XəZƏr universiteti erciyes universiteti



Yüklə 3,79 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə145/179
tarix23.01.2018
ölçüsü3,79 Kb.
#22108
1   ...   141   142   143   144   145   146   147   148   ...   179

313 
 
dandır) en bildik yetiştirme etkisidir. Şüphesiz ki, temel sorun televizyon gerçekliği-
nin asıl gerçeklikten uzak olmasıdır (Laughey, 2010: 47-49).  
Gerbner, televizyonu modern toplumları şekillendiren bir güç olarak görmek-
tedir. Çok fazla televizyon izlemenin gerçek hayattan çok televizyon programların-
daki dünyayla tutarlı tutumları ektiği düşünülür. Televizyon bir hikaye anlatısı ola-
rak sembolik dünyamıza hakimdir ve kafamızın içindeki imajları o belirler (Yaylagül 
2006,  64-65).  Asıl  sorun  izleyici  kavramının  gerçekliğine  dair  tanımlamalardadır. 
Bu tanımlar hem farklılaşmakta hem de sıkça değişmektedir. Sosyal ve kültürel de-
ğişimler  izleyici  pratiklerini  şekillendirmekte;  teknoloji  ve  toplumdaki  bir  dizi 
değişiklik  de  izleyici  doğasını  değiştirmektedir  (McQuail,  1997:  4;  Livingstone, 
2003: 4). Televizyon, sadece bir aktarıcı ya da toplumsal değişimin bir ‘etkileneni’ 
olarak değil, aynı zamanda bir ‘oluşturucusu’ olarak da sistem içerisinde aktif işlev 
yüklenmişlerdir. Modern dünyanın en güçlü ‘anlam üretim merkezi’ olan televizyon, 
ele  aldığı  herhangi  bir  olguya  kendi  gerçekliğini  dayatma  konusunda  son  derece 
başarılıdır.  Modern  toplumların  en  önemli  sosyalizasyon  aracı  olan  televizyonun, 
çalışma kapsamında, gerçeği yansıtmadığı aksine kendi yapısal özellikleri doğrul-
tusunda yeniden ürettiği görüşünden hareket edilmektedir.  
Sonuçta medya temsillerinin bu şekilde değerlendirilmesi, bir olayın, kişinin 
veya  durumun  medyada  ne  şekilde  yansıtıldığını  ifade  etmekten  öte,  bir  olayın, 
kişinin ya da durumun medyada nasıl anlamlandırıldığı, nasıl tanımladığı, farklı han-
gi anlamlar dışlanarak, bastırılarak veya marjinalleştirilerek bazı tanıma ulaşıldığı 
meselelerini  ifade  etmektedir(Çam,  2008:  199).  Bu  anlamda  temsil;  sözlü,  yazılı 
veya  ikonik  göstergeler  kullanarak  gerçek  maddi  dünyada  zaten  varolan  şeyleri 
kodlayan ya da onları yansıtan bir süreç değil, tam da bu anlamlandırma sürecine 
anlam üreterek ve anlamların değişimine olanak sağlayarak katılan bir süreçtir. Hall, 
bu temsil yaklaşımını inşacı temsil yaklaşımı olarak adlandırmaktadır (akt. Çelenk, 
2005: 81-83). Medya mesajlarının tümü inşa edilmiştir, medyanın gizlenmiş değer 
ve görüşleri vardır ve medyadaki mesajların büyük çoğunluğu kazanç ya da güç elde 
edebilmek için düzenlenmiştir. Medya esasen gerçeği yansıtmaz, özel amaçları olan 
ürünler sunar. Bu ürünlerin başarısı görünürdeki doğallıklarında yatar. Kurgu gibi 
durmazlar. Ama öyledirler ve pek çok farklı kısıtlama ve karar mekanizmaları neden 
böyle  olduklarıyla  ilgilenmiştir.  Medya  mesajları  itinayla  seçilmiş,  düzenlenmiş, 
gözden geçirilmiş ve kurgulanmış yapılardır. Her ne kadar gerçek gibi görünse de 
bize sergilediği dünya gerçek olan değil, gerçeğin medya tarafından temsil edilmiş 
biçimidir (İnceoğlu, 2011: 20).  
 
3. GERÇEKLİK YANILSAMASI: KADININ MEDYADAKİ 
SORUNLU TEMSİLİ (ILLUSION OF REALITY: MIS-REPRESENTATION 
OF WOMEN IN MEDIA) 
Temsil etme, aktif bir seçme ve sunma, yapılandırma ve biçimlendirme işidir. 
Televizyonun belirlediği gündem ve medyatik gerçeklik içinde birtakım toplumsal 
temsillerin inşası söz konusudur. Televizyon haberlerinde yapılandırılan/ kurgulanan 
temsillerde, bazı kimlikler ön plana çıkarılırken, bazı kimlikler de arka planda bıra-
kılmaktadır. Ve bu temsiller aracılığıyla oluşturulan gündem çerçevesinde toplumda 


314 
 
bir sosyal hegemonya alanı oluşturulmaktadır. Bu kapsamda gerçekleri yansıttığını 
söyleyen anaakım medyada kadının temsili de hep sorunlu bir alan olarak karşımıza 
çıkmaktadır. Bu durumdan oldukça rahatsız olan kadın hareketleri, kadının medya-
daki temsilinin en çok anne, eş ve cinsel nesne olarak işlenmesine karşı hep tavır 
almıştır.  Ancak,  az  olmakla  birlikte  kadının  medyada  meslek  sahibi  olarak  farklı 
yaşantılarla temsil edildiği durumlar da vardır. Bu durumlarda bile genellikle medya 
farklı kadın tiplerini ve farklı kadın yaşamlarını dişilik paydası altında ortaklayarak, 
erkek egemen ideolojinin ideal kadın imgesini yeniden üretir. Bu kadının en önemli 
özelliği, dış görünüşüdür. (Gencel-Bek ve Binark, 2000: 14)  
1980  yılında  Butler  ve  Paisley  radyo,  televizyon,  günlük  gazeteler,  süreli 
yayınlar ve sinema alanında yapılan içerik analizlerinin bütünsel bir değerlendirmesi 
niteliğinde  medyada  kadınların  temsili  konusunda  bir  cinsiyetçilik  ölçeği  oluştur-
muşlardır. Bu ölçekten hareketle kadın temsillerine dair beş grup belirlemişlerdir: 
1.  Aptal,  suskun,  seksi  ya  da  inleyen-  kurban  konumundaki  nesne-  kadın 
(“aşağı it” tipi) 
2. Rolünü yerine getiren ve hayatında evini, yuvasını hep temel alan, eş, anne, 
sekreter, hemşire vb. kadın (“yerinde tut” tipi) 
3. Geleneksel rolüyle mesleğini birarada yürüten kadın (“iki yer ver” tipi) 
4.  Erkeklerle  eşit  kadın  (ki  bu  tip  70’li  yılların  televizyonunda  çok  ender 
rastlanan vemutlaka bekâr olarak çizilen bir kadın tipidir) 
5.  Belli  kalıplara  sokulmamış  (stereotipleştirilmemiş)  kadın  (ya  da  erkek); 
burada rollertersine çevrilmiş ya da alışılmışın dışında olabilir (akt. Tanrıöver, 2012: 
157).  
Kadınların  medya  izleme  grubu  MEDİZ’in  “Medyada  Cinsiyetçiliğe  Son” 
kampanyası kapsamında 2008 yılında Türkiye’de yürüttüğü araştırmada da radyo, 
gazete ve televizyondaki kadın temsilleri incelenmiş ve medyanın genelinde kadın-
ların aleyhine cinsiyetçi söylemin önceki çalışmalarda olduğu gibi devam ettiğini 
ortaya  koymuştur.  Bulgular  yaklaşık  her  iki  temsilin  birinde  (%  45)  kadınların 
“doğal-eşit varlık” olarak sunulduğunu işaret etmektedir. Bunu eşite yakın oranlarla 
3. sayfa-magazin nesnesi ve eş, anne, fedakar kadın kategorileri izlemektedir. Gü-
nümüzde geniş kitlelere ulaşan yaygın medyada kadınların daha çok melodramatik 
öğe (3. sayfa), magazin malzemesi ya da herhangi bir haberi görselleştirmede araç 
(konu  mankeni)  olarak  temsil  edildikleri  görülmektedir.  Metinlerin  içeriklerine 
bakıldığında, haber metinlerinde kadınların yer alma oranı yüzde 21 ile yüzde 32 
oranında  değişmekte  ancak  temsil  biçimleri  incelendiğinde,  haberin  temel  öznesi 
olarak ve yaşamın farklı alanlarında (siyaset, ekonomi, iş yaşamı, vb.) erkeklerle eşit 
konumda  temsil  edilen  kadınlara  dair  haberlerin  sayısının  2  haftada  birkaç  adeti 
aşmadığı  gözlenmektedir.  Kadınların  daha  çok  görünür  oldukları  basın  ve  yayın 
ortamlarında ise daha çok 3. sayfa ya da magazin nesnesi olarak temsil edildikleri 
göze çarpmaktadır (MEDİZ, 2008).  
Medya temsillerinde erkeklerin kadınlara göre daha sıklıkla rol aldığı, ekran-
larda daha çok görüldüğü uzun yıllardır dile getirilmiştir. Eleştirilerle birlikte, medya 
yapıtlarında kadınlara daha sık yer verilmeye başlanmıştır. Ancak dikkatler bu kez 
kadınların ekranda nasıl temsil edildiğine yönelmiştir. Kadınları genellikle ev işleri 


Yüklə 3,79 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   141   142   143   144   145   146   147   148   ...   179




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə