Fəlsəfə və sosial-siyasi elmlər – 2016, № 2
- 136 -
Türkiye’nin Dengeli İlişki Talebi
Bugün Türkiye’nin zincirlerini kırarak Batı ile
yeni ve eşitlikçi bir iliş-
ki talep etmesi
ciddi bir krizi ortaya çıkarmış durumadır.
Yeni talep Batı’da
büyük bir öfke sebebi oldu. Çünkü eski Türkiye NATO'nun en büyük ordu-
larından birisiydi ve her yıl dünyada en hızlı silahlanan ülkelerin içinde Tür-
kiye yer alıyordu. Türkiye'ye sürekli silah satan, içeride ve dışarıda sürekli
düşman üreten Batı, Türkiye'nin edilgen bir 3. Dünya ülkesi olarak kalması-
nı istiyordu. Bunun için de bir sürü araçlar kullanıldı. Bunların darbelerini
ve müdahalelerini bu çerçeve içinde değerlendirmek gerekiyor. Vesayet
odağı ve kullandığı araçlar Türkiye'yi darbelerle tanzim edip Batı'ya sürekli
bağımlılığı üretmekten
başka bir rol üslenmedi,
Oysa iki binli yıllarda Türkiye'nin yeni sosyolojisi açısından dışa ba-
ğımlılık gittikçe daha az taşınabilir hale gelmiştir. Üstelik yeni dönüşümün
politik lideri Erdoğan da bu süreçte Türkiye'nin var olan demokrasisini, sos-
yolojisini cesur ve iyi bir şekilde temsil ederek sürece önemli bir liderlik
yapmıştır. II. Abdülhamit’in kendi zamanında oynadığı role benzer bir siya-
si rolü bu defa dünya sistemi karşısında Erdoğan oynamaya başla-
dı(Armağan 2016: 47). Üstelik Cumhurbaşkanı Erdoğan bununla sınırlı kal-
mayarak ‘dünya 5'ten büyüktür' diyerek hâkim dünya düzenini eleştirmiş,
dünyanın mazlum, ezilen, sömürülen, itilen kakılan milletlerinin de adaletli
bir dünyada yaşamaya hakları olduğunu dile getirmesi dünya sistemi ile
Türkiye arasında büyüyen krizi derinleştirmiştir.
15 Temmuz Darbe Teşebbüsü Türkiye’nin Yeni Sosyolojisine
Takıldı
15 Temmuz öncelikle Türkiye'nin dünya sistemi karşısına daha özel
ve bağımsız bir yerde durma kararlılığının durdurularak yeniden Türkiye'yi
eski yerine çekme hamlesi olarak anlaşılabilir. Türkiye'nin meydanlarını
dolduran milyonlarca insanın farklılıkları ne olursa olsun Türkiye'ye, millete
dönük tehdit karşısında yeniden demokrasi ve milli egemenliğin yanında
birleşebilmesi sürecin geri dönüşünün başlangıcı olmuştur.
Müasir siyasət
- 137 -
Darbeciler açısından Türkiye sosyolojisinin yeni boyutunu ihmal et-
mek aslında dramatik bir yenilgiyi hazırladı. Kalkışma başladığı andan iti-
baren halkın sokaklara düşerek, meydanlara çıkarak darbecilerin önüne çık-
ması, ölümü göze almaları, tankların önüne yatmaları, aslında Türk halkının
acılı geçmişi üzerinden ürettiği bir arada yaşama iradesinin açık bir tezahü-
rü olarak ortaya çıktı. 15 Temmuz gecesi birey olarak yurttaş ve milli kimli-
ğin yeniden yükselişine şahit olundu(Karabulut 2016: 16). Ve modern Tür-
kiye tarihinde ilk defa halk kendi kaderine, kendi sokaklarında el koyarak
dramatik bir darbe teşebbüsünü destansı bir büyük mücadeleyle durdurmuş
oldu.
Darbe teşebbüsünü protesto edenlerin Ankara’daki toplantılarından
birisinde
Kızılay Meydanı’nda konuşan bir konuşmacı aslında yukarıda vur-
gu yapılan sosyolojik yeni inşayı mükemmel tasvir etti. Kırk yaşlarındaki bu
protestocu dedi ki; ‘Benim dedem 27 Mayıs'ta Menderes asılırken bir şey
söyleyememişti. Babam 12 Eylül'de millet içeri tıkılırken darbeye itiraz ede-
memişti. Şimdi ben itiraz ediyor, tankların önünde duruyor, sonuna kadar
demokrasi ve millet egemenliği adına haykırıyorum.' Bu ifadeler köylü bir
toplumdan yeni orta sınıf merkezli şehirli, eğitimli ve meslekli bir yeni top-
lumsal öznenin doğmuş olduğunun, yeni Türkiye’nin kaderine el koyduğu-
nun ifadesinden başka bir şey değildi.
Türkiye’de 15 Temmuz Büyük Bir Milat
Modern Türkiye’nin politik tarihinde 15 Temmuz 2016 gerçekten bü-
yük bir milattır. .15 Temmuz akşamının oturduğu sosyolojik bağlamı, dış
politikadan iç politikaya, ekonomiden siyasete şehirleşmeden kültürel deği-
şime kuşatıcı bir biçimde bakarak çok daha iyi anlaşılabilir. Nihayet ileriki
yıllarda söz konusu yeni olgu çeşitli araştırmaların konusu olarak daha de-
taylı bir biçimde çalışılacaktır.
Darbeleri birçok kez tecrübe eden Türkiye’de halk daha önceki darbe-
lerde tepki vermezken, ne değişti de halk bu sefer canı pahasına sokaklara
döküldü? Bu soruya cevap verirken yukarıda sözü edilen derin sosyolojinin
yanı sıra, AK Parti'nin son 15 yılda devletle toplum arasındaki mesafeyi ta-