Monoteizm Hakkında Schmidt ile Pettazzoni Arasındaki Tartışma
129
olarak telakki edilmiştir.
67
Bu düşünceden hareketle Lang, dini, “manevî
varlıklara inanç” şeklinde tanımlayan Tylor‟un “asgari din tanımını”
reddederek bunun yerine dini, “Yaratıcı bir varlığa inanç” şeklinde
tanımlamayı önermektedir.
68
Tanrı fikrine akıl yoluyla ulaşıldığını ileri süren
Lang‟ın bu düşüncesini kabul eden Schmidt‟e göre insanı doğanın yaratıcısı
ve efendisi olan ve gücü ile doğadaki her faaliyeti meydana getiren bir Yüce
Varlığı kabul etmeye sevk eden şey, nedensel izah ihtiyacı ile sıkı ilişki
içerisinde bulunan kişileştirme eğilimidir.
69
Tanrı fikrinin rasyonel bir süreç
sonucunda meydana geldiğini savunan Lang‟ın bu düşüncesini benimseyen
Schmidt, bu izah tarzını, Katolik öğreti ile uyumlu gördüğü için kabul
etmektedir. Zira Katolikliğe göre vahiy olmadığı durumlarda insan kendi
aklıyla Tanrı düşüncesine ulaşabilmektedir.
70
Schmidt‟in Lang ile paylaştığı önemli düşüncelerden bir diğeri de
mitoloji ile ilgilidir. Her iki araştırmacıya göre Etnolojinin inceleme konusu
yaptığı her halkta “üst seviyedeki dinî unsur” yanında bir de “aşağı seviyede
bir mitolojik unsur” bulunmaktadır.
71
Lang, din ile mit arasında bir
çatışmanın bulunduğunu ve mitlerin “saçma ve alçaltıcı” olduğunu
düşünmektedir.
72
Bu düşüncesini Lang şu şekilde gerekçelendirmektedir:
“Şimdilik ancak şunu söyleyebiliriz ki dinî telakki, ciddi tefekkür ve
teslimiyet yoluyla insan aklından kaynaklandığı hâlde mitolojik düşünceler,
başka bir yoldan, yani çılgın ve düzensiz muhayyileden kaynaklanmaktadır.
Bu iki tarz Hıristiyanlıkta bile görünmektedir.”
73
Schmidt de dini, akıldan
kaynaklandığı için rasyonel bir niteliğe sahip olarak görürken miti
muhayyileden kaynaklandığı için bir fantezi ürünü olarak görmektedir.
Schmidt‟e göre sebep-sonuç ilişkisi çerçevesinde işleyen aklın aksine
muhayyile, doğası gereği mantıksal ya da ahlakî kıstaslarla sınırlı olmadığı
için saçma sapan, edebe aykırı ve gülünç şeyler meydana getirmektedir.
74
67
Andrew Lang,
Magic and Religion, (London, 1901), s.225; Andrew Lang, “Australian Gods. A
Reply,” Folklore, 10:1 (1899), ss.9-10.
68
Lang, Myth, Ritual and Religion, c.I (1899), s.3.
69
Schmidt, Origine et évolution de la religion, s.202.
70
Schmidt, L’origine de l’idée de dieu, s.108. Kitabı Mukkaddes‟teki monoteizm düşüncesine ilişkin
pasajlar hakkında daha fazla bilgi için bkz. Norman L. Geisler, “Primitive Monotheism,”
Christian
Apologetics Journal, Volume 1, No.1 (1998).
71
Schmidt,
L’origine de l’idée de dieu, s.111.
72
Lang,
Myth, Ritual and Religion, c.I, ss.3-4.
73
Lang,
a.g.e., c.I, s.5.
74
Schmidt,
L’origine de l’idée de dieu, s.186.
130
Ramazan Adıbelli
Viyana yakınlarında bulunan S. Gabriel Misyonerlik Enstitüsünde 1930
yılında verdiği dersleri Schmidt,
Origine et évolution de la religion. Les
théories et les faits
75
başlığı ile yayımlatmıştır. Yirmi bölümden oluşan bu
kitap, birçok konu arasında Schmidt‟in metodolojisi, ilk din şekli olarak
monoteizm hakkındaki görüşleri ve Rafaelle Pettazzoni‟yi hangi yönden
eleştirdiği konularında bilgiler vermesi bakımından önemli bir yere sahiptir.
Bu eserin önsözünde bunun bir Etnoloji kitabı olduğunun altını çizen
Schmidt, çalışmasının ilk bölümünde “Karşılaştırmalı Din Tarihi” konusunu
ele almakta ve bu bilim dalının konusu olan din kavramının tanımı ile işe
başlamaktadır. Schmidt, burada dini, iki açıdan ele almaktadır:
Subjektif olarak din, kişinin ilişkiye girdiğini düşündüğü dünya ötesi bir (ya
da birkaç) kişisel Güce karşı bağımlılık düşünce ve duygusudur. Objektif
olarak [din], sübjektif Dinin ifade edilmesine aracılık eden ve onu açığa vuran
dış eylemler bütünüdür: Dua, kurban, sakramentler, litürji, çilecilik, ahlaki
talimatlar.
76
Schmidt‟e göre ilkel Budizm, herhangi bir kişisel tanrı tanımadığı için
bir din değil, bir felsefedir. Sonradan ortaya çıkan halk Budizm‟i çok sayıda
kişisel tanrıyı kendine mal ettiği için Schmidt, onun durumunu farklı
görmektedir.
77
Objektiflik kavramından ne kastettiği konusuna da değinen Schmidt,
olguların sunulması aşamasında mutlak objektiflikten bahsetmenin imkânsız
olduğuna dikkat çekmektedir. Schmidt‟e göre aklı her tür mevcut
düşünceden soyutlamayı varsaymak boş bir hayalden ibarettir. Bu yaklaşım,
Din Bilimi alanında tarafsızlık imtiyazını iddia eden bazı inançsızların ortaya
attıkları bir şeydir.
78
Oysa Schmidt‟e göre özellikle Dinler Tarihi alanında
inanan bilim adamı, inanmayana göre kuşku götürmeyen bir üstünlük
taşımaktadır. Zira din, temelde derûnî bir tecrübeyi içerdiği için bu tecrübeyi
yaşamayanların idrak etmesi mümkün değildir. Dinî tecrübe yaşantısı
olmamış olan din bilimcisini Schmidt, renklerden bahseden köre ve
müzikten hiç anlamayan bir kişinin bir müzik başyapıtını değerlendirmesine
benzetmektedir.
79
Dolayısıyla Schmidt‟e göre mutlak manada bir
objektiflikten bahsetmek anlamsızdır. Bu ölçüt yerine
benimsenmesi gereken
75
Bu eserin İngilizce çevirisi: The Origin and Growth of Religion, (London: Methuen, 1931).
76
Schmidt, Origine et évolution de la religion, s.12.
77
Schmidt, a.g.e., s.12.
78
Schmidt, a.g.e., s.16.
79
Schmidt, a.g.e., s.18.