Evrim Teorisi, Felsefe ve Tanrı
166
göstermek için türlerin sabit olmadığını, türlerde bazı deği-
şiklikler bulunduğunu göstermek yetmeyecektir. Fakat bir tür-
den diğerine değişim olurken, kanadı olmayan bir sürüngenin
kanadının çıkıp da yeni bir tür oluştuğu veya memeli olma-
yan bir canlının memeli başka bir türe dönüştüğü gösterile-
bilirse, Evrim Teorisi’nin diğer görüşlere göre daha üstün ol-
duğu ispatlanabilir. Görüldüğü gibi bir türün içinde farklılıklar
olması, hatta birbirine çok yakın iki türün ortak bir atadan
veya atalardan melezleşme veya değişim yoluyla oluştuğunun
iddia edilmesi; Evrim Teorisi’ni savunanları diğer görüşlerin
hepsinden ayırt eden özellik değildir. Canlılar dünyasında kü-
çük değişimlerin (mikro mutasyonların) gözlenmesinin Evrim
Teorisi’nin delili olduğu söylenemez; ancak bir türden önemli
ölçüde farklı bir türe, cinse, familyaya veya takıma geçişi sağ-
layacak büyük değişimlerin oluştuğu; bunun gerek bir anda
gerekse küçük değişimlerin birikmesiyle mümkün olduğu gös-
terilebilirse, Evrim Teorisi’ni diğer görüşlerden ayırt eden id-
dialarının delilinin bulunduğu söylenebilir.
Darwin’in hayvan yetiştiricileriyle ilgili gözlemleri Evrim
Teorisi’nin ayırt edici bir delilini sunmaz.
364
Çünkü hayvan
yetiştiricileri, daha çok süt veren bir ineğin veya daha iri bir
koyunun nasıl yetiştirildiğini gösterebilmelerine karşın yep-
yeni özellikleri olan bir cinsin oluşumunu gerçekleştirmemiş-
lerdir. Aynı şekilde yeni Darwincilerin üzerinde en çok deney
gerçekleştirdikleri sirke sineği (Drosophila) ile ilgili deney-
lerde de yepyeni özellikleri olan bir cins elde edilememiştir.
365
Yeni bir cinsin oluşumuna dair bir gözlemin olmadığını,
Evrim Teorisi’nin en önemli teorisyenleri de kabul eder-
ler. Yeni bir cinsin oluşumu uzun tarihsel bir süreci gerek-
tirdiği için, bunun gözlemlenmesinin mümkün olmadığını
364 Charles Darwin, Origin of Species, s. 71-100.
365 Theodosius Dobzhansky, Evolution, Genetics and Man, s. 83.
Evrim Teorisi'nin Değerlendirilmesi
167
söylerler.
366
Fakat teori adına dile getirilen bu savunma, yeni
türlerin veya türlerin altında birleştiği cinslerin, familyaların,
takımların oluşumunun gözlemlenememesinin teoriyi yan-
lışlamak için yeterli sebep olmadığının dile getirilmesinden
öteye geçemez. Oysa Evrim Teorisi’nin, Mendel veya Buffon
gibi biyologların ileri sürdüğü alternatiflerden gözlem teme-
linde (soyut akıl yürütme değil) delile sahip olduğunun iddia
edilebilmesi için muhakkak farklı yeni cinslerin, familyaların
diğer türlerin değişmesi sonucu oluşabildiğine dair gözlemsel
delile ihtiyaç vardır. Çünkü Evrim Teorisi’ni, kendisinin dı-
şındaki canlıların orijinine yönelik biyolojik yaklaşımlardan
ayırt eden nokta budur. Evrim Teorisi’nin ‘gözlemlenebilme’
kriterine uyan bir teori olması için, onun yanlışlanamayaca-
ğını söylemek yetmez, önemli olan bu teorinin ayırt edici id-
dialarını doğrulayan olguları göstermektir. “Andromeda galak-
sisinde zürafalar yaşamaktadır” diye bir önerme kurarsak bu
önermeyi de kimse yanlışlayamaz, oysa bu önermenin ‘göz-
lemlenebilme’ kriteriyle desteklenmesi için yanlışlanamaz ol-
ması yetmez, bu önermeyi destekleyecek gözlemlere ihtiya-
cımız vardır. Ernst Mayr’ın, Evrim Teorisi’ni savunmak için;
evrimin uzun bir süreçte gerçekleştiği için gözlenemeyeceğini
söylemesi, bu teorinin gözlemsel destekten yoksun olduğunun
bir itirafı olarak anlaşılmalıdır.
Charles Darwin, tümüyle Baconcı ilkelere bağlı bir şekilde
çalışmalarını gerçekleştirdiğini söylemiştir.
367
Baconcı ilkelere
göre bilimsel metot tümevarıma dayanmalıdır; tikel bir veya
birkaç olgu gözlendikten sonra tümevarmakta acele edilme-
melidir. Tikel gözlemlerin bir araya getirilmesi ile aşamalı
bir şekilde tümevarıma ulaşılmalıdır. Darwin’in açıklamaları,
bilgi teorisinde (epistemolojisinde) ve bilimsel metodolojisinde
366 Ernst Mayr, Populations, Species and Evolution, Harvard University Press,
Cambridge (1990), s. 279.
367 Wilma George, Darwin, s. 48.
Evrim Teorisi, Felsefe ve Tanrı
168
gözlemi ve tümevarımı benimsediğini göstermektedir, Ba-
concı ilkeleri takip ettiğini söyleyerek bu seçimini göstermiş-
tir. Oysa yepyeni özellikleri olan bir cinsin oluştuğuna dair tek
bir gözlem bile mevcut olmaması, Darwinci yaklaşımın Ba-
concı ilkelere uygun olduğu iddiasını zora sokmaktadır. Ba-
concı ilkelere uyan bir teoride şöylesi özellikler beklenmelidir;
yepyeni özellikleri olan birçok farklı cinsin evrim ile oluştuğu
gözlendikten sonra, bu gözlemlerden hareketle bütün türlerin
ve cinslerin evrimleştikleri söylenmelidir. Tür içi varyasyon-
ların veya birbirlerine yakın türlerin ortak atadan oluştukları
ve birbirlerine değiştikleri, Evrim Teorisi’ni kabul etmeyen bir-
çok düşünürün de benimsediği olgulardır. Bu yüzden kendi
içinde çiftleşerek izole bir gen havuzu oluşturan arılar, Dro-
sophilalar veya köpek türleri izole gen havuzları olan türlerin
oluşumunun gözlemine örnek olarak verilebilir; fakat bunla-
rın hiçbiri teorinin asıl büyük iddiası olan yepyeni organların,
yepyeni özelliklerin oluşumunun gözlemi olarak sunulamaz.
Evrim Teorisi’nin, türlerin bağımsız yaratılışına veya kö-
kensel türlerden (cinslerden, familyalardan) diğer türlerin ya-
ratıldığı fikrine karşı gözlemselliği temel kriter alan bir bakış
açısından destek sağlaması için mutlaka bir cinsten, familya-
dan veya takımdan diğerine dönüşümün gösterilebilmesi ge-
rekir. Olguculuğa dayanan bir bilgi anlayışı bu tip bir süre-
cin gözlemlenmesini, Baconcı ilkeler ise gözlenen süreçlerin
çeşitliliğini ve tümevarım metodunun naif bir şekilde uygu-
lanmamasını gerektirir. Örneğin suyun birçok defa ısıtıldı-
ğında kaynaması gibi gözlem olgularından hareketle “ısıtılan
su kaynar” şeklinde basitçe ifade edilebilecek tümevarımsal
fiziki bir ifadenin Baconcı kriterleri karşıladığı söylenebilir.
Fakat canlılar tarihinin doğası, suyun kaynaması gibi kanatla-
rın oluşumunu veya canlılardaki radar sisteminin oluşumunu
gözlemleme imkânı vermemektedir. Ernst Mayr gibi en ünlü
Dostları ilə paylaş: |