1 uluslararasi azərbaycan felsefe araştirmalari fəLSƏFƏ VƏ sosial-siyasi derneğİ elmlər assosiASİyasi



Yüklə 5,03 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə46/52
tarix26.11.2017
ölçüsü5,03 Kb.
#12669
1   ...   42   43   44   45   46   47   48   49   ...   52

Müasir siyasət 
 
 
- 135 - 
fesini,  mantığını  ve  sonuçlarını  anlamak  mümkün  olmaz.  Bugün  Türki-
ye’nin darbe sürecinde karşılaştığı tablo da yine bu bağlamda anlaşılabilir. 
Demokrasilerin karşı karşıya kaldığı krizlere sorumluluk sahipleri açı-
sından sığ bir bakış telafisi bazen imkânsız sonuçlar yaratır. Türkiye’de FE-
TÖ’cü bir örgütlenme oldu, bu örgütlenme 40 yıl fark edilemedi, güçlendi, 
genişledikçe genişledi. Sonunda patladı ve bir darbe teşebbüsü gerçekleştir-
di. Çok şükür başarılamadı. Darbe teşebbüsüne sadece bu sığlıkta, bu yönlü 
bakıldığında pek çok faktör gözden kaçmış olur. FETÖ’nün küresel ve yerel 
alanda ne denli ciddiye alınması gereken bir illegal yapı olduğunu, ciddiyet-
le mücadele edilmesi gereken bir mensubiyet ağı olduğunu ihmal etmeden; 
ama bu girişimi örgütün tek başına gerçekleştiremeyeceğini, dış odakların o-
yun  kuruculuğu  ve  örgüte  desteğini  de  dikkate  alarak  meseleyi  kavramak, 
algılamak ve bilmek gerekir. 
Türkiye'nin arkada bıraktığı 15 yıl içerisinde, yaşanan süreçte aslında 
soğuk savaş döneminde dünya sistemi ile kurulmuş ilişkisini değiştirme ta-
lebi söz konusuydu. Özellikle NATO üyeliği, Batı sistemi ile tek taraflı ba-
ğımlılık ilişkileri, Türkiye'yi kilitlemişti. Ama zaman içinde toplumsal dina-
miklerin kendi ürettiği yeni bir Türkiye sosyolojisi ortaya çıktı. Bu sosyoloji 
ile Türkiye'nin geçmişten getirdiği tek taraflı bağımlılık ilişkilerini oluştur-
duğu eski yapı ile yeni Türkiye arasındaki çelişki gittikçe derinleşti ve deği-
şim talebi bu iklimde yeşerdi. 
Doksanların  Türkiye’sinde,  yukarıda ifade edilen değişim  talebi  ken-
disini  yeni  bir  Türkiye  olarak  dışa  vurdu.  Son  on  beş  yıllık  süreçte  Yeni 
Türkiye'yi  AK  Parti  ve  Erdoğan  temsil  ede  geldi.  Yeni  sosyolojinin  dünya 
sistemine yeni talebi bu çerçeve üzerinden daha bağımsız ve özerk bir yeni 
pozisyon  olarak  öne  çıktı.  Türkiye’nin  dünya  sistemi  ile  dengeli  ve  kabul 
edilebilir bir yeni ilişki kurma talebi krizin başlangıcı olarak görülebilir. Bu-
rada Batı sisteminin içinden geçtiği krizinde durumu ağırlaştırdığı söylene-
bilir. Büyük felsefeler ve liderler dönemini kapatan Batı( Halilov 2016: 148) 
bugün ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve İslamafobia sarmalından çıkarak Tür-
kiye başta olmak üzere çevre dünya ile yeni dengeli bir ilişki kurabilme gü-
cüne sahip değildir. 
 


Fəlsəfə və sosial-siyasi elmlər – 2016, № 2 
 
 
- 136 - 
Türkiye’nin Dengeli İlişki Talebi 
 
Bugün Türkiye’nin zincirlerini kırarak Batı ile yeni ve eşitlikçi bir iliş-
ki talep etmesi ciddi bir krizi ortaya çıkarmış durumadır. Yeni talep Batı’da 
büyük bir öfke sebebi oldu. Çünkü eski Türkiye NATO'nun en büyük ordu-
larından birisiydi ve her yıl dünyada en hızlı silahlanan ülkelerin içinde Tür-
kiye  yer alıyordu. Türkiye'ye sürekli silah satan, içeride ve dışarıda sürekli 
düşman üreten Batı, Türkiye'nin edilgen bir 3. Dünya ülkesi olarak kalması-
nı istiyordu. Bunun için de bir sürü araçlar kullanıldı. Bunların darbelerini 
ve  müdahalelerini  bu  çerçeve  içinde  değerlendirmek  gerekiyor.  Vesayet 
odağı ve kullandığı araçlar Türkiye'yi darbelerle tanzim edip Batı'ya sürekli 
bağımlılığı üretmekten başka bir rol üslenmedi
Oysa iki binli yıllarda Türkiye'nin yeni sosyolojisi açısından dışa ba-
ğımlılık gittikçe daha az taşınabilir hale gelmiştir. Üstelik yeni dönüşümün 
politik lideri Erdoğan da bu süreçte Türkiye'nin var olan demokrasisini, sos-
yolojisini  cesur  ve  iyi  bir  şekilde  temsil  ederek  sürece  önemli  bir  liderlik 
yapmıştır. II. Abdülhamit’in kendi zamanında oynadığı role benzer bir siya-
si  rolü  bu  defa  dünya  sistemi  karşısında  Erdoğan  oynamaya  başla-
dı(Armağan 2016: 47). Üstelik Cumhurbaşkanı Erdoğan bununla sınırlı kal-
mayarak  ‘dünya  5'ten  büyüktür'  diyerek  hâkim  dünya  düzenini  eleştirmiş, 
dünyanın mazlum, ezilen, sömürülen, itilen kakılan milletlerinin de adaletli 
bir  dünyada  yaşamaya  hakları  olduğunu  dile  getirmesi  dünya  sistemi  ile 
Türkiye arasında büyüyen krizi derinleştirmiştir. 
 
15  Temmuz  Darbe  Teşebbüsü  Türkiye’nin  Yeni  Sosyolojisine 
Takıldı 
 
15  Temmuz  öncelikle  Türkiye'nin  dünya  sistemi  karşısına  daha  özel 
ve bağımsız bir yerde durma kararlılığının durdurularak yeniden Türkiye'yi 
eski  yerine  çekme  hamlesi  olarak  anlaşılabilir.  Türkiye'nin  meydanlarını 
dolduran milyonlarca insanın farklılıkları ne olursa olsun Türkiye'ye, millete 
dönük  tehdit  karşısında  yeniden  demokrasi  ve  milli  egemenliğin  yanında 
birleşebilmesi sürecin geri dönüşünün başlangıcı olmuştur. 


Müasir siyasət 
 
 
- 137 - 
Darbeciler  açısından  Türkiye  sosyolojisinin  yeni  boyutunu  ihmal  et-
mek aslında dramatik bir  yenilgiyi hazırladı. Kalkışma başladığı andan iti-
baren halkın sokaklara düşerek, meydanlara çıkarak darbecilerin önüne çık-
ması, ölümü göze almaları, tankların önüne yatmaları, aslında Türk halkının 
acılı geçmişi üzerinden ürettiği bir arada yaşama iradesinin açık bir tezahü-
rü olarak ortaya çıktı. 15 Temmuz gecesi birey olarak yurttaş ve milli kimli-
ğin yeniden yükselişine şahit olundu(Karabulut 2016: 16). Ve modern Tür-
kiye  tarihinde  ilk  defa  halk  kendi  kaderine,  kendi  sokaklarında  el  koyarak 
dramatik bir darbe teşebbüsünü destansı bir büyük mücadeleyle durdurmuş 
oldu. 
Darbe  teşebbüsünü  protesto  edenlerin  Ankara’daki  toplantılarından 
birisinde Kızılay Meydanı’nda konuşan bir konuşmacı aslında yukarıda vur-
gu yapılan sosyolojik yeni inşayı mükemmel tasvir etti. Kırk yaşlarındaki bu 
protestocu  dedi  ki;  ‘Benim  dedem  27  Mayıs'ta  Menderes  asılırken  bir  şey 
söyleyememişti. Babam 12 Eylül'de millet içeri tıkılırken darbeye itiraz ede-
memişti.  Şimdi  ben  itiraz  ediyor,  tankların  önünde  duruyor,  sonuna  kadar 
demokrasi  ve  millet  egemenliği  adına  haykırıyorum.'  Bu  ifadeler  köylü  bir 
toplumdan yeni orta sınıf merkezli şehirli, eğitimli ve meslekli bir yeni top-
lumsal öznenin doğmuş olduğunun, yeni Türkiye’nin kaderine el koyduğu-
nun ifadesinden başka bir şey değildi. 
 
Türkiye’de 15 Temmuz Büyük Bir Milat 
 
Modern Türkiye’nin politik tarihinde 15 Temmuz 2016 gerçekten bü-
yük  bir  milattır.  .15  Temmuz  akşamının  oturduğu  sosyolojik  bağlamı,  dış 
politikadan iç politikaya, ekonomiden siyasete şehirleşmeden kültürel deği-
şime kuşatıcı bir biçimde bakarak çok daha iyi anlaşılabilir. Nihayet ileriki 
yıllarda söz konusu yeni olgu çeşitli araştırmaların konusu olarak daha de-
taylı bir biçimde çalışılacaktır. 
Darbeleri birçok kez tecrübe eden Türkiye’de halk daha önceki darbe-
lerde  tepki  vermezken,  ne  değişti  de  halk  bu  sefer  canı  pahasına  sokaklara 
döküldü? Bu soruya cevap verirken yukarıda sözü edilen derin sosyolojinin 
yanı sıra, AK Parti'nin son 15 yılda devletle toplum arasındaki mesafeyi ta-


Yüklə 5,03 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   42   43   44   45   46   47   48   49   ...   52




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə