XəZƏr universiteti erciyes universiteti



Yüklə 3,79 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə143/179
tarix23.01.2018
ölçüsü3,79 Kb.
#22108
1   ...   139   140   141   142   143   144   145   146   ...   179

309 
 
TELEVİZYON ANA HABER BÜLTENLERİNİN İKONOGRAFİK       
ANALİZİ: KADININ YERİ VE TEMSİLİ 
Semra Civelek 
Vahit İlhan 
 
1. GİRİŞ (INTRODUCTION) 
Son on yılda internet ve mobil iletişim sistemleri gibi yeni iletişim teknolo-
jilerinin  kullanım  oranları artmış;  bununla  bağlantılı olarak  medya  endüstrisi  çık-
tılarının takibi de büyük oranda bu mecralara kaymıştır. Özellikle genç izleyiciler 
dijital teknolojilerlemedyayı takip ederken, geri kalan büyük çoğunluk ise geleneksel 
medyayı  takip  etmeye  devam  etmektedir.  Yeni  medyaya  duyulan  yoğun  ilgiye 
rağmen  toplumsal  belleğin  şekillenmesinde,  anlam  haritalarının  oluşmasında  ve 
gündelik hayatta gündemin belirlenmesinde geleneksel medya etkisini büyük oranda 
korumaktadır. Her ne kadar gün boyu izleyiciler internet üzerinden gelişmeleri takip 
etseler  de  gündemi  belirleyen  yine  gazete  manşetleri  ve  televizyon  ana  haber 
bültenleri olmaktadır. Bu kapsamda televizyon ana haber bültenleri ile ilgili yapılan 
çalışmaların büyük oranda önemini koruduğunu söyleyebiliriz.
1
 Dış dünyaya karşı 
temel  yargıların  oluşmasında  önemli  bir  noktada  duran,  gerçekliği  yansıttığını  ve 
bunu  yaparken  tarafsız  bir  yayıncılık  anlayışıyla  hareket  ettiğini  iddia  eden  tele-
vizyon haber bültenleri aynı zamanda eleştirilerin odağı durumundadır. En çok eleş-
tirilen yanı ise; televizyon haber bültenleriyle bize dış dünyaya ait gerçekliklerin tam 
olarak sunulmadığı, hatta sözü edilen bu gerçekliğin büyük ölçüde çarpıtıldığıdır.  
Günümüzde,  insanlara  medya  tarafından  iletilen  bilgiler,  insanların  kendi 
özgün gözlemleriyle elde ettikleri bilgilere oranla kat kat artmış; bu yüzden dış dün-
ya  ile  ilgili  kendi  başımıza  edindiğimiz  bilgilerin  oranı  her  geçen  gün  azalmıştır. 
Medya günümüzde sadece bilgi ve haber iletmemekte, dolaysız bilgi denilen yaşantı 
deneyimlerimize  de  yön  vermektedirler.  Bu çerçevede  araştırılması  gereken  soru, 
medyanın  gerçekliğin  yansıtılması  veya  kurulması  süreçlerindeki  rolünün  ne  ol-
duğudur. İletişim çalışmaları alanında medyanın gerçeklik üzerindeki etki ve işlev-
lerini ele alan araştırmalarda iki soru cevaplanmaya çalışılmaktadır: Bunlardan biri, 
medyanın dış dünyadaki olay ve olguları nesnel, dengeli ve yansız biçimde yansıtıp 
yansıtmadığı, diğeri ise medyanın gerçekliği inşa edip etmediğidir (Çebi, 2003: 112). 
Medya sadece gerçekliği aktaran ya da yansıtan, çarpıtan, bozan, kaynağını gerçek-
likten alan bir araç olarak değerlendirilmemelidir; medya bunun ötesinde gerçekliğin 
kurulmasına doğrudan müdahale eden bir yapıdır (Çam, 2008: 214-215). Bu dönem-
de  iletişim  çalışmaları  alanında  kültürelci  perspektiflerin  hakim  olması,  medya 
                                                        
1
Televizyon programlarına yönelik yapılan niceliksel araştırmalarda Türkiye’de en çok izlenen tele-
vizyon program türü ‘haber ‘olarak belirlenmektedir. RTÜK’ün 2009 yılında 2 bin 570 kişiyle 
yaptığı  anket  çalışmasında  televizyon  programlarının  izlenme  sıklığı  ile  ilgili  verilere  bakıl-
dığında, yüzde 93. 7 ile ‘haberler’, yüzde 86. 2 ile ‘yerli diziler’ ve yüzde 61. 8 ile ‘dinî program-
lar’, izleyiciler tarafından izlenen program türleri içinde en yüksek orana sahiptir. 2006 yılında 
yapılan araştırma sonuçlarına göre, ‘izlenen’ program türleri açısından ‘haberler’ yüzde 88. 1, 
‘yerli diziler’ yüzde 71. 9 ve ‘dinî programlar’ yüzde 60. 6 değer almaktaydı (RTÜK, 2009: 19).  


310 
 
temsilinin ‘inşacı’ olduğu, başka bir deyişle, toplumsalı yansıtmaktan çok inşa ettiği 
görüşünü öne çıkarmıştır (Çelenk, 2010: 230). Diğer yandan iletişim kuramlarında 
dilin öneminin belirginleşmesi, medyanın sadece bir aktarıcı gibi nötr, yansız bir araç 
olduğunun düşünülmemesini; gerçekliğin kurulmasında bizzat zihnin, düşüncelerin 
ve dilin de etkili olduğunun farkedilmesini getirmiştir. Artık toplumsal ve siyasal 
dünyada, yansız, nesnel ve mesafeli bir iletişim olasılığı düşünülememektedir (Hall, 
2005: 119). StuartHall’e göre temsil etme kavramı yansıtmaktan farlıdır; bir seçme 
ve sunma, yapılandırma ve biçimlendirme söz konusudur. Aynı zamanda haberler, 
varolan  anlamları  aktarmaz;  anlam  oluşturur  yani  gerçekliği  inşa  ederler;çalışma 
kapsamında da bu yaklaşım benimsenmektedir.  
Gün boyunca her an izleyiciye bir şeyler anlatan televizyon, bir öykü anlatıcısı 
olarak imgelem dünyamıza hakim olur ve zihnimizdeki imajların belirlenmesinde 
önemli bir rol oynar. Televizyonda gördüğümüz, olan bitenin görüntüsü değil, se-
çilmiş, kurgulanmış ve anlatılmış bir görüntüdür. StuartHall’un (1973) getirdiği mo-
dele göre, televizyon haberleri bize basitçe olan biteni anlatmamaktadır. Medya bir 
hammadde olan olayı bir ürün olan habere dönüştüren kurumsal ajandır. Neyin haber 
değeri taşıdığına karar veren zımni mekanizmalar, ideolojik ve mesleki kodlar vardır 
ve haber ya da enformasyon her zaman bu kodlar içinde eklemlenir ve iletilir. Bu 
sorunsalın amacı, medya mesajlarının son çözümlemede ekonomik ve siyasal elit-
lerin işine yarayan bir ideolojik ve simgesel dünya kurmakta olduğunu göstermek-
tedir; ama medyada bu doğrudan yollarda değil dolaylı yollarla, yani dilsel, görsel 
ve retorik mekanizmalar, ideolojik ve mesleki kodlar aracılığıyla gerçekleşir. Med-
yanın kurduğu ideolojik ve simgesel dünya hep belli sorunlar koyuyor ve gündemleri 
belli biçimde formüle ediyor, başka sorunları ve gündemleri ise dışarıda bırakıyorsa, 
bu açık sansür mekanizmalarıyla değil, dilsel ve retorik yollarla, örtük kurumsal ve 
dilsel varsayımlar ve kodlar sayesinde yapılmaktadır (Mutman, 1995: 36).  
Hall vd. (1981)’ne göre, günlük haber üretimi rutinleri içinde güvenilir kay-
nakların durum tanımlarına sürekli bağımlı olan medya, habere konu olan olayları 
siyasetçilerden, bürokratlardan, özel örgütlerin üst düzey yöneticilerinden ve uzman 
olarak tanımlanan kişilerden almaktadır. Basının gündemini belirleyen bu kaynaklar 
olayın birincil tanımlayıcılarıdır. Medya haberleri aktarırken olayla birlikte birincil 
kaynakların durum tanımlarını da aktarır ancak bu aktarma eyleminde medya tam 
olarak pasif değildir. Meslek pratikleri, profesyonel değerler ve göreli özerkliğini 
kullanan medya nesnel, tarafsız, dengeli, olayla yorumun ayrıldığı bir yöntem izle-
yerek ve seçici bir yaklaşımla birincil tanımlayıcıların söylemlerini yeniden ele alır. 
Gazeteciler  ham  materyali  kendi  yayın  politikalarına,  okuyucunun  beklentilerine 
göre yeniden yazarak birincil tanımlayıcıların söylemlerini halk diline dönüştürmüş 
olur.  Medya  iktidar  sahipleri  ve  halk  arasında  bir  dolayımlayıcı  rolündedir.  Med-
yanın göreli özerkliği iletilen içeriğe duyulan güveni ve meşruluğu artırmakta böy-
lelikle  medya  iletilerinin  doğal  görünmesi  sağlanmış  olmaktadır  (akt.  Şeker  ve 
Şeker, 2011: 520).  
Haberlerin özü itibariyle diğer türlere (diziler, reklâmlar vs.) benzediği ifade 
edilse  de;  izleyiciler  haberlerin,  eğlendirmek  amacıyla  oluşturulan  diğer  medya 
çıktılarından farklı olduğunu düşünmektedirler. Bu düşünce Potter’in ifadesinde yer 


Yüklə 3,79 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   139   140   141   142   143   144   145   146   ...   179




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə