B A S I N
K ı l ı ç l ı o ğ l u d a n M e k t u p
eni Sabah gazetesinin İdare Meclisi Başkanı Safa Kılıçlıoğludan bir mek
tup aldık. Bir mektup. Savcılık eliyle gönderilmiş bir tekzip değil. An
laşılan, bazı dostluklarının kapısı kapandığından beri Safa Kılıçlıoğlu ga
zeteler aleyhinde savcılıklara çok imzalı müracaatlar yapmanın pek mak
bul hareket olmadığını anlamış. Bravo! Hakikatleri anlamanın daima fa-
ziletli bir tarafı vardır.
Mektubu, aşağıda aynen, tek virgül eksiksiz bulacaksınız. Bu, mes
leğin en basit bir şiarını da Kılıçlıoğluya hatırlatırsa, tabii sevincimiz iki
kat olacak. Zaten, bunun haricinde, Kılıçlıoğlunun mektubunun bütün
AKİS okuyucuları tarafından doyum olmaz bir tadla okunacağı da mu
hakkaktır.
Yalnız, Kılıçlıoğluya monolog söyletmektense kendisiyle diyalog yap
mayı tercih ettik. Onun fikirlerinin altına, bugün böyle fikirler ifade et
mesinin bizde uyandırdığı ihtisasları pek küçük notlar halinde kendisine
duyurmayı faydalı bulduk. Böylece Kılıçlıoğlu yeni tutumunun şimdilik
uyandırdığı intibaın neden ibaret bulunduğunu da görür ve hayale kapıl
mazsa kendisini sukutu hayallerden korumuş olur.
Akis Mecmuası Yazı İşleri Müdürlüğüne,
Mecmuanızın bir çok nüshalarında bir fırsatını bu
lup, eğri doğru benden bahsedişinize aldırış etmiyor
dum. Adımın sizi çok meşgul etmesini pek hayretle
karşılamıyordum. Fakat 20 Ocak 1960 tarih ve 286 sa
yılı nüshanızda bu devamlı meşguliyetinizin çok ileri
gittiğini görerek, sizi hatalı bilgilerden, okuyucularını-
za yanlış malumat vermekten kurtarmak için yazınızın
esaslı noktalarını tavzihe lüzum gürdüm.
Bu cevabımı kanun yolundan geçirmeksizin doğ
ruca size yollamayı uygun bulduğumdan aynen neşre
deceğinizi ümid ederim.
1 — Kasım Gülekle, Nihat Erimle aynı zamanda
tanıştım ve dostluklarımız aralanmadan devam etmek
tedir. Gülek beş seneden beri her İstanbula gelişinde be
ni telefonla aramak ve ziyaretime gelmek nezaketini
gösterir. Bu tarz temasımız ne seyrekleşti, ne de sık
laştı. Başvekille dostluğumuz zamanında da, arkadaş
ça görüşmelerimiz hiç bir zaman aksamadı. İki aydan-
beri de takriben bir hafta evvel yalnız bir defa görüşe
bildik. Binaenaleyh yazınızda imâ ve telkin etmek iste
diğiniz hadise vâki değildir ve aramızda herhangi bir
enteresan konuşma olmamıştır.
AKİS — Çok iyi!. Acaba nasıl bugün Menderesin ismi
Yeni Sabahta tam bir dikkatle bertaraf olunuyorsa vak
tiyle Gülekin isminin de bertaraf olunması için çıkarılan
emriyevmi bu dostluğun bir cilvesi midir? Sakın, aynı
tip insanlar arasında zaman zaman şahıslarını alakalan
dıran sebeplerle kurulup zaman zaman bozulan ittifak-
ların bir icabı olmasın?
2 — Yeni Sabah Gazetecilik T. A. Ş. bir otomobil
ithal lisansı talebetti. O tarihlerde başkaca beş müesse
seye de otomobil ithal lisansı verilmişti. Ayrıca yüzler
ce otomobil bedelsiz ithal yolu ile de yurda girmekte
idi. Bunların içinde Cadillac'lar, Buickler, Road Mas-
ter'ler de vardı. Bu arabaları, İstanbul ve Ankara cad
delerinde görememiş olacağınızı tahmin edemem. Yeni
Sabah şirketi, karaborsadan para tedarik edip, bedel
siz ithal yolu ile otomobil getirtme teşebbüsünde bulun-
sa idi, acaba bu hareket sizce daha mı makbul sayılır
dı ?..
Yeni Sabahın dürüst davranarak ve Ticaret Veka
letinden lisansı alınarak ve 35.000 lira gümrüğü ödene
rek getirttiği araba neden sizi bu kadar meşgul ediyor?..
Yurda giren ve çoğunun ağırlığı 2000 kiloyu geçen
ve bedelsiz ithâl kararnamesine göre, 1500 kiloyu geç
memesi lâzım gelen arabaların halini araştırmak, gaze
teciliğinize daha uygun düşmez miydi ?..
AKİS — Düşer, düşer tabii! Zaten, araştırıyoruz da.. Ama
doğrusu, pek az lisansın alınma tarzı sizin meşhur Lin-
coln'unki kadar alâka uyandırıcı bulunduğundan -o za
manlar Başbakanla ne dosttunuz, değil mi?- bizi ay
nı derecede meşgul etmiyor. Hem, 35 bin lira gümrük
ödeyerek getirttiğiniz muhteşem araba nerelerde Allah-
aşkına? Sizi artık hiç, içinde göremiyoruz. Yoksa,
binmeye çekiniyor musunuz? Ne kadar yazık!...
3 — Ben Adnan Menderesle dostluğumu, sırf ama
sırf memleketin âli menfaatleri için kurdum. Ve bunla
rı temin edebildiğim müddetçe de kendisi ile dost kal
dım. Dostluğum zamanındaki basın rejimini, Hükümet
le basın arasındaki münasebetleri, insaf ederek düşü
necek olursanız, bu günkü elim ve vahim manzara ile
karşılaşmadığınızı görürdünüz.
Hüseyin Cahit Yalçının affından tutun da, Mende
resin meşhur Alsancak nutku, Sayın İnönüye karşı sar-
fedilen medilıkâr sözler, bir iki ayda bir, büyük basın
toplantıları ve basın mensupları ile dostluklar ve buna
mümasil daha bir çok hayırlı, uğurlu ve müspet hare
ketler, hep benim dostluk zamanıma tesadüf eder.
Ben bu gayret ve hizmetlerimi hiçbir zaman ve hiç
bir sebep ve bahane ile temeddüh vesilesi saymadım.
Unutmayınız ki bu hareketler, 1954 seçimlerinin çok
kahir galebesi neticesinde hüküm süren şiddet gidişi
ve memleket üzerine hızlı bir gidişle çökmeye başlayan
karanlık bulutlarının akabinde vukuu bulmuştur.
Ben Adnan Menderesle şahsi menfaatlerin çok öte
sinde, amme menfaatlerine hadim olmalı mülâhazası ile
kurduğum dostlukta daha fazla memleket lehine bir
18
AKİS, 27 OCAK 1960
Y
pecya