İndirgenemez komplekslik’ ile bir sistemin varlığı için bir-
çok aşamanın her birinin mutlaka gerçekleşmesi gerektiği ve
bunlarda bir eksiltmenin mümkün olmadığı ortaya konduğun-
dan; böylesi bir yapı için olasılık hesaplaması yapılırken her
bir olasılık birbirleriyle çarpılır. Örneğin en basit canlı örne-
ğinde 250-400 proteinin her birinin oluşma olasılığını, bu pro-
teinlerin şifrelerinin de bu canlıda bulunma olasılığını, can-
lının protein sentezleyebilme olasılığını, canlının üreyebilme
olasılığını, canlının enerji sağlama ve kullanabilme olasılığını;
745 Michael J. Behe, Yaşamın Temelindeki Tasarımın Kanıtı, çev. Orhan Düz, (Ta-
sarım içinde) Gelenek Yayınları, İstanbul (2005), s. 119.
Evrim Teorisi, Felsefe ve Tanrı
450
birbirleriyle, eksiltme yapmaksızın çarpmamız gerekir ki bu
canlıda rastgele bir şekilde tüm bunların oluşabilme olasılı-
ğını elde edelim.
Böylesi bir olasılık açmazından kurtulmak için Leslie Or-
gel gibi sadece RNA’larla başlangıç önerenler (RNA-World) ol-
duğu gibi, Freeman Dyson gibi sadece proteinlerle başlangıç
önerenler de olmuştur.
746
RNA’lı başlangıcı doğru kabul etsek
bile, proteinleri sentezleyecek RNA’ların tesadüfen oluşma ola-
sılığı proteinler kadar düşüktür.
Ayrıca doğada ne proteinlerin olmadığı bir ortamda faa-
liyet gösteren RNA ve DNA, ne de proteinlerden oluşan ve
şifresi olmayan (RNA ve DNA) bir canlı gösterilebilir. Böyle
bir canlı olmadığı gibi laboratuvar ortamında manipülasyonla
bile böylesi bir canlılık başlangıcı oluşturulamamaktadır. En
önemli sorun tavuğun mu yumurtadan, yumurtanın mı tavuk-
tan çıktığı değildir; önemli olan yumurtlama kabiliyetine sahip
bir tavuğun olmasıdır. Üreyemeyen bir canlı türü var olamaz;
diğer tüm canlılık özellikleriyle beraber üremenin de baştan
var olması gerekir. Tesadüfen oluşması imkânsız olan en basit
canlının bir an için oluştuğunu varsaysak bile; bu canlı üre-
yemediği durumda hayatı son bulacak ve kendisiyle beraber
canlılık da yok olacaktır. Proteinler canlıyı canlı yapan faali-
yetleri mümkün kılarlar, en basit şekli bile çok kompleks olan
üreme için ise proteinlerin şifresinin de canlıda var olması ve
canlının bu şifreyi kullanarak kendini çoğaltabilme özelliğine
sahip olması gerekir.
Bir amino asidin şifresi 3 çiftli bir nükleotid dizisiyle kod-
ludur. Var olan 4 tane nükleotid olduğunu düşünürsek bir sıra:
4 x 4 x 4 = 64 farklı şekilde oluşabilir (bazı amino asitleri bir-
den fazla sıra şifrelemektir.) Sonuçta bir amino asidin, canlı-
larda kullanılan amino asitlerden biri olmasının olasılığı 1/20
746 Paul Davies, The Origin of Life, 105-114.
Tasarım Delili
451
iken, bu amino asidin şifresinin doğru oluşma olasılığı olan
1/64 bundan daha düşüktür; fakat kabaca, bir proteinin amino
asit diziliminin doğru oluşmasıyla şifresinin doğru oluşma ola-
sılığını aynı kabul edebiliriz.
Örnek olarak biraz önce ele alınan 400 amino asitli bir pro-
teini düşünelim. Bu proteini tesadüfen oluşturmaya bütün ev-
rendeki hammadde ve zamanın yetersiz kaldığını gördük. Fa-
kat iş bu kadarla da bitmemektedir. En basit canlı için bile bu
protein gibi 250-400 tanesinin oluşması gerekmektedir hem
de bu 250-400 proteinin hepsi aynı zaman diliminde, aynı
noktada buluşmalıdır. Üstelik bu da yetmez; bu 250-400 pro-
teinin bir hücre oluşturacak şekilde birleşmesi ve enerji, bes-
lenme gibi sorunları çözmesi gerekmektedir. Bütün bu ola-
sılıklardan daha da imkânsız olan ise; bu 250-400 proteinin
şifresinin, bu proteinlerle beraber aynı noktada buluşması ve
‘en basit tek hücreli canlı’nın üremesinin sağlanmasıdır.
Görüldüğü gibi, ‘en basit canlı’ olarak kabul edilen, Evrim
Teorisi’nin tüm canlıların atası olarak öngördüğü canlıyı bile
natüralist-ateist bir anlayışla açıklamaya olanak yoktur. As-
lında doğada bu kadar basit bir canlı yoktur; bilinen en basit
tek hücreli canlılar bile binlerce proteine sahiptir. Fakat ola-
sılıklardan gerekli olanlarını bilinçli bir şekilde seçen, kud-
reti yüksek, amacı belli bir Tasarımcı için, tesadüfen oluşması
imkânsız olan olasılıkları gerçekleştirmekte herhangi bir so-
run bulunmamaktadır.
CANLILARDA İNDİRGENEMEZ
KOMPLEKS YAPILAR
Darwin, eğer küçük değişimlerin birikimiyle oluşması-
nın mümkün olmadığı herhangi bir organ gösterilebilirse
Dostları ilə paylaş: |