|
141 ayhan nuri yilmaz gökmen kiliçOĞlu tüRKİYE’Nİn orta asya’daki yumuşak güCÜ ve kamu diplomasiSİ t ü RTURKIYENIN ORTA ASYADAKI YUMUSAK GUCU VE178
TÜRK DÜNYASI ARAŞTIRMALARI
TDA
T
Ü
R
K
D
Ü
N
YA
SI
ARA
Ş
TIRM
AL
A
R
I
/
T
D
A
2018
TEMMUZ - AĞUSTOS
CİLT
: 119
SAYI
: 235
SAYFA
: 141-184
anlamda, yumuşak gücün etkin kullanımında adı geçen ülkelerin aslında aske
-
ri güçlerinin de yüksek seviyede olduğunun bilinmesi şaşırtıcı gelmemektedir.
Yeni anlayışın önemli bir öğesi ülkelerin
“çekim gücü”
sahibi olmalarıdır.
Bu yumuşak gücün temel direğidir. Bir ülke kültürel, siyasi değerlerini ne ka
-
dar diğerlerine kabul ettirebilir ve dış politikasını mahir kullanırsa
“yumuşak
gücü”
o oranda artacaktır. Yumuşak gücün temel araçlarından biri gelişen
iletişim teknolojileri ve küreselleşmenin ortaya çıkardığı kamu diplomasisidir.
Kamu diplomasisi, insani diplomasi faaliyetleri, dış yardımlar ülkeyi hedef ül
-
keler nezdinde cazip kılma ve davranış değiştirmeye vesile olabilir. İşte biz de
tam bu sebeple Türkiye Cumhuriyeti’nin Orta Asya’da soğuk savaş sonrası ba
-
ğımsızlığını kazanmış olan ve ülkemizle tarihi ve kültürel bağları olan ve hatta
halkları halkımızın uzaktaki kardeşleri olan ülkelerdeki yumuşak gücünü ve
bunu ölçmeye dönük kamu diplomasisi faaliyetlerini inceledik. Söz konusu
coğrafyada ülkemizin diğer ülkelere kıyasla bahsedilen unsurlardan ötürü pek
çok pozitif fark olarak ortaya çıkan avantajları mevcuttur. Ama yine de bu
yanlış yada eksik yapma lüksünü vermez zira Kamu diplomasisinin başarılı
olması için temel unsurlardan biri de söylem ve uygulama arasında uyumlulu
-
ğun olmasıdır. Aksi takdirde kazanılması zor ve zahmetli olan
“itibar”
bir anda
yok olabilmektedir. Bu yüzden an itibariyle Türk kamu diplomasi bölgedeki
faaliyetlerinin tamamen başarılı yada yeterli olduğunu söyleyememekteyiz.
Kamu diplomasisinin boyutlarının kurumlara göre durumuna bakıldığında
günlük iletişim
boyutunun, incelediğimiz kurumlar içerisinde TRT ve AA ile sağ
-
lanmaya çalışıldığı görülmektedir. Ancak AA’nın bölge dillerinde yayının olma
-
ması bir eksiklik olarak görülebilir. TRT’nin ise yalnızca Orta Asya için bir kanal
oluşturması ve belki de bunun adını TRT Türkistan koyması yerinde olacaktır.
Ayrıca TRT’nin yayınlarında beş ülkenin halklarının anlayacağı ortak anlaşılır
bir dilde ortak terim ve deyimleri kullanması ve ara sıra popüler ve kültürel
yayınlarda yerel kanallarla ortak yayına geçilmesi olumlu sonuçlar doğurabilir
ve Türkiye’nin bölge halkları üzerindeki yumuşak gücünü ve etkisini artırabilir.
Stratejik iletişim
boyutunu başta TİKA olmak üzere aslında tüm kurumlar
yerine getirmeye çalışmaktadır. TİKA ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın hükü
-
met politikalarına uygun kampanyalar yürütme konusunda diğer kurumların
önüne geçtiğini söylemek mümkündür. Bu konuda YTB ve YEE’nin Orta Asya
bölgesindeki performansı düşüktür.
Kalıcı ilişkiler geliştirilmesi
boyutunda ön plana çıkanlar özellikle öğrenci
değişim programları ve Türkiye Bursları olmaktadır. Ayrıca kültürel köprüle
-
rin kurulmasında ve özellikle aydınlar seviyesinde ilişkileri geliştirilmesinde
TÜRKSOY öne çıkmaktadır.
Türkiye’nin yumuşak gücünü sadece kültürel ve tarihi bağlara dayandır
-
ması uluslararası ilişkilerde olumlu karşılanabileceği gibi olumsuz olarak da
değerlendirilebilir. Genelde bu unsurların Ortadoğu, Orta Asya, Kafkasya ve
Balkanlar’da Türkiye’nin işine yarayacak unsurlar olabileceği düşünülür an
-
cak sadece tarih ve kültüre dayalı politikalar Türkiye’yi bölgesel olmaktan
öteye taşıyamaz. Bu bağlamda aynı bölgede yer almakla birlikte ülkelerin ve
235_Gokmen_Kilicoglu.indd 178
13.09.2018 14:40:40
|
|
|