Tasarım Delili
473
kodlu olması gerekir. Fakat bu, bunun nasıl oluştuğu hakkında
bir açıklama değildir, aslında bu olgu, natüralist-ateist yakla-
şım için tam da sorun olan yerdir. Hücredeki basit bir işlev
için gerekli bir molekülün bile genlerde tesadüfen kodlu ol-
ması matematiksel açıdan imkânsızdır. Birbirleriyle alakasız
iki türün birbirleriyle ilişkileri gibi kompleks bir fenomenin,
her iki türün de genlerinde tesadüfen kodlu olduğunu ve bu
iki türün tesadüfen bir araya gelip yaşamlarını sürdürdükle-
rini kabul etmek ise hiç mümkün değildir.
Balıkların dişlerini temizleyen balıklardan, bağırsaklar-
daki parazitlere kadar birçok ortakyaşam örneği vardır. Zo-
runlu ortakyaşam tasarım delili için en ilginci olsa da diğer
ortakyaşam örnekleri de göz ardı edilmemelidir. Sonuçta tür-
lerin ortaya çıkışının teker teker izah edilmesi kadar türlerin
beslenme, korunma ve ortakyaşam gibi ilişkilerinin de açık-
lanması natüralist-ateist yaklaşım için aşılması imkânsız so-
runlardır. Fakat türlerin bedensel oluşumlarını ve ilişkilerini
kudreti ve bilgisi çok yüksek, bilinçli bir Güç ile açıklayan
tasarım delili için araştırmalar ilerledikçe daha çok ortaya çı-
kan komplekslik ve çeşitlilik ilave deliller oluşturmaktadır.
Canlılardaki beslenme, korunma ve ortakyaşam ile ilgili
fenomenler, türlerin diğer türler gözetilerek tasarımlandığını
gösterir. Türlerin, özellikle eşeyli üremesi ise türlerdeki bir
cinsin (dişi) diğer cins (erkek) gözetilerek tasarımlandığı ile
ilgili sayısız deliller sunar. Aslında çeşitli eşeysiz üreme şe-
killeri (ikiye bölünme, çoğa bölünme, tomurcuklanma, reje-
nerasyon, sporla çoğalma) de hayli kompleks olmakla birlikte
eşeyli üreme biçimleri daha da kompleks bir yapı gösterir.
Eşeyli üremeyle çoğalan on binlerce türde erkeklerin ve di-
şilerin üremeyi sağlayan organları birbirlerine uygun olarak
tasarlanmıştır. Bu tasarımda canlıların uyarılmaları, organ-
ların biçimsel uyumları, erkek organının ereksiyon olması,
Evrim Teorisi, Felsefe ve Tanrı
474
dişi organının oluşacak zigotu gerekli şekilde muhafaza ede-
rek rahme ulaştıracak şekilde olması, rahmin yavruyu taşıya-
cak ve besleyecek şekilde olması gibi birçok ayrıntının hepsi-
nin birden üremeyi sağlamaya uygun şekilde olması gerekir.
Eğer bu aşamaların her birini mikro seviyede teker teker
incelersek karşımıza çıkan komplekslik inanılmaz boyutta ola-
caktır. Örneğin eşeyli üreme yapan türlerin dişi ve erkekle-
rinin birbirleri tarafından uyarılmalarını ve birbirleriyle seks
yapma isteklerini ele alalım. Cinsel uyarımın beyin kimyasın-
daki karşılığı ve bununla ilgili hormonsal düzenlemeler çok
karmaşıktır. Moleküler seviyede bu oluşumlar öyle bir şekilde
olmaktadır ki on binlerce türde kendi karşı cinsine karşı uya-
rılma olmaktadır; bu uyarılma hiç olmayabilirdi veya bir at
bir kestane ağacına, bir fare bir ineğe, bir arı bir keçiye karşı
cinsel arzu hissedebilirdi. Bu nasıl bir tesadüftür ki cinsel bir-
liktelik yoluyla çoğalan on binlerce türün dişi ve erkekleri ara-
sında bir çekim oluşabilmektedir? Uyarılmadaki uyuma ise
organlardaki uyum da katılmakta ve cinsel birleşme olmakta-
dır. Bundan sonraki aşamadaki uyum belki de önceden sayı-
lan tüm uyumlardan daha komplekstir; erkeğin sperminin ve
dişinin yumurtasının birleşmelerinden ve yeni canlıyı oluştu-
racak zigotu meydana getirmelerinden bahsediyorum. Birbir-
leriyle çiftleşen türlerin sperm ve yumurtaları da tam birbir-
lerine göre tasarımlanmıştır. Yeni canlıyı oluşturacak zigotun
oluşumu gerçekten de çok karmaşık bir süreçtir; bu zigotun
daha sonra canlı bedeninin göz, kulak, kalp, kıl, diş gibi farklı
hücrelerini nasıl inşa ettiği hâlâ biyolojinin en büyük muam-
malarından birisidir.
Bu kadar çok canlı türünün içinde dişiler ve erkekler ara-
sında sağlanan tüm bu kompleks ve harika uyumlar tasarım
delilini destekler. Böylesi bir uyumun, doğada bu kadar çok
defa, binlerce türün kendine has enteresan özellikleriyle beraber
Tasarım Delili
475
ortaya çıkması natüralist-ateist yaklaşımla açıklanamaz. Fa-
kat tasarım delili, türlerin dişileri ve erkekleri arasındaki tüm
uyumların, kudreti çok yüksek ortak bir Tasarımcı (Tanrı) ta-
rafından oluşturulduğunu söylediği için; canlıların üremesiyle
ilgili bu olgular tasarım deliliyle uyumludur.
TÜRE HAS ÖZELLİKLER: ARI ÖRNEĞİ
Natüralist-ateist bir Evrim Teorisi anlayışını savunanlar,
canlılardaki göz, kanat, beyin, beş parmaklılık gibi birçok
özelliği, ortak atadan alınan mirasla ve bu mirasın değişime
uğramasıyla açıklamaya çalışırlar. Ortak atada özelliklerin
ortaya çıkışını ise tesadüfe, bu özelliklerin korunmasını ise
yaşam mücadelesinde sağladıkları avantajdan dolayı elen-
memelerine bağlarlar; böylece olasılık sorunundan mümkün
olabilecek en basite indirgemeyle korunmaya çalışırlar. Bu-
raya kadar, bu mümkün olabilecek en basite indirgeme kabul
edildiğinde bile, tesadüfün bir alternatif olamayacağı ve ola-
sılık sorunundan kaçışın olmadığı işlendi. Burada ise natü-
ralist-ateist anlayış açısından önemli bir sorunun daha altını
çizmek istiyorum. Canlılar dünyasında birçok türün kendi-
lerine mahsus öyle özellikleri vardır ki bu özelliklerin ortak
bir atayla açıklanması mümkün değildir, çünkü bu özellik-
lere sahip olan ve bahsedilen türün atası olduğu iddia edile-
bilecek bir canlı yoktur.
Türlerin kendilerine mahsus özellikleri, özellikle türlerin
davranışlarında gözlemlenir. Türlerin, davranışlarını sağlayan
özelliklere doğuştan sahip olduklarını düşünürsek, natüralizme
göre bu özelliklerin türlerin genlerinde kodlu olması gerekir.
Bu tip özellikleri birçok kişi ‘içgüdü’ diye isimlendirir; fakat
hayvan davranışlarını ‘içgüdü’ diye nitelemek sadece konuya
bir başlık atmaktır, ‘içgüdü’nün nasıl oluştuğu ise açıklama
Dostları ilə paylaş: |