YüZÜNCÜ yil üNİversitesi fen biLİmleri enstiTÜSÜ



Yüklə 5,01 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə23/50
tarix24.04.2018
ölçüsü5,01 Kb.
#40133
1   ...   19   20   21   22   23   24   25   26   ...   50

 
İn vitro: Cansız ortam. Kelime anlamı "cam içinde" demektir. Yapılan 
çalışmanın canlı hücre dışında örneğin tüp, Petri kutusu vb. bir yerde yapıldığını 
tanımlar. Ayrıca bakınız; in vivo.  
 
İn vitro Mutagenez: DNA molekülünün belirlenmiş bir yerinde kullanılan 
tekniklerle istenen bir mutasyonun yapılması.  
 
İn vivo: Canlı ortam. Yapılan çalışmanın canlı bir organizmada yapılması. 
Ayrıca bakınız; in vitro.  
 
İnaktif : 
Aktif 
olmayan. 
      
 
İndikatör: Belirteç. Bazı durumlara karşı hassasiyet göstererek ya da cevap 
oluşturarak, o durumlar hakkında ipucu veren. 
 
İndüksiyon:  1. Elektiriklenme. Etki oluşumu. Organizatör ya da başka bir 
dokunun etkisi aracılığıyla gelişmekte olan embriyonun bir dokusunda özel 
morfogenetik bir etkinin meydana getirilmesi. 2. Herhangi bir olayı başlatma, belli bir 
etken yardımı ile herhangi bir olayın başlamasına sebep olma. 
 
İndüksiyon Elektromotor Kuvveti: Manyetik akı değişiminin oluştuğu bir tel 
çerçevede manyetik kuvvetin yükleri hareket ettirmesi sonucunda oluşur.  
 
İnfeksiyon:  1.  Canlı kapması, canlı girmesi. Bakteri, virüs, fungus  ya da 
protozoonların bir organizmaya girmesi. 2. Enfeksiyon yapan organizmaların bir hücre 
ya da canlıda meydana getirdiği durum.  
 
İnflamasyon: Doku tepkisi. Yaralanmaya karşı dokunun gösterdiği reaksiyonlar. 
Ağrı, ateşlenme, kızarma ve iltihaplanma. 
 
İnhibisyon: Engelleme. Gelişmenin 
engellenmesi. 
   
 
İnhibitör: Engelleyici. Gelişmeyi engelleyici. 
 
 
 
İnkübasyon:  Gelişme sağlama işlemi. Mikroorganizmaların belirli sıcaklıkta 
tutularak gelişmesini sağlama işlemi. Tavukçuluktaki "kuluçka" ile aynı amaca 
yöneliktir.  
 
İnkübasyon Süresi: Gelişme süresi. Bir mikroorganizmanın gelişmesini 
tamamlaması için belirli sıcaklık ve belirli atmosfer ortamında tutulma süresi. 
 
İnkübasyon Süresi: Hastalık olma süresi.Vücuda giren bir mikroorganizmanın 
hastalık oluşturması için geçen süre. 
 
İnkübatör: Ayarlı kabin. İnkübasyonun yapıldığı ve sıcaklığı ayarlanabilen 
kabin. Amaca göre soğutmalı, karbondioksitli, vakumlu gibi farklı tipleri olabilir. 
Standart inkübatörlere "havalı inkübatör" adı da verilir. Hassas inkübasyonlar 
inkübatörde değil, su banyosunda yapılır, bu durumda su banyosu da bir çeşit 


inkübatördür. Etüv deyimi inkübatör anlamında da kullanılmakla beraber, etüv daha 
ziyade kuru hava sterilizasyonunda kullanılan cihaz için kullanılmaktadır.  
 
İnokülasyon: Canlı Aşılama. Bir materyale mikroorganizma ilave etme işlemi. 
 
İnokülüm:  İlave küçük organizma. Bir materyale (örneğin besiyerine) ilave 
edilen mikroorganizma. Starter kültür ve aşı da aynı anlamı taşır.  
 
İnorganik Asit: Su asitleri. Organik  olmayan  suda  proton  veren  asitler.
 
İnorganik Madde:  Dış madde. Dışarıdan alınan madde. Canlılardan elde 
edilmeyen ve canlıların yaşadığı çevrede bulunan maddeler (karbondioksit, su, tuz)
 
İnsektivor: Böcekçil canlı. Böcekler ile beslenen canlılar.  
 
İnsight Öğrenme: Kavrayak öğrenme, yeni tepki. Önceki deneyimin 
değerlendirilmesinin bir sonucu olarak organizmada yeni bir tepkinin belirişi. 
 
İnsülin: Kan şekeri alım hormonu. Kan şekerini hücreye alımını sağlayan 
hormondur. 
 
İntegument: Deri, gövde örtüsü. 
 
 
 
İnterfaz:  İlk evre, DNA evresi. Hücre bölünmesinde DNA ve sentrozomun 
replikasyonunun gerçekleştiği aşamadır. 
 
İnterferon: Savunma maddesi, direnç maddesi. Hücrelerin virüslere karşı 
ürettiği özel savunma maddesi. 
 
İnternod: Düğüm arası. İki düğüm arasında kalan gövde parçasıdır.  
 
İntraepitelial: Örtü hücresi içi. Epitel hücreleri içerisinde. Epitel hücreleri 
arasında. 
 
İntraselüler: 
Hücre 
içi. 
 
     
 
İnvaginasyon: Katlanma, çökme. Bir kısmın diğeri içinde katlanması, özellikle 
gastrulasyon sırasında bir bölgenin çift tabakalı çöküntüyü yapmak üzere katlanması. 
İnce bağırsakların kalın barsak içine eldiven parmağı şeklinde girerek barsak tıkanıklığı 
oluşturması şeklin de ifade edilebilir. 
 
İnversiyon: Kromozom dönmesi. Kromozomdaki bir segmentin 180 derece 
dönüş yaparak aynı kromozoma bağlanması. 
 
İnvolkrum: Brakte topluluğuna 
denir. 
   
 
İnvolusel: 1. Pulsu yaprak halkası. Birleşik şemsiye durumundaki çiçek sapının 
kaidesinde dizilmiş pulsu yaprak halkası. 2. İkinci derecedeki pulsu yaprak halkası. 
Bileşik  şemsiye durumundaki çiçeklerde bir şemsiyeciği taşıyan sapın kaidesinde 
çevresel olarak dizilmiş pulsu yaprak halkası. 


 
İridovirüs: Böcek virüsü. Yığın halinde bulunduklarında gökkuşağı görüntüsü 
veren, böceklerin çoğunda parazit olarak bulunan, çift iplikli DNA içen, kılıfsız, 
ikozahedral bir virüs. 
 
İris: Göz renkli  kısmı. Gözün saydam tabakasının altındaki damar tabakadan 
oluşan renkli kısmı. 
 
İsoetales: Bir sarımsak demetini andıran ince, uzun, tüye benzeyen yaprakları 
olan Lycopsida’nın bir grubudur. 
 
İsotip: Holotipin benzeri veya eşi olan Etiketinde holotipin kayıtları taşıyan 
örnek veya örnekler. 
 
İyodometri:  Kantitatif analizlerde kullanılan titri metrik analiz yöntemi. 
 
İzlanditoksin: Gıdalarda görülen küf metaboliti.   
İzogamet:  Eş büyüklükte gamet. Şekil ve büyüklük bakımından aynı olan 
gametler. 
İzogami:  Aynı yapılı üreme. Yapı ve büyüklük bakımından aynı olan iki 
gametin birleşmesi  şeklindeki üremedir. Alg çeşitlerinden sporogyra, ulothrix ve 
chlamydomanas 
izogami 
ile 
ürerler. 
     
 
İzolasyon: Ayrılma, yalıtım. Biyolojide herhangi bir sebeple popülasyondaki 
fertlerin birbirleriyle olan ilişkilerinin kesilmesi. Kelime anlamı "ayırmak" olmakla 
beraber, mikrobiyolojide yaygın anlamı bir mikroorganizmayı saf halde elde etmektir.   
 
İzomer:  Eşit parça, eşit kısım. Kimyasal formülü aynı fakat yapısı farklı olan 
moleküldür. Örneğin glukoz ve fruktoz. 
 
İzomeraz: Yapı değiştiren enzim. Molekül içerisinde atomların yerlerini 
değiştiren enzim.  
 
İzospor: Benzer spor. Benzer yapıdaki sporlar veya bu tip sporlara sahip 
canlılar, homospor.  
 
İzotonik: Dengeli yoğunluk. Hücrenin iç ve dış ortamının aynı osmotik basınca 
sahip olma durumu. 
 
 İzotop:  Aynı  atom numaralı. Bir kimyasal elementin aynı atom numarasına 
fakat farklı atomik kütle ye sahip diğer formları. 
   
 
İzozim: Benzer enzim. Aynı enzimatik aktiviteyi gösteren değişik protein 
molekülleri.  
 Jel: Katı faz içerisinde sıvı fazın yayıldığı koloidal sistem.  
 
Jel Elektroforez Tekniği: Aynı elektrik yüklü moleküllerin jel matriks 
içerisinde büyüklüklerine göre ayrılması tekniği. 


Yüklə 5,01 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   19   20   21   22   23   24   25   26   ...   50




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə