Imanın Şubeleri
227
arkadaşlığının zaruretine olan kesin inancıyla, yanına gelmek
için yolculukların yapıldığı Huccetu’l-İslâm olduğu hâlde, bir
arkadaş bulmak için malı, makamı ve dünyayı terk ederek
yola çıkmıştır. Geylânî de şu sözleriyle aynı öğüdü vermekte-
dir: “Dinindeki hastalığına şifa olmak için benden şu ilacı al ve
onu kullan, sana afiyet gelecektir. Senden öncekiler kalplerin
ve dinin tabipleri olan velileri ve salihleri bulmak için doğuyu
ve batıyı dolaşırlardı. Onlardan birini bulduklarında ise, on-
dan dillerinin hastalıklarını tedavi edecek ilacı isterlerdi.”
126
Merhum Geylânî, Kitap ve sünnete uymayı ve Allah’ı ta-
nıyanlarla sohbette bulunup arkadaşlık yapmayı teşvik ederek
bunları söylemektedir: “Kitap ve sünneti bilen ve her ikisiyle
amel eden üstadlara koş. Onlar hakkında güzel zan sahibi ol,
onlardan öğren, huzurlarında edepli ol, onlarla edepli geçin,
o zaman iflah olursun. Kitaba, sünnete ve bu ikisini bilen üs-
tadlara uymazsan ebediyen iflah olmazsın. Sen, ‘Kendi görü-
şüyle yetinip başkasına ihtiyaç duymayan kişi sapıtır’ sözünü
hiç duymadın mı? Senden daha bilgili olanların sohbet ve ar-
kadaşlığı ile nefsini daha da güzelleştir.”
127
Şeyh Abdulkadir Geylânî, Allah’ın inayet elinin Allah’a
giden yolda yürüyeni (salik), Allah’ın kendisine doğru çek-
mesi hâlini anlatarak şunları söylemektedir: “Ey oğul! Bir de
ancak aziz ve celil Hakka ulaşıp O’nun kapısında durduktan
ve müfrid kimseler denilen -Allah’ı bilen ve Allah’ı çokça zik-
reden üstadlar olan- naiblerin kapısında durup orada bek-
ledikten sonra ancak açığa çıkan bâtıl hususlar vardır. Bu
sebeple sen, aziz ve celil Hakkın kapısına varıp da edeple ve
başını önüne eğerek -sürekli huşu ile- beklemeyi sürdürecek
olursan, kalbinin yüzüne kapı açılır, onu çeker, yakınlaştırır,
126 el-Fethu’r-Rabbânî, s. 160.
127 el-Fethu’r-Rabbânî, s. 162
Nebevî Yöntem
228
uykusundan uyandırır. Gözlerine inme çeker, onu mücevhe-
rat ve süs eşyalarıyla süsler, onu sevindirir, ona güven ihsan
eder, onunla konuşur, onunla söyleşir.”
128
Kısacası kitap, tamamıyla eşsiz hikmetlerle doludur.
Kardeşlik Akdi
Allah’ı bilmeye şevk duyan, Allah’tan başka her şeyden
ümidini kesmiş olan, tam anlamıyla yalnızca Allah’a muhtaç
olduğunun bilincinde olan ve O’na yakınlaştıracak kaynakla-
ra susamış olan üstün gayret sahiplerinin az bulunması dolayı-
sıyla bizler de ihsan ve irfanın yoluyla ilgili söylediklerimizden
daha geniş açıklamalar yapmak isteriz. Bu, aslında Allah’ın
saygı duyulmasını istediği önemli bir alan olmakla birlikte in-
sanlar bunu bırakıp geçmektedirler. Biz de Allah’ın kendilerini
yalancıların deccalliklerinden ve cahillerin şüpheye düşüren
tutumlarından korumuş olduğu, tarikat meşayihinin kitapları-
na işi havale ediyoruz.
Salih selef, salih kimseler olacaklarını ümit ettikleri kim-
selerle Allah yolunda kardeşlik akdi yapagelmişlerdir. Allah
yolunda kardeşlik akdi de bir çeşit sohbettir (arkadaşlıktır). Bu
ise öğrencilik, dostluk (halillik) ve belirli bir istikamete yön-
lendirilmiş sülukten (yaşayıştan) daha aşağı bir mertebedir.
Bizden önceki âlimlerimiz ve salih şahsiyetlerimiz, hayır ehli
kimseleri çokça ziyaret eder, onlarla karşılaşmanın bereketi-
ni umar ve birbirlerine dua etmeyi karşılıklı tavsiye ederlerdi.
Gerek yalnız kaldıkları zamanlarda, gerek başkalarıyla birlikte
oldukları hâllerde, gerekse de teheccütlerinde Yüce Allah’ın
huzurunda birbirlerini hatırlarlardı.
128 el-Fethu’r-Rabbânî, s. 267.
Imanın Şubeleri 229
Yapılandırılmış ve cihad eden bir cemaatte bu bağın yay-
gın ve sağlam olması gerekir. Çünkü mü’minlerden bir cema-
at, Yüce Allah’a yalvarıp yakararak ve niyaz ederek işlerini arz
edip O’ndan hep aynı talepte bulunsalar, yüce Mevlalarına
aynı şikâyetlerini arz etseler ve onların her biri, kardeşlerinin
ihtiyacını O’nun kapısında takdim etseler, keremiyle ve lütfuy-
la O’nun duaları kabul etmesi daha çok ümit edilir.
Rabıta Duası
Bu dua, Şeyh Hasan el-Bennâ’nın “Rabıta virdi” adını
verdiği, aslında mü’minler arası kardeşlik akdinin müşahhas
bir şekli ve amelî bir uygulamasıdır. Bizler, mü’minleri bir
cemaat içerisinde birbirine rabtetmek (bağlamak) için rabı-
ta duasının zorunlu olduğunu görüyoruz. Defalarca oturup
kalkmak ile rabtetme anlamı yayılıp namazda, ortak olarak
yapılan amellerde bağlayıcı (rabtedici) duada Allah’ın huzu-
runda defalarca durulacak olursa, artık arkadaşlık, cemaat ile
bir araya gelip kavuşmuş olur. Cemaat de bir şekilden ibaret
kalmaz, arkadaşlık da bireysel bir arkadaşlık olmaktan çıkar.
Her bir mü’minin -ki daha üstün olan, Rabbimizin dün-
ya semasına inip “Tevbe eden ve dilekte bulunan kimse
var mı?”
129
diye bizi çağırdığı zamanlarda yapılmasıdır- rab-
tedici (bağlayıcı) rabıta duasını, Fatiha sûresi ile başlayıp son-
ra kendi günahları için Allah’tan mağfiret dileyerek, kendisi,
anne-babası, aile halkı, çocukları ve akrabaları adına dünya
ve ahiretin hayrını istemesi, Allah’ın Rasûlü’ne, Allah’ın diğer
nebi ve rasûllerine salât ve selam getirmesi sonra da raşid ha-
lifelerle ashab-ı kirama, Allah Rasûlü’nün eşlerine ve zürriye-
tine salât ve selam getirmesi, ardından tâbiîne, ümmetin salih
129 Buhârî, Teheccüd 14; Tirmizî, Salât 329; Ahmed bin Hanbel, II, 267, 419,
487, 504.
Dostları ilə paylaş: |